Kadın düşmanlığında Türkiye zirvede

İktidarın son 10 yılda çocuk ve kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalarının küçük bir kısmını incelediğimizde, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı yasanın neden acilen uygulanması gerektiğini net olarak görebiliyoruz

İktidarın son 10 yılda çocuk ve kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalarının küçük bir kısmını incelediğimizde, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı yasanın neden acilen uygulanması gerektiğini net olarak görebiliyoruz - kadin turban

AKP’nin ısrarla kaldırmak istediği İstanbul Sözleşmesi yeniden gündemde. Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve mücadele edilmesi için en etkin mekanizmalardan biri olan İstanbul Sözleşmesi, ilk olarak birkaç yıl önce AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle hedef alınmıştı. Erdoğan, “Gözden geçirin, halk istiyorsa kaldırın” demişti. Geçtiğimiz yıl da AKP’li Numan Kurtulmuş, Sözleşme için “Nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır” ifadelerini kullanmıştı. Kadın örgütleri iktidarın bu açıklamaları üzerine haftalarca sokaklarda eylemler yaparak İstanbul Sözleşmesi’nin hedef almasına tepki göstermişti.

Halk ‘Kalsın’ dedi

Bu gelişmelerin yanı sıra Erdoğan’ın “Halk isterse kaldırın” sözüne karşı MetroPOLL araştırma şirketi İstanbul Sözleşmesi ile ilgili bir anket düzenledi. Ankette, yurttaşların yüzde 63.6’sının hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini onaylamadığını ortaya koydu. Hatta Sözleşme AKP’nin içinde de bölünme yarattı. Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın da yer aldığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) dahi Sözleşme’nin kaldırılmasına açıktan karşı çıktı. Buna rağmen iktidar Sözleşme’yi hedef almaya devam ediyor.

İlk imza atan Türkiye

2011 yılında İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin tam ismi “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi.” Türkiye, Sözleşme’yi çekincesiz imzalayan ilk devlet olma özelliği taşıyor. 2011’de Meclis’te onaylanan Sözleşme, 1 Ağustos 2014’te de resmen yürürlüğü girdi.

Ardından ise 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarılarak şiddete uğrayan kadın ve çocukların korunmasına yönelik hukuki altyapı oluşturuldu. 81 kentin tamamında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) kuruldu. Sözleşme’yle ilgili çalışmaların etkin yürütülmesi için Meclis’te Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na (KEFEK) bağlı İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Konulu Alt Komisyon kuruldu.

Fakat ne yazık ki bu çalışmalar, yukarıdaki adımlarla sınırlı kaldı ve üstelik gereğince de yerine getirilmedi.

İki ülkede durum ne?

İstanbul Sözleşmesi’nin önemini ve şiddete karşı etkinliğini ortaya koymak açısından diğer ülkelere göz atmakta yarar var. Bu amaçla, 34 Avrupa ülkesi tarafından onaylanan Sözleşme’nin uygulandığı iki ülkeyi baz aldık. Bu ülkeler Fransa ile Hollanda.

Elbette yapmak istediğimiz, ülkelerde öldürülen kadınların rakamlarını ‘az’ ya da ‘çok’ şeklinde kıyaslamak değil. Amacımız İstanbul Sözleşmesi’nin uygulandığı ülkelerdeki sonuçları Türkiye ile karşılaştırmak. Bu karşılaştırmalarla Türkiye’de Sözleşme’nin hiç uygulanmamasının kadınlar açısından nasıl korkunç sonuçlar yarattığını daha net görebiliriz.

Hollanda’nın şiddet çetelesi

Hollanda’da yapılan araştırmalara göre; 15 yaş üstü çocuklar ile kadınların yüzde 45’i fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. Hollanda Uygulamalı Bilimsel Araştırma Kurumu (TNO), her 50 kadın çalışandan birine iş yerinde cinsel saldırı olduğunu açıklarken, iş yerinde yaşanan cinsel saldırıları konu alan çalışmasıyla tanınan Karin Bosman’a göre, tacize uğrayan kadınlar çoğunlukla sessiz kalıyor. Cinsel saldırıya uğrayan kadınlar utanma, suçlanma ve aşağılanma kaygısı nedeniyle sustuğu için, birçok taciz olayı açığa çıkmıyor.

Göçmen işçilerin haklarını savunan FairWork adlı örgütün araştırmasına göre de kadınların çoğu haklarını bilmediği için tacize sessiz kalıyor. Bu da durumun daha kötüye gitmesine yol açıyor.

Bu bilgilerin yanı sıra Hollanda’da 2018 yılında 43 kadın, erkekler tarafından katledildi. Hollanda İstatistik Kurumu’na göre, bu cinayetlerin büyük bölümü kadınların eşleri ya da eski eşleri tarafından işlendi.

Şiddete karşı ne yapılıyor?

İstanbul Sözleşmesi, Hollanda’da 2016 yılında yürürlüğe girdi. Hollanda hükümeti Sözleşme’nin tüm yükümlülüklerini yerine getiriyor mu söylemek zor fakat yönetimler düzeyinde kadına yönelik şiddeti engelleme amaçlı bazı tedbirler açıklandı.

Bu tedbirlerin bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

* Kadın ve çocuklara yönelik şiddete karşı bu alanda çalışanlara cinsiyetçiliğe karşı eğitimler veriliyor.

* Şiddet alanında bilinçlendirme amaçlı kampanyalar düzenlenirken, şiddet uygulayanlara ve şiddete uğrayanlara tedavi programları sunuluyor

* Belediyeler kadın-erkek eşitliğini sağlamak adına kadınların ekonomik ve toplumsal alanda pozisyonunu güçlendirmek için bazı önlemler alıyor.

* Ülkesel çapta cinsiyetçiliğe karşı bilgilendirme, önleme, yardım ve engellemeye dayalı politikalar üretilirken, bu yönde bazı projeler hayata geçiriliyor. Şiddete karşı çalışan sivil toplum örgütlerine destek sunuluyor.

* Sözleşme’nin gereği olarak kurulan merkezlerde şiddete uğrayanları koruyan ve onları bilgilendiren hizmetler veriliyor.

Fransa’da yükselişte

Fransa, Türkiye’nin ardından İstanbul Sözleşmesi’ne imza atan 34 ülkeden biri. Fakat birçok ülkede olduğu gibi Fransa da Sözleşme’yi tam ve etkin şekilde uygulamıyor. Kadın cinayetleri rakamları incelendiğinde Fransa, Avrupa Birliği’nde başı çekiyor. İki günde bir erkekler tarafından bir kadının öldürüldüğünü söyleyen kadın örgütleri, 2019’da en az 149 kadının eşi veya eski sevgilisi tarafından katledildiğini açıkladı. 2018 yılında 121 kadının katledilmesini hatırlatan kadınlar, cinayetlerin her yıl yükseldiği tespitini yaptı.

Kadına karşı şiddetle mücadele etmek için hükümetin belirlediği bütçenin arttırılmasını isteyen kadın örgütleri, başta polisler olmak üzere tüm görevliler ile kurumların kadına karşı şiddetle mücadele konusunda, eğitilmesini talep etti.

Hükümet kadınlarla görüştü

25 Kasım 2019 tarihinde, o dönem kadın-erkek eşitliği ve ayrımcılıkla mücadeleden sorumlu Bakan ve Hükümet Sözcüsü olan Marlène Schiappa ve Başbakan Edouard Philippe tarafından düzenlenen ulusal bir istişarede bakanlar, seçilmiş yetkililer, adalet başkanları, sağlık yöneticileri, polis ve şiddete karşı çalışan dernek temsilcileri ile feminist örgütler bir araya geldi. İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili yapılan bu görüşmenin sonucunda ortaya çıkan eylem planında, kadına yönelik şiddetle mücadele için 40’ın üzerinde önlem kararı alındı.

Önemli kararlar alındı

Hükümet yetkilileri ile kadın örgütlerinin görüşmesinde alınan bazı önemli kararlarlar ise şu şekilde:

* Ocak 2020’den itibaren, bin şiddet suçlusuna elektronik kelepçe takılması netleşti.

* Şiddete karşı çağrı merkezinde görev alan 3919 kişilik ekip güçlendirilecek ve merkez 7/24 açık olacak.

* Aile mahkemelerine, kötü muamele görmüş annelerin çocuklarını babaların ziyaret etmesine engel koyma yetkisi tanınacak.

* Şiddete uğrayan kadınların barınması için 560 kalıcı ev inşa edilecek.

* Şiddete uğrayan kadınların şikâyetleri ve uzaklaştırma talepleri bekletilmeksizin işleme konulacak. Şiddet davaları en hızlı ve sonuç alıcı bir şekilde görülecek.

* Kadın-erkek eşitliğine yönelik politikalar ve eğitimler hayata geçirilecek.

Sözler tutulmadı

Fransa’daki kadın örgütleri, İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı kalmak için ortaklaşa alınan birçok kararın aradan geçen bir yılı aşkın süreye rağmen yerine getirilmediğini açıkladı. Kadınların şikâyetlerinin yüzde 80’inin takipsizlikle sonuçlandığını belirten kadınlar, bu verilerin 2019’daki ortak toplantıda alınan kararların uygulanmaya konulmadığının somut kanıtı olduğunu ifade etti.

Acil eylem planı

Bu gelişmelere karşı kadın örgütleri özellikle 2020’deki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Fransa’da tarihi denilebilecek bir katılımla sokaklara çıkarak eylemler yaptı. Bu kadın kararlılığı, hükümete, birçok önlem kararını acilen uygulamaya sokması için müthiş bir baskı oluşturdu.

Fransa Başbakanı Edouard Philippe, yakın zamanda kadın cinayetlerine karşı mücadele için 5 milyon euroluk bir paket açıkladı. Bu paketle 1000 adet yeni kadın sığınağı açılacak ve 40 karakolda kadınların şikâyetlerinin nasıl ele alındığı incelenecek.

Türkiye’de tablo vahim

İstanbul Sözleşmesi’ne imza atan Hollanda ve Fransa’nın kadınların mücadelesinin zorlamasıyla şiddete karşı isteksiz tavrını genel hatlarıyla ele aldığımız bu dosyada, Türkiye’nin de kadınları baskı altına alan, katleden ve kimliksizleştirmeye çalışan politikaları tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayan, tümden kaldırmaya çalışan AKP iktidarı, kadınların kazanılmış haklarını da tamamen yok etmeye çalışıyor. Yanı sıra çocukların cinsel istismarında dünya 3’üncüsü olan Türkiye’de, İHD İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’nun 2018 yılı raporuna göre, son 16 yılda 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Cinsel suçların yüzde 46’sı ise çocuklara yönelik işlendi.

Kadınların katledilmesi için cinsiyetçi politikaları işleten iktidar, kadın cinayetlerinin cins kırımı boyutlarına ulaşmasına da yol verdi.

Yıl yıl cinsiyetçi adımlar

AKP iktidarının son 10 yılda çocuk ve kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalarının küçük bir kısmını derledik. Bu ayrımcı ve cinsiyetçi politikaları incelediğimizde, iktidarın kaldırmaya çalıştığı İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı yasanın neden acilen uygulanması gerektiğini de net olarak görebiliyoruz.

AKP’nin yıllara göre, kadın ve çocuk düşmanı bazı uygulamaları ise şöyle:

* 2011 Kadının adı silindi: Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ardından da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na dönüştürüldü.

* 2014 Kürtaj fiilen yasaklandı: Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin online kayıt sisteminde kürtaj işlemi için kullanılan ‘tıbbi tahliye kodu’ kaldırıldı.

* 2014 Çocuk istismarı meşrulaştırıldı: İktidar, çocuk tecavüzcülerine evlendirme yoluyla af içeren bir yasa tasarısı hazırladı.

* 2015 Kadının iş gücü düşürüldü: “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması gerekçesiyle hazırlanan kanun tasarısı”, Meclis’te kabul edildi. Paket, kadınları niteliksiz işlere mahkûm edeceği için eleştirildi.

* 2016 Kadın kurumları kapatıldı: Kadın haber ajansı JINHA ve Gazete Şûjin’in de aralarında bulunduğu onlarca kadın kurumu kapatıldı.

* 2016 Bütçede kadına pay ayrılmadı: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2017 bütçesi onaylandı. Bütçenin yüzde 86.5’i sosyal yardımlar için ayrılırken sadece yüzde 3.8’i kadınlara ayrıldı.

* 2017 Kayyumlar kadın merkezlerini kapattı: Kürt kentlerinde HDP’li belediyelere atanan kayyumlar, kadınlara psikolojik ve sosyal destek veren tüm kadın merkezleri ile uygulamaları kapattı.

* 2017 8 Mart eylemlerine saldırı: Birçok kentte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü eylemleri yasaklandı ve polisler kadınlara saldırdı.

o 2017 LGBTİ+’lara ayrımcılık: Ankara Valiliği, “genel ahlakın korunmasını” gerekçe göstererek LGBTİ+ örgütlerin etkinliklerine süresiz yasak getirdi.

* 2017 Dini nikah için yaş sınırı kaldırıldı: Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi veren yasa tasarısı Resmi Gazete’de yayınlandı. Dini nikah için yaş kısıtlaması da hukuken kaldırıldı.

* 2017 Tecavüzcü Ensar’la işbirliği: Milli Eğitim Bakanlığı, Karaman’da 45 çocuğun cinsel istismara uğradığı Ensar Vakfı ile protokol imzaladı.

* 2018 Tecavüzde rekor yükseliş: Avrupa Konseyi’nin hazırladığı cezaevi raporunun Türkiye bölümünde, tecavüz suçundan hüküm giyenlerin sayısının 2013-2015 döneminde 523’ten 12.253’e çıktığı açıklandı.

Cinayetler 10 yılda cins kırımına dönüştü

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre; AKP iktidarının cinsiyetçi politikaları sonucunda Türkiye’de kadın cinayetleri cins kırımı boyutlarına ulaştı. Sadece basına yansıyan verilerden elde edilen bu rakamlara şüpheli kadın ölümleri ise dahil değil. Tabloda da görüldüğü gibi son 10 yılda kadın cinayeti rakamları her yıl büyük oranlarda yükselmiş.

* 2020 yılında erkekler tarafından en az 300 kadın katledildi.

* 2019 yılında en az 474 kadın, erkek şiddeti ile öldürüldü.

* 2018’de en az 440 kadın, erkekler tarafından katledildi.

* 2017 yılında en az 409 kadın cinayeti yaşandı.

* 2016 yılında en az 328 kadın cinayeti basına yansıdı.

* 2015 yılında erkekler en az 303 kadını katletti.

* 2014’te kadın cinayetleri en az 294 olarak kayıtlara geçti.

* 2013’te en az 237 kadın, erkekler tarafından katledildi.

* 2012 yılında ise en az 210 kadın öldürüldü.

* 2011 yılında erkekler en az 121 kadını katletti.

tamerche

İktidarın son 10 yılda çocuk ve kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalarının küçük bir kısmını incelediğimizde, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı yasanın neden acilen uygulanması gerektiğini net olarak görebiliyoruz - kadin turban

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir