Ekonomi ve ittifaklar
İttifak sözcüğünü, bir an için, arkadaş sözcüğü ile eşitmiş gibi düşünelim. Ben falan arkadaşıma çok seviyorum. O da tıpkı benim gibi düşünüyor. Hatta zevkleri bile bana benziyor. Onunla iyi arkadaşız. Ben bu arkadaşımdan katiyen ayrılmam. Böyle dost kolay bulunmaz.
NATO bizim en iyi arkadaşımız. O da bizim gibi düşünüyor. Ekonomide, siyasette, sosyal hayatta birbirimize o kadar çok benziyoruz ki, deme gitsin.
Arkadaşımız NATO, bize diyor ki, siz mutlaka liberal ekonomi içinde kalmalısınız. Niye diye sorduğunuzda, çünkü bizim zenginlerimiz böyle istiyor. Evet doğru söylüyorsun, bizim server sınıfı da aynısını söylüyor. Bak burada da anlaştık!
Bak gördün mü, birçok konuda aynı düşünüyoruz. Böylece, her ikimizin ekonomisini de, çok uluslu şirketlerimiz yönetir. Bunların güvenliğini de NATO şemsiyesi altında sürdürüp gideriz.
Ya… bu arkadaş, çok iyi bir arkadaş hem bizim güvenliğimizi düşünüyor hem de ekonomimizi düşünüyor. İttifak dediğin böyle olur. Arkadaş dediğin böyle olur!
Çok uluslu şirketler ile iş birliği içinde olan, bizim servet sınıfımızın NATO’dan çıkmak gibi bir niyeti, hiçbir zaman olmadı.
Amerikalı ve Avrupalı servet sınıfı, Türkiye’yi NATO dışına çıkarmak gibi bir düşünceleri olur mu?
Çok uluslu şirketler, koskoca Türkiye ulusal pazarlarını kaybetmek isterler mi? Üstelik, jeo-stratejik konumu, enerji havzalarına ve deniz ulaşımına çok yakınken, ülke pazarları içinde, bu kadar çok işbirlikçi servet sınıfı üretilmişken, bu pazarlar yitirilir mi?
İyi de NATO arkadaşım, ülke içinde, ekmek kuyrukları oluştu. Ülke fakrı zaruret içinde, buna bir çare bulalım, dediğiniz de “o sorun bizi ilgilendirmez, diyorlar.” “Yapabileceğimiz yüksek faiz ile kredi vermektir.” Diyorlar.
Üstelik biz sizi, komünizme karşı koruduk. Hala size Rus tehdidi devam ediyor. Diyorlar
Halk bu söze inanmaz, ama servet sınıfı ve onların siyasi temsilcileri, bu söze, halkı inandırmakla görevlidir.
Uzatmayalım. NATO’dan çıkmak, içimizde ki servet sınıfının, dışarıdaki çok uluslu şirketlerle, göbekten bağı varken, bu kararı mevcut iktidar katiyen alamaz.
Arkadaşımız NATO ile yolumuza devam etmek mecburiyeti, güvenlik nedeniyle değil, çok uluslu şirketlerle, bizim servet sınıfının üretmeyen yapısı nedeniyledir.
Arkadaşımız NATO, artık, güneyimize de yerleşip, Irak, Suriye ve Orta-doğunun da Pazar güvenliğini sağlayacak.
Aslında, NATO’nun güneyimizi de kuşatması hem Türkiye’yi hem de Rusya’yı kuşatması demektir.
Ülkenin, NATO’dan çıkabilmesi; öncelikle, bir iç hesaplaşma meselesidir. Halk istediği kadar, bu NATO bizim işimize yaramıyor, desin. Kararı verecek olanlar, ülke pazarını çok uluslu şirketlerle birlikte kullanan, servet sınıfı ve onların siyasi ortakları olacaktır.
NATO’dan ayrılmamızın bir felaket olacağını, spekülasyon sanatçılarımız bize eksiksiz anlatacaklardır.
25 Şubat 2021.
Bir yanıt yazın