II. Abdülhamit, 31 ağustos 1876 günü tahta oturdu. Abdülaziz’in son yıllarında izlemeye çalıştığı Rusya ile işbirliği siyasetinden vazgeçip tekrar İngiliz-Fransız güdümündeki siyasete döneceğini vaad ederek tahtı garantilemişti.
Derhal İngiliz Fransiz ikilisinin emrettiği Osmanlı mebusan meclisi seçimleri yapildı. 180 müslüman milletvekilinin yanında, 60 da gayrimüslim azınlıklardan milletvekili seçildi.
Bunlar daha çok Ingiliz Fransız menfaatlerini korumak amacıyla meclise sokulmuşlardı.
Fakat bundan 2 ay sonra Rusya, Osmanlı devletine savaş açtı.
Tarihimize 93 harbi diye geçen bu savaş 1877’de başladı.
Bu savaşta yenilen Osmanlı, Batum, Kars ve Ardahan’ı Ruslara bıraktı. Ruslar Istanbul’un göbeğine Yeşilköy’e kadar geldiler.
İstanbul’un tamamı elden gitmek üzereyken, Ayastefanos antlaşması yapıldı.
Osmanlı ayrica Rusya’ya 30 milyon altin tazminat ödemeyi kabul etti.
Pusuda bekleyen İngiltere devreye girdi. Osmanlı parçalansın ama hiçbir parçası Rusya’ya birakılmasın istiyordu.
İngiltere, Osmanlıya dedi ki;
-sana yardım ederim ama bana Kıbrıs’ı vereceksin-.
Abdülhamit, Kıbrıs’ı Ingiltere’ye teslim etti.
Kıbrıs’a Ingiliz bayrağı dikildi.
1875’te Osmanlı yönetimi Fransız uyruklu iki yahudi tefeciden 200 bin altın borc almıştı.
II. Abdülhamit bu borcu 20 yıl ödeyemedi, borç 750 bin altın oldu.
Fransız devleti, bu iki yahudi tefecinin Fransız uyruklu olduğunu bahane ederek, bu alacak karşılığında Midilli adasını istedi.
Midilli adamızı işgal etti ve Osmanlı egemenliğine son verdi.
Yurtlarımızı, topraklarimızı böyle böyle kaybettik.
Hala aynı yolda ilerliyoruz.
Hiçbir siyasetçi hala üretmekten, fabrikalar yapmaktan bahsetmiyor.
Vatan hainlerine, devlet ve rejim düşmanlarına daha çok nasıl hak verebiliriz diye, Türkiye düşmanlarını daha çok nasıl sevindirebiliriz diye siyaset yapıyorlar.
Millet açlıktan, işsizlikten ve adaletsizlikten kırılırken, durup durup -anayasayı değiştirelim, Türk ülkesini Türklerin hakimiyetinden çıkaralım- diye gece gündüz çalışıyorlar.
Devlet bir taraftan tüm gelirlerini borç faizlerine gönderirken, diğer tarafından aralıksız yeni borçlanmalarla gününü geçiriyor.
Normal bir belediyemiz bile, çiçekleri borç alarak dikiyor, köprüleri borç alarak yapıyor, kaldırımları borç alarak düzeltiyor, yağmur suyu borularını borç alarak döşüyor.
Kimsenin aklına belediyeler çalışsın, kendisi üretsin, kazansın, borç almasın diye gelmiyor.
Aralıksız 30-40 senedir tamamen faizli borç paralarla şehre çok hizmet ettik, çok yatırım yaptık diye seviniyorlar.
Borçla yaşamanın ülkeye ve millete neleri kaybettirdiğini bilmemize rağmen…
KENAN ÖZEK
(önemli Not: Esir alinan Yunan Onbasi Yunan Ordusun daki topcu subaylarin tamaminin ingiliz oldugunu söylüyor.
Türk istiklal Harbi, 2.ci Cilt, 5.Kisim 2.Kitap Genelkurmay Basimevi, 1973)
Bir yanıt yazın