Celal Eren Çelik
Bu gece yarısı Merkez Bankası Naci Ağbal’ın görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığının da Resmi Gazetede yayımlanması tabii ki çok ses getirdi ve hali ile önümüzdeki 1-2 gün için en çok konuşulacak konular bunlar…
“Önümüzdeki 1-2 gün için” diyoruz zira bu kadar önemli gelişmelerin dahi ömrünün maksimum 48 saat olmasını sağlayacak yeni bir önemli gelişmenin Pazartesi günü yaşanacağı ve kimi çevrelere göre 4, kimi çevrelere göre ise 6 bakanın değişeceği köklü bir “Kabine revizyonu” yapılacağı Ankara kulislerinde konuşulmakta, “Yani kabine listeleri” havalarda uçuşmakta.
Ancak son yaşanan Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınması ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi konusunu tek başına ele almak konuyu eksik ve sağlıksız olarak değerlendirmek manasına gelecektir.
Bu 2 gelişmeyi Türkiye’de yaşanan son dönemdeki olaylar ile bir bütün olarak ele almak gerekiyor.
Öncelikle son 6 aydır gerçekleştirilen -Eminiz ki kamuoyuna yansıyanlardan çok daha farklı ve detaylı anketler Saray’da Erdoğan’ın önüne konuluyordur- anketlerde ortaya çıkan bir gerçeklik var: AKP-MHP bloğunun oluşturduğu CUMHUR İTTİFAKI oylarındaki erimeyi durduramıyor.
AKP-MHP bloğu en “İyimser” anketlerde dahi totalde %40-45 bandı arasına sıkışmış kalmış durumda ve bu konjonktürde %50+1’i geçmesi de mümkün görünmüyor.
Burada başta AKP olmak üzere CUMHUR İTTİFAKI için 3 önemli ve “Çözülemeyen” mesele var.
Bunlardan ilki tamamen karşılarına aldıkları ve bir daha geri dönmesi mümkün gözükmeyen Kürt seçmen ve bu seçmenin asli temsilcisi konumundaki HDP…
Bir diğeri AKP’nin özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki “Muhafazakar” seçmeni DEVA ve GELECEK PARTİSİ’ne kaptırmaya başlaması ve bu 2 partiye sürekli muhafazakar oyların gidişine bir önlem alamaması.
Ve 3.sü de tabii ki CUMHUR İTTİFAKI içerisinde MHP’nin giderek eriyen oyu…
Tüm bunlar yaşanırken AKP Büyük Kongresi’nde açıklayacağı manifesto ile 2023 seçimlerine start vereceğini ve bu kongre sonrasında seçim sürecinin başlayacağını ilan ediyor…
Peki AKP bu kadar sıkıntılı bir süreçte neye güvenerek “Seçim süreci” başlatıyor…
İşte bu sorunun cevabı aslında ülkede son dönemde yaşanan siyasal gelişmelere bir bütün olarak bakıldığında AKP’nin bir “Stratejisinin” olduğunu bize gösterdiği için cevap buluyor.
Öncelikle AKP-MHP bloğunun 3 önemli sorununu yukarıda saymıştık…
Bu sorunlardan HDP-Kürt seçmen sorununu öncelikle HDP’yi kapatıp, kadrolarına siyaset yasağı getirmek ile çözmeyi deneyecekler gibi dursa da o iş o kadar basit değil.
Zira AKP HDP’yi kapatmasının bu “Planın” işlemesi için yeterli olmayacağının farkında.İşte tam da bu nedenle üzerinde çalışılan YENİ SEÇİM KANUNU’na “İTTİFAK BARAJI” maddesini ekliyor…
Yani genel baraj MHP’nin düşen oyları göz önüne alınarak %7’ye düşürülecek ama asıl “PÜF NOKTASI” bu “İTTİFAK BARAJI” olacak…
Peki nedir bu “İTTİFAK BARAJI” ? Üzerinde çalışılan sisteme göre partiler İTTİFAK yaparak seçime girebilecekler…Amma velakin ittifakın her bir partisinin belirlenecek “İTTİFAK BARAJINI” totalde aşması zorunluluğu getirilecek.
Yani örnekle açıklarsak şöyle bir durum planlanıyor…
CHP-İYİ PARTİ-DEVA-GELECEK-SAADET PARTİSİ-DEMOKRAT PARTİ bir “İTTİFAK” olarak seçime girdiler.
Parti bazında da CHP %25,İYİ PARTİ %15,SAADET %1,DEVA %3,GELECEK PARTİSİ %2,DEMOKARAT PARTİ %1 oy aldı ve toplamda İTTİFAKIN oyu %47 oldu diyelim.
Yeni Seçim Kanunu ile AKP diyecek ki “Hayır efendim…Bu ittifakta yer alan SAADET,DEVA,GELECEK,DEMOKRAT PARTİ oyları İTTİFAK BARAJI’nı geçemediği için sayılmıyor… Bu partilerin birinci oldukları yerlerde de tüm vekilleri 2. parti olan parti kazanıyor”
Yani şu tabloda bile AKP %7’yi MİLLET İTTİFAKI’ndan alacak, bir de özellikle Güneydoğu’da kimi yerlerde kendisinden önde olacak partilere “Sen barajı geçemedin” diyerek “İTTİFAK BARAJINI” kendisi geçtiği için hak ettiği vekilleri de kendi hanesine ekleyecek.
Kapatılan HDP seçmeni blok olarak hareket edemesin diye 2 farklı Kürt partisi kurdurulacak, buna bölgede iddialı GELECEK ve DEVA eklenince oylar en az 4’e bölünecek,böylece “İTTİFAK BARAJI” aşılamayacak oylar da AKP’ye kalacak.
AKP “Kürt seçmen oyu” problemini böyle çözmeyi planlıyor ve bunun için de ilk adım olarak HDP’yi kapatma adımını attı.
2.sorun ise AKP’den GELECEK ve DEVA PARTİSİ’ne kayan ve durdurulamayan “Muhafazakar/Gelenekçi” oylar…
AKP tam da bu noktada ilk adımı İstanbul kongresinde İstanbul İl Başkanlığı görevine “Milli Görüş” ekolünden gelen Osman Kabaktepe’yi getirerek attı.
Kabaktepe Saadet Partisi eski Gençlik Kolları Genel Başkanı,Numan Kurtulmuş ekibinden olan bir isim.
GATA’da bir hekim vardı hatırlarsanız Menzilci olan ve skandal açıklamaları nedeni ile açığa alınmıştı…İşte o başhekim görevine döndürüldü…
Ayasofya Camii Mehmet Boynukalın’a bu sıralar AKP’nin en önemli isimlerinden Özlem Zengin’in dahi gücü yetmedi, Ayasofya Camii İmamı Boynukalın’a kimse “Çıt” çıkaramadı…
Neden peki? Neydi bu Mehmet Boynukalın’ın özelliği?
Bu Mehmet Boynukalın’ın babası Erbakan’ın en yakınındaki isimlerden “Milli Görüş” ekolünün ilk partisi olan MİLLİ NİZAM PARTİSİ’nin kurucularından Rıfat Boynukalın.
Rıfat Boynukalın aynı zamanda AKP eski Gençlik Kolları Başkanı, İstanbul eski milletvekili olup Hürriyet Binası’n ı yakma girişiminde bulunan AKP’li grubun başındaki Abdurrahim Boynukalın’ın dedesi…
O Abdürrahim Boynukalın şimdi AKP’nin Londra Temsilcisi olarak AKP ile İngiltere arasındaki ilişkileri koordine ediyor… Ha hemen belirtelim Abdurrahim Boynukalın’ın babası Ömer Boynukalın da en önemi Selefi din adamlarından Ebu Gudde’nin en önemli öğrencilerinden birisi…
Yani AKP’li Abdurrahim Boynukalın ile Ayasofya Camii İmamı Mehmet Boynukalın yakın akraba.
Ayasofya Camii İmamı öyle “Sıradan” bir isim değil tam tersine “Milli Görüş Ekolü” içerisinde ağırlığı ve saygınlığı olan bir ailenin mensubu…
Ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor bu gece…
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması AKP’ye yakın duran tarikat, cemaat, şeyh ve şıhların “ORTAK TALEBİ” son zamanlarda…
Yani dememiz o ki AKP “Muhafazakar/Radikal İslamcı” kanadın oylarındaki kayışı sorununu çözmek içinde kendi tabanındaki bu “Radikal İslamcı” gruplara “Taviz” vermeyi yöntem olarak benimseyerek bu problemi de böyle çözmeyi planlıyor…
AKP içerisinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa etse de PELİKAN yapılanmasını elinde tutan bir Berat Albayrak var… İşte AKP bu PELİKAN’ın gerekirse kendisine bile operasyon çekebileceğini görüyor ve bu sıralarda PELİKAN’ın hedefinde olan bazı isimleri “Harcayarak”, PELİKAN’a “Fonlama” musluklarını akarak onları da yeniden kontrol altına alma yöntemini seçecek.
Örneğin Naci Ağbal ile Berat Albayrak’ın kanlı bıçaklı olduklarını bilmeyen yok… Zaten Ağbal’ın görevden alınmasından hemen önce PELİKAN ve Berat Albayrak’ın etkin olduğu YENİ ŞAFAK’ta atılan o manşet de, Merkez Bankası Başkanlığı görevine o manşeti atan YENİ ŞAFAK’ın ekonomi yazarının getirilmesi de PELİKAN için eski gücüne kavuşamasa da yeni bir “Oyun alanı” açılacağını bize gösteriyor.
- sorun ise MHP’deki oy kaybı…
Normal şartlarda MHP’nin kendisini toparlaması mümkün değil…Ancak işte bu Andımız konusu ve HDP’nin kapatılmasının tetikleyeceği Kürt milliyetçiliğinin etki olarak bir diğer tarafta “Milliyetçiliği” yükselteceği hesaplanarak bu sorunu da böyle çözmeyi planlıyorlar.
Ülkenin değişmeyen gündemi ise ekonomi ve tüm anketlerde de vatandaşın en öncelik verdiği konu yine açık ara ekonomi olmakta.
AKP de en çok bu alanda zorlanıyor zira bu alanda diğer noktalarda yaptığı gibi bir “Siyaset mühendisliği” yaparak çözüm üretme şansı yok.
ABD’de HALK BANK Davası o hale geldi ki bu artık AKP için “Yaşamsal” önem taşımakta ve Biden ekibi de geri adım atmaya hiç niyetli değil…
Kısa süre sonra AKP ABD ile anlaşma yoluna gidecek ve HALK BANK davasının bir süre rafa kalkması,S-400’de geri adım atılması, Suriye’de ABD’nin YPG desteğine yüksek perdeden itiraz edilmemesi gibi büyük tavizler verilecek.
Biden ekibi ile tam anlamı ile “Uzlaşma” sağlanana kadar HALK BANK davasında o süreçte kim en ufak şekilde sürece “Değdiyse” pasifize edilecek, bir şekilde korumaya alınacak.
Ama bunların her birinin de halka “Vatan-Millet-Sakarya” edebiyatı ile anlatılacak “Hikayeleri” yazılacak… Yani mesela Biden’a HALK BANKASI için rest çekilecek Biden Türkiye’yi kaybetmek istemeyecek biz şartlar sunacağız en sonunda “Win-win” anlaşması yapılmış gibi anlatılacak.
Bunun aksi halinde AKP’nin küresel finans piyasalarından para bulma şansı yok.
İşte bu son aşama da tamamlandıktan sonra AKP, “Muhafazakar-Milli Görüş Ekolünden” gelen yeni bakanlar ile revize ettiği bakanlar kurulunu da oluşturup bir süre sonra da “Haydi erken seçime” diyecek…
Plan ise üzerinde çalışılan bu plan ve bu planın merkezindeki Yeni Seçim Kanunu ile birlikte CUMHUR İTTİFAKI olarak en az 400 milletvekili almak…
O 400 milletvekili ile ise yasama-yürütme-yargıyı “Olağanüstü” şartlarda yapıldığı için tek bir merkezde toplayan 1921 Anayasası benzeri bir Anayasa ile şuan fiili olarak ortadan kaldırdıkları “Güçler Ayrılığı” prensibini resmen de ortadan kaldırmak…
Plan bu ama işlemesi zor bir plan..
Ama kimse “Kontrolü kaybettiler, bodoslama plansız arabayı uçuruma sürüyorlar” falan demesin, öyle hayaller kurmasın…
Zira zopr ama çok ince düşünülmüş ve çok “Stratejik”, kompleks bir “Planları” var…
O planı uygulayıp uygulayamayacaklarını ise zaman gösterecek…