Genel Sekreter, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini duyurdu
İstanbul Sözleşmesi, 34 Avrupa ülkesini kapsamaktadır ve kadınları ve kız çocuklarını toplumlarımızda her gün karşılaştıkları şiddetten korumaya yönelik uluslararası çabalarda altın standart olarak kabul edilmektedir.
Bu hamle, bu çabalar için büyük bir geri adım ve daha da içler acısı olan Türkiye’de, Avrupa’da ve ötesinde kadınların korunmasını tehlikeye atıyor.
Borrell’in açıklaması
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell aşağıdaki açıklamayı yaptı
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadelede yasal olarak bağlayıcı ilk belgedir. Dünya genelinde kadınlara ve kız çocuklarına temel yasal korumayı sağlamayı amaçlamaktadır. COVID-19 salgını ve kadınların birincil kurban olduğu birçok çatışmanın bir sonucu olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet dünya çapında yeni seviyelere yükseldiğinden, bu bugün her zamankinden daha önemlidir.
Şimdi liderlik göstermenin ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadele etmek için küresel çabaları artırmanın zamanı, geri çekilmenin değil. Bu nedenle, Türk hükümetinin İstanbul adını bile taşıyan bu sözleşmeden çekilme kararına derin bir üzüntü duymaktan başka bir şey yapamayız. Bu karar, Türkiye’de kadın ve kız çocuklarının korunması ve temel haklarından ödün verme riski taşımaktadır. Aynı zamanda dünya çapında tehlikeli bir mesaj da gönderiyor.
Türkiye’yi kararını değiştirmeye zorlayamayız. 21. yüzyılda insan haklarının, barışın, güvenliğin ve eşitliğin temel unsurlarından biri olan kadın ve kız çocuklarının haklarını savunmak için Türkiye’nin yakında yeniden Avrupa Birliği’ne katılacağını umuyoruz.
Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen aşağıdaki Tweet’i attı
Kadınlar, onları korumak için güçlü bir yasal çerçeveyi hak ediyor.
IstambulConvention’ı destekliyorum ve tüm imzacıları onaylamaları için çağırıyorum.