83 milyonluk bir ülkenin İçişleri Bakanı bakın neler diyor.
(1) “15 Temmuz’u FETÖ yapmadı. 15 Temmuz’u yapanlar sizi rahat bırakırlar mı?”
(2) “Rektör seçimlerinin demokratik olması mı gerekiyor?“
Tanrı aşkına lütfen bir daha, bir daha, bir daha okuyunuz.
Bu sözler öfke ile söylenmiş ise itiraftır.
Aklı selim bir şekilde söylenmiş ise ihanettir.
Laf ola beri gele söylenmiş ise cehalettir.
Özürü, açıklaması, ara yolu veya ortası yok bunun.
15 Temmuz hain darbe girişimini FETÖ yapmadıysa;
Meclisimize bomba atacak kadar ileri gitmiş olan hainler kimlerdir?
Bu darbenin gerçek amacı neydi?
Bizleri rahat bırakmayacak olan kimlerdir?
Evlerinin kirasını FETÖ’nün bankası Bank Asya’ya yatırmak için giden insanlar neden tutuklandılar?
On binlerce kişi evlerinden, işlerinden, aşlarından, özgürlüklerinden hangi sebeple alıkonuldular?
İkinci açıklama birincisinden de fecaat…
Böylesi açıklamayı yapan birinin ülkenin içişlerini sevk ve idare ediyor olması tek kelimeyle felaket demektir.
Ülkedeki hiçbir canlının can ve mal güvenliğinin bulunmaması demektir.
Ülkedeki eğitim seviyesinin dibe vurduğunun ve cehaletin hüküm sürdüğünün ispatıdır.
Ülkedeki Demokratik hukuk devleti tanımının sadece bir laftan ibaret olduğunun, totaliter rejimin idareyi ele almış olduğunun itirafıdır.
7 yaşındaki bir çocuğa demokrasi nedir diye sorsanız alacağınız cevap SEÇİM olur.
Demokrasinin en basit anlamı ile tanımı halkın özgür iradesi ile yapmış olduğu seçimlerdir.
Ne diyor İçişleri Bakanımız?
“Rektör SEÇİMLERİNİN DEMOKRATİK olması mı gerekiyor?”
Koskoca bir ülkenin içişlerinin başında olacaksınız ve bu ipe sapa gelmez, saçma sapan soruyu soracaksınız.
Hem SEÇİM diyeceksiniz hem de SEÇİMİN DEMOKRATİK olması mı gerekiyor” diye soracaksınız.
Bu cümleyi bir Avrupa ülkesinde sarf ederseniz sizi tefe koyarlar.
Bir Afrika ülkesinde sarf ederseniz Kargabüken ağacına bağlarlar. Bir İskandinav ülkesinde sarf ederseniz akıl sağlığınızı sorgularlar.
Türkiye’de sarf ederseniz İçişleri Bakanı yaparlar.
Artık iyice anlaşılmıştır ki 83 milyonluk bir ülke Tanrıya emanet yaşamaktadır.
Herkesin canı ve malı pamuk ipliğine bağlıdır.
Koskoca bir ülkenin vatandaşları tesadüfen yaşamaktadır.
Ya aklımızı başımıza toparlayıp ilk seçimlerde ve bir an önce bunlardan ve derin cehaletlerinden kurtulacağız
Ya da…
Her sabah sevdiklerimizle helalleşip akşama sağ salim buluşmayı umacağız.
Bir yanıt yazın