AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte kadın ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürüldü.
Kadınlara baskı, şiddet, cinsel taciz her geçen gün biraz daha artmakta, özgürlükleri her geçen gün biraz daha kısıtlanmaktadır.
Kadın emeği istismar edilmektedir.
Sendikalı kadınlar işten çıkarılmaktadır.
Taciz, tecavüz bir çığ gibi büyüyor…
Kadın cinayetleri her geçen yıl daha da çoğalıyor…
2002’de 66 olan kadın cinayetleri sayısı, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra artarak, 2020’de 436’ya yükseldi.
Artış yüzde 400’leri, 500’leri buldu…
Yıllara göre kadın cinayetleri sayısı şöyle:
2008’de 80, 2009’da 109, 2010’da 180, 2011’de 121, 2012’de 210, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474
Sevgili Muazzez İlmiye Çığ’ın deyişi ile kadın ülkemizde:
“Çoğalmayı sağlayan kuluçka makinesi, aklı ve becerileri yok sayılan bir cinsel meta olarak yaşamını sürdürüyor…”
Sürdürmeye de devam ediyor…
Bundan tam 164 yıl önce, 8 Mart 1857’de Amerika’da, toplu halde, bir emekçi kadın katliamı yaşandı.
Bir tekstil fabrikasında, 40 bin dokuma işçisi, daha iyi yaşantı ve çalışma koşulları istemi ile greve gitmişti.
Polis, grevi engellemek için işçilere saldırdı. Fabrikayı kuşattı. İşçilerin kaçış yollarına barikatlar kurdu.
Bu kıyamet ortamında bir de fabrikada yangın çıkınca, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 129 işçi, engelleri aşamayarak can verdi.
1910 yılında Kopenhag‘da II. Enternasyonale bağlı sosyalist kadınların yaptığı Uluslararası Kadınlar Konferansı‘nda, Clara Zetkin‘in önerisi üzerine 8 Mart, yangında ölen işçi kadınların anısına “2. Enternasyonal Kadın Mücadele Günü” olarak ilan edildi.
Ülkemizde de ilk kez 1921 yılında 8 Mart, “Kadınların mücadele günü” olarak kutlandı.
1975 Yılında da Birleşmiş Milletler bu günü “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etti. Ondan sonra sokaklarda, meydanlarda, salonlarda, her yerde daha yaygın olarak anılmaya başlandı.
Artık şu gerçeği tüm partiler, tüm politikacılar, tüm iktidarlar beyinlerine yerleştirmelidirler:
Kadın anadır. Yardır. Sevgilidir.
Kadın dosttur, arkadaştır…
Kadınsız yaşam olmaz. Yurt olmaz. Yuva olmaz.
Kalkınma da olmaz. Uygarlık da…
Çünkü çağdışı, geri kalmış toplumlarda en çok ezilen, sömürülen, horlanan kesim onlardır.
Yobaz, şeriatçı düşünce, özgür kadının, özgür kadın düşüncesinin düşmanıdır. Gericiliğin olduğu yerde kadın baskı altındadır. Sömürünün her çeşidi ile karşı karşıyadır.
Dövülür, sövülür, küçümsenir…
Ülkemizde kadın düşmanı yaratıklar, yetkililer ve politikacılar tarafından cesaretlendirilmekte, teşvik edilmektedir.
Örneğin, “Tahrik unsuru var” gerekçesiyle, bazı yargı kurumlarının kadın katillerinin cezasını düşürdükleri görülmektedir.
Günümüzde kadına yönelik her çeşit sömürü, şiddet; kız çocuklarının okumasına, eğitilmesine engel olma tüm hızıyla devam etmektedir.
İşte bu nedenlerle “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kadınların ekonomik, sosyal, kültürel haklarını arama ve dayanışma günüdür, desteklenmelidir.
Uygar, demokratik bir kadın dünyasının simgesi “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü yürekten selamlıyoruz…
Yaşasın kadınlarımızın özgürlük mücadelesi! Yaşasın kadınlarımızın bağımsızlık mücadelesi…
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” tüm insanlığa kutlu olsun…
Bir yanıt yazın