Dr. Noyan UMRUK
Çanakkale savaşı, sadece Türkler açısından Kurtuluş Savaşının provası olmakla kalmamış, aynı zamanda mazlum milletlerin dirilişinde; O zamana değin İngiliz sömürgesi olmaktan kurtulamayan ve de savaşa “gurka misali” askerlerini gönderen Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda ve bazı Müslüman ülkelerin modern ulus kimliklerini kazanmasında, İrlandalıların milli bilincinin oluşmasında, mazlum milletler için çağ açan. Rusya’da da 1917 Bolşevik Devrimi’nde doğrudan ve dolaylı etkileri olan önemli bir dönüm noktası olarak tarihte onurlu ve seçkin yerini almıştır.
Nitekim, dönemin “Avustralya Başbakanı Abbott da, Çanakkale için “bir bakıma bizim ulusal kimliğimizin yaratıldığı bir kaptı, fakat çok korkunç yaralar bıraktı. Eleştirel olarak da, ulusumuzun ilk kötü deneyimiydi; binlerce Avustralyalı evladımız geri gelmedi” demişti.
John Henley “Çanakkale’yi hatırlamak: kanlı kıyımın ortasında yiğitliği onurlandırmak” başlıklı yazısında Churchill önderliğindeki Gelibolu çıkarması için “Birinci Dünya Savaşı’nın en kötü tasarlanmış, çok zayıf yönetilmiş, en anlamsız kıyımı” ifadeleri kullanıyor… Çanakkale Savaşı: ‘Churchill’in bozgunu, Mustafa Kemal’in zaferi” der.
Guardian Gazetesi de Çanakkale Savaşı’nı “Churchill’in kariyerinde uzun yıllar kötü bir iz bırakan büyük bir askeri bozgun” olarak tanımlarken Türkiye için de “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” diyen “Mustafa Kemal Atatürk’ün tartışmasız zaferi” olarak niteliyor.
Dokuz ay kanlı kıyımın yaşandığı Gelibolu Yarımadası’nı almak için düzenlenen talihsiz operasyonda, 29 bin İngiliz ve İrlandalı ile 11 bin Avustralyalı ve Yeni Zelandalı asker dâhil yaklaşık 58 bin asker hayatını kaybetti. Dahası, kendi anavatanlarını büyük özveriyle kahramanca savunan 87 bin Osmanlı askeri de yaşamını yitirdi, her iki taraftan en az 300 bin asker de ağır yaralandı.”
Benim ise Çanakkale deyince hemencecik Koca Seyit düşer aklıma…
Pehlivan yapılı olduğu için adının başına bir “Koca” yakıştırırlar.
Koca Seyyid Balkan dağlarında üç yıl komitacı kovalar.
Tam terhis vakti gelmiştir ki topçu neferi yaparlar…
Ve de Çanakkale’ye yollarlar.
Kilitbahir, Mecidiye Bataryası…
Hey koca topçu…
Şu dağlara yan gele yan gele
Vahreş-i fitteki düşman sefilesinin su kesimi
Denkleş dur
İki bıyık bükümü sağa
Beraber bir iki
Üç evlek ile ruh
Beraber bir iki üç
Bir gülle tıkıla
Ikıla, sıkıla
Mesafe hak getire
Haydi Allah rasgetire…
Topçuluğu başlamıştır…
İngilizi, Fransızı 18 Mart seheri Boğaz’ı zorlar..
Zırhlıların ateş gücü yüksek,
Siperleri göğe savururlar.
Tam “oldu galiba” diyeceklerdir ki,
Topçu bataryalarımız ateşe başlar
İngilizler, yanı başlarında yükselen sudan kuleleri
Görünce çok heyecanlanmıştır…
Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Kilitbahir önlerine varmıştır,
Veee cehennemi ateşe başlar…
Merminin biri cephaneye isabet eder;
Müthiş bir gürültü kopar.
Bataryanın kırk yiğidi sığınağa sokulacak fırsat bulamazlar…
Koca Seyyid hayal meyal havalandığını hatırlar…
Gerisi genzindeki pis koku,
Kulaklarındaki derin uğultu
Ve de bulanık simalar…
Seyyid gözünü açtığında bir sıhhiye erinin kucağında…
Yiğitlerden 14’ü şehit, 24’ü yaralanmıştır…
Niğdeli Ali şaşkın şaşkın ortalıkta dolanmakta…
Ocean önlerine kadar sokulmuş hala ateş yağdırmakta…
Şimdi cevap vermenin tam zamanıdır,
Lakin toplardan ikisi toprak altında kalmıştır.
Üçüncüsü belki işe yarar ama…
Onun da mataforası (mermi vinci) çalışmamıştır…
Koca Seyyid, bir katil zırhlıya, bir kırık topa bakar.
Sonra çılgınlar gibi patlamamış mermi arar.
Tozun toprağın arasında üç tane mermi bulmuştur…
Mermiler kendinden üç misli ağırdırlar.
Koca Seyyid “Ya Allah” diyerek 276 kiloluk mermiyi kavrar,
Niğdelinin yardımıyla sırtına atar.
O yükle altı basamak çıkar
Mermiyi namluya koyar.
Başlarında komutan olsa şüphesiz isabetli atışlar yapacaklar…
Nitekim ilk mermi uzak düşer, ikincisi yakın …
Gemi nam-ı diğer Ocean tam önlerinden geçmek üzere…
Üçüncüyü yetiştirir, ateşlemeyi başarırlar…
Gemiyi zor zahmet kıçından vururlar.
Ne var ki; o darbe ile dümen tertibatı devreden çıkar.
Binlerce beygir gücündeki gemi fırıldak gibi dönmeye başlar.
Gidip bir gece evvel Nusret’in döşediği mayınlara toslar…
Mayınlar o koca alameti kâğıt gibi parçalar…
Mürettebat girdaba kapılır, döne döne sulara batar ….
Ve de savaşın kaderini böylece Koca seyit yazar…
Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa gelir koşa koşa
Öper Koca Seyyid’i alnından
Onbaşı rütbesini takar koluna…
Çanakkale Koca Seyitdir, Nusret mayın gemisidir, Tokat’ın onbeşlileridir, nice isimsiz kahramanlardır… Çanakkale Mustafa Kemal’dir.
Nurlar içinde yatsınlar…
Bir yanıt yazın