Bir yıldan fazla hayatımıza giren koronavirüsten hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor. Bunun yanında insanların da bunalıma girdiği ve çeşitli hastalıklara yakalandıkları da doktorlar ve uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
Genel kanı şu:
Dünyada insanlar psikolojik rahatsızlıklarla boğuşuyor. Sağlık travmaları geçiriyor.
Dünyada ve ABD’de Corona virüsü salgınında en fazla can kaybının yaşandığı New York’ta psikiyatrik hastalıklar zirve yaptı.Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de yaptığı açıklamada dünyada koronavirüs nedeni ile sadece psikiyatrik değil, çok daha ciddi travmaların da meydana geldiğini açıkladı.
New York’ta yaklaşık 30 yıldır yetişkin ve çocuk psikiyatrik hastalıklar uzmanı olarak çalışan Doktor Aykut Özden, salgın yüzünden başta anksiyete, depresyon ve madde kullanımında çok büyük bir artış meydana geldiğini söyledi. Salgının başladığı geçen yılın Mart ayından bu yana hem yetişkinlerde hem de çocuklarda psikiyatrik bozukluklar arttı.
Doktor Özden, aniden gelen salgın hastalığın insanların ruh sağlığını bozduğunu belirtiyor. Hastalığın daha da uzaması halinde küresel alanda toplumun ruh sağlının tehlikede olduğunun da altını çiziyor. Kendisini dinleyelim mi?
“Salgın hastalıkla birlikte 50-55 milyon kişi işini kaybedince stres tabi ki çok arttı. Bu süreçte insanlarda majör depresyonlar, yaygın anksiyete bozuklukları, alkolizm, travmatik bozukluklar, uyku bozuklukları, post travmatik stres bozuklukları arttı. Salgın hastalık yüzünden çok kişi yakınlarını kaybetmenin getirdiği üzüntü ve yas yüzünde çeşitli psikiyatrik hastalıklara yakalandı. Bazı hastalarda ise obsesif kompulsif bozukluk (OCD) dediğimiz hastalığın arttığını gördük. Buna hastalık hastalığı diyoruz. Sürekli el yıkama, hastalık bulaşma korkusu. Sonuçta stresin yol açtığı birçok hastalık salgının başlamasıyla birlikte arttı. Yaşanan stresler birçok diğer hastalığı tetiklediği gibi bu süreçte psikiyatrik hastalıkları da tetikledi. Ancak en çok ne arttı derseniz? Anksiyete, depresyon, intihar düşünceleri ve madde bağımlılığı arttı diyebilirim. Salgınının psikiyatrik hastalıkları tetiklemesindeki etkenlerin, gelecek korkuları, sosyal ilişkilerin kısıtlanması ve azalması gibi nedenlerden ortaya çıktığını görmekteyiz. Hastaların yakalandıkları bu hastalıkları kontrol edebilme güdüsüyle ikincil hastalıklarının arttığını da izliyoruz. İnsanların majör psikiyatrik hastalıklarını önlemek için alkol ve esrar gibi maddeleri çok daha fazla kullanmaya başladıkları da bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Anksiyete, depresyon, yalnızlık hissi. İnsanlar bu tür bozuklukları kontrol etmek için kullandıkları alkol ve marihuana miktarlarını arttırdı. Alkolizm arttı. Marihuana kullanımı arttı. Sigara kullanımı arttı. Aşıların yapılmaya başlamasının hastalarımızı üzerindeki pozitif etkisini yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. Birçok hastam aşılanmış veya bir listeye girmiş. Orada bir umutlanma görüyorum. Salgın hastalığın çeşitli yaş gurubundaki çocukları da olumsuz olarak etkilediğini görüyoruz. Salgın yüzünden çocuklarda çeşitli psikiyatrik hastalıklara yakalandı. Bunun en büyük nedeni de okullarının kapanması oldu. Özellikle geçen yıl okulları kapanan çocukların sosyalizasyonları azaldı. Arkadaş ilişkileri azaldı. Bir kısmı ne olduğunu bile anlayamadı. Çocukların bir anda sanki ayaklarının altından halı çekilmiş gibi bir şey oldu. Aniden, bir anda eve kapandılar, okullarına gidemediler. Yaşlarına göre değişti bu durum. Anksiyete ve korkuları arttı. Yalnızlık hissine kapıldılar. Arkasından doğal olarak hırçınlık, agresyon ve hiperaktivite başladı. Okul onlara çok şey sağlıyordu. Egzersiz, deşarj olma, hareketlilik kazandırıyordu. Arkadaşlarıyla konuşma, arkadaşlarıyla eğlenme, paylaşma. Bütün bu şeyler çocuklardan alındı. Evde bunların bir kısmı hala yapabilseler de çoğu hala yapamıyor. Ailelerin bir kısmı korkudan çocuklarını dışarıya bile çıkartmıyordu. Bu tabii çok büyük bir değişiklik oldu çocukların hayatında. Çocuklarda anksiyete patlaması oldu. Bazı çocuklarda depresyon, bazılarında OPD dediğimiz başkaldırma, öfke patlaması türü hastalıklar ortaya çıktı. Genel olarak bu tür bir salgın yüz yılda bir oluyor. Bu krizin nasıl olduğu. Nasıl ele alındığı çok önemli. Bazı krizler fırsat ve değişimi getirir. Bir kriz hep kötüyle sonuçlanmaz. Bir fırsata dönüşebilir. O krizden bir şeyler öğrenebilir, bir şeyler çıkartabiliriz. Daha da güçlenebilmek de mümkün. O yüzden bu krizin nasıl ele alındığı çok önemli. Çoğu insan gerçekten çok yıprandı ama çoğu insanda bunu pozitife çevirebildi. Aile bağlarını daha da güçlendirdi. Salgının getirdiği bu krizde kendi savunma mekanizmalarımızı biraz daha güçlendirebiliriz. Bu krizde biraz hayatımızı yeniden gözden geçirebiliriz. Yaptığımız pozitif şeyleri, negatif şeyleri, zamanımızı nasıl kullandığımızı, nasıl organize ettiğimizi yeniden değerlendirebiliriz. Bunun dışında bir de ne kadar çok diğer insanlarla temasa geçebilirsek, normalliğimizi koruyabilirsek, bağlarımızı koruyabilirsek, O kadar daha kolay atlatabiliriz. Çünkü sosyal insanlarız. Bu işin bir an önce biteceğine inanıyorum. Çok umutluyum.”
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın