O Zamanlar, elimizde, cebimizde Cumhuriyet, Milliyet gazetelerini göstermeden, saklayarak taşıdığımız zamanlardı. Sağcı, Ülkü Ocaklarından olan gençlerin bu gazeteleri alanları, taşıyanlari, okuyanları dövdükleri zamanlardı. Gençlerin yolda yürürken durdurulup, “sağcı mısın, solcu musun” diye sorgulandığı, onlardan değilsen dövüldüğü zamanlardı.
Silahlar patlıyor, her iki görüşten gençler birbirilerini kırıyorlardı. Oyun büyük oyundu. Ana, babalar çocuklarını, eşlerini endişe ve korkuyla uğurladıkları, akşam pencere önünde korkuyla bekledikleri zamanlardı.
Sağcı gençler Komünizm korkusu ile beslenerek yaratılan düşman belledikleri, saldırdıkları kişiler ise anti emperyalist, ABD ve kapitalizme karsi olan Yurtsever gençlerdi. Ne gariptir ki bu büyük kırışma oyununda rol alan Ülkü Ocaklarının gençleri de kendilerinin de ülkelerini koruduklarını sanıyorlardı.
Aynen bugünlerde olduğu gibi sağcı gençlerin beyinleri din ve Turancılıkla yıkanarak emperyalizme karşı duran solcu akranlarını kırdılar. 1970’lerin BOP’u, komünizm korkusu üzerine inşa edilmişti. Ve büyük aktör ise her zaman olduğu gibi Amerika idi. Türkiye’nin dört bir yanında komünizmle mücadele dernekleri kurulurken, Rusya Türkiye’yi sanayileştirecek, kalkındıracak petrol kimya tesislerini ve demir çelik fabrikalarını sadece narenciye karşılığı kuruyor ve Türkiye’nin kalkınmasına destek veriyordu. Bunlar olurken sağcı gençlerin destekledikleri ABD ise sinsi sinsi Türkiye’yi işgalini sürdürüyordu.
Bu kırışmalar olurken ele geçirilen bir tabancanın balistik incelemesinde, tabancanın hem sağcı, hem de solcu gençlerin öldürülmesinde kullanıldığı haber olmuştu. Oyun çok büyüktü. Ülkemizin gençleri bir birine kırdırılıyordu. Sabah solcu genci vuran silah, akşam sağcı genci vuruyor, gençlerimiz bir birine düşüyordu.
Zaman 1970’i seneler, gençlik zamanlarımız, kiracı olarak taşındığımız düz giris katta olan küçük apartmanın bitişiğine yeni bir apartman yapıldı. Henüz sıvaları bile yapılmadan bitişigimize bir çok gencin girip cıktığı daireye birileri tasindi. Ev sahibine sordum, Ülkü Ocakları kiralamiş!!!
Cok huzursuz olduk. Bir gece dışarıdan silah sesleri, bağırmalar geldi. Dışarıda kıyasıya bir kavga vardi. Emniyet binasi yaklasık 200 metre uzakta idi, polis olaylar durulduktan sonra geldi. O zamanlarda MHP, bir polis yapılanması olan Pol-bir içinde güç kazanmıştı. Özellikle geceleri pencerelere yakın oturmaktan kaçınıyorduk. Sokağımızda kavgalar çatışmalar, silah sesleri sürgit devam etti.
Bir gün yaklaşan kışa hazırlık için bahçemizde olan odunluğun kapısını açtığımda içeride sayısı 50’den fazla üstüne çivi çakılmış kalın sopalar ve demir çubuklar olduğunu gördüm. Bazılarının üzerinde kurumuş kan lekeleri vardı. Ülkü Ocakları, suç aletlerini bahçe duvarından atlayarak girdikleri bahçemizdeki odunluğa saklamışlardı.
O günlerden bu günlere değişen bir şey yok. MHP yöneticilerinin açıkça tehdit ettiği muhalif gazeteciler, aydınlar yine büyük olasılıkla MHP ile bağları olduğu yazılan, ülkü ocaklarından olan gençler tarafından öldüresiye darp ediliyor. Saldırgan vandallar gruplar halinde geliyorlar ve ardından kaçıp kayboluyorlar. Ve bunlara rağmen gereken araştırma, soruşturma yapılmıyor. Devlet görevini yapmıyor. Faşizm sokaklarda, meydanlarda kol geziyor.
MHP’nin GEÇMİŞİ
Milliyetci Hareket Partisi, 9 Subat 1969 tarihinde Alparslan Turkes içeride liderliginde kurulan Turk siyasi partisidir. MHP, 8-9 Subat 1969 gunlerinde Adana’da yapilan genel kongrede Cumhuriyetci Koylu Millet Partisi’nin adini Milliyetci Hareket Partisi olarak degistirmesiyle kurulmustur. Buyuk Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi “Uc Hilal” olarak kararlastirilmis ve ayni toplantida MHP Genclik Kollari (Ulku Ocaklari) icin de “Hilal Icinde Kurt” amblemi benimsenmistir. MHP’nin bir de Turklerin ozgurlugunu temsil ettigine inanilan bozkurt isareti vardir.
Parti tuzugune gore resmi kisaltmasi “MHP” seklindedir. Simgesi uc hilaldir. MHP’nin gorusunu milliyetciligin baskin oldugu, Islam dininin sekillendirdigi Turk milliyetciligini temel alan Dokuz Isık doktrini temsil etmektedir. Parti aşırı sağ yelpazede konumlandırıldı.
Sol görüşlu gençlerle, ulkücü gencler sık sık çatıştı. Ülkücü gazeteci, yazar ve milletvekili İlhan Darendelioğlu, milletvekili ve bakan Gün Sazak, MHP İstanbul il Başkani Recep Hasatli ve oğlu sol orgütlerin düzenledigi faili meçhul suikastlerde öldürüldüğü iddia edildi. Daha sonra ele gecirilen bir silahin hem sağ görüş, hem de sol gorüşlü gençlerin vurulmasında kullanıldığı ortaya çıktı. Birisi, birileri Türk gençlerini birbirine kırdırıyordu.
MHP 1975’ten 12 Eylul Darbesine kadar butun yurtta yasanan teror olaylarinda, Ulku Ocaklari’nin partiyle iliskilendirilip suclanmasiyla karsilasti. Bozkurtlar veya “komando” olarak nitelenen gencler ile sosyalist sol militanlarin catismasi bircok kaynakta ulkenin bir ic savasa suruklendigi seklinde yorumlandi ve askerler darbeden sonraki bildirilerinde en cok buna vurgu yaptilar. Bozkurtlarin bas slogani Tanri Turk’u Korusun seklindeydi. Parti bazilarinca nasyonal sosyalistlikle suclandi, sol gorus taraftarlarinca fasistlikle itham edildi.
MHP Genel Baskani Alparslan Turkes’in vefatindan sonra, 18 Mayis 1997 tarihinde gerceklestirilen parti kongresinde 6 aday genel baskanlik icin yaristi. Birinci tur oylamada Tugrul Turkes 412, Devlet Bahceli 359, Ramiz Ongun 231, Enis Oksuz 104, Muharrem Semsek 80, Ibrahim Ciftci 13 oy aldi. Cikan kavga nedeniyle kongre ileri bir tarihe ertelendi. 6 Temmuz 1997’de yapilan ikinci tur oylamada Alparslan Turkes’in oglu Tugrul Turkes 487 oy alirken, 697 oy alan Devlet Bahceli genel baskanliga secildi. O gün bu gün aradan 24 sene geçti ama Bahçeli halen partinin başında. İşte bu Türkiye’deki demokrasinin durum vaziyetidir.
Görünen odur ki; MHP ile bağları olduğu iddia edilen vurucu timler, emir geldiğinde yine sahneye çıkarak muhaliflerin, gazetecilerin sindirilmesinde, darp edilmesinde rol alıyorlar…