Yukarıda başlığa aldığımız uyarı Prof. Dr. Alpay Azap’tan geldi.
Aslına bakılacak olursa Azap’ın açıklamaları çoğunluğumuzun beklediği sorulara da yanıt niteliği taşıyor. Son günlerde pandemi nedeni ile iyice evlere kapananlar “Ne zaman rahatlayacağız?” sorusunu sürekli dillendiriyor.
Özellikle turizm, kafe, bar ve restoranların etkilendiği bu durum karşısında çok daha sıkıntılı bir dönem geçirdiklerini görmekteyiz. Sektör neredeyse bitme noktasına doğru sürükleniyor.
Rahatlama normal koşullar içinde bir yıl sonra olabilecekse tedbirlerimizi ve yaşantımız da bu çerçeve içinde oluşturmak ve ortama alışmak durumundayız. Başka çıkış yolumuz da bulunmuyor.
Bilim Kurulu üyesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, koronavirüs pandemisine ilişkin uyarılarda bulundu.
Azap, koronavirüs salgınındaki dalganın ülke ülke, hatta il il değiştiğini belirtti. Ankara örneğiyle bu farklılığı anlatan Prof. Dr. Azap, “Örneğin Ankara’da nisan, haziran, ağustos ve kasım aylarında olmak üzere 4 dalga yaşadık, 5’incisini bekliyoruz. Maalesef şu anda olgu sayısında kıpırdanma var. Ankara’da beklediğimiz 5’nci dalga muhtemelen şubat ayı ortasında başlayacak, mart ortasına kadar sürecek” açıklamasında bulundu.
Biz, baştan bu yana uyarılarını dikkatle izlediğimiz Prof. Dr. Azap’ın son açıklamalarını da önemsediğimizin altını çizelim. Hocamızın bu konuda son olarak yaptığı açıklamalara da birlikte göz atalım:
“Dünya genelinde bugüne kadar Covid-19 kaynaklı 100 milyon vaka, 2 milyon ölüm olduğunu olduğu gördük. Hem olgu hem ölüm sayısında ABD başı çekiyor. Türkiye 9’ncu sırada. Ama bunlar kesin tanı alınan sayılar. Tanı koyduğunuz her bir olguya karşılık tanı koymadığınız 9 olgu var. 100 milyon olgu diyoruz; ama 1 milyar kişiyi buldu. Yani dünya nüfusunun 1 milyarı enfekte oldu. Ölüm sayısı da 2 milyon diyoruz; ama tanı koyamadıklarınızla 5 milyona yakın kaybımız oldu. Salgın bitecek; ama virüs kaybolmayacak. Covid-19’un mevsimsel bir enfeksiyon olarak kışın artan yazın azalan, grip gibi bir hastalık olmasını bekliyoruz. En iyimser tahminle bağışıklık 2 yıl sürerse, bu 2 yılda bir yine özellikle kış aylarında artan sonra azalan bir hastalık yapacak. ilaçların hastalıkları tedavi ettiği gibi yayılımı da engellediğini görmekteyiz.Covid-19 için şu an kullanılan ilaçların hiç biri doğrudan virüsü ortadan kaldıran ilaçlar değil. Virüse doğrudan etkili ilaç, önümüzdeki yılın ocak, şubat aylarında geliştirilmiş olacak. En iyimser tahmin; bu yılın kasım, aralık ayı gibi bu ilaçlar yaygın şekilde kullanılıyor olacak. Yani önümüzdeki sene bu zamanlar normale dönmüş olacağız. Maskeleri çıkarıp mesafeyi umursamayacağız; fakat çok uzun yılar boyu bu virüsle yaşamaya devam edeceğiz. Tıpkı grip gibi. Şu an uygulanan bütün aşıların ağır ve öldürücü enfeksiyon gelişimi önleme kapasitesi birbirine benzer. Son 6 ay içinde hastalığı geçirenlerin aşılanmasına veya antikora baktırmasına gerek yok. Antikorlara güvenemiyoruz. Antikor testleri yasaklanmalı; çünkü bilimsel faydası yok. Kandaki antikorun solunum yollarındaki virüse ne kadar etkili olacağını kestirmeniz mümkün değil. Önemli olan bağışıklık. Eğer Covid-19 geçirdiyseniz kanınızdaki antikordan bağımsız olarak en az 6 ila 8 ay bu hastalıktan korunuyorsunuz. Bu kadar zaman geçmeden tekrar hastalanan kişiler var; ama sayıca çok azlar. Dünya genelinde kanıtlı 100 milyon kişi varsa, tekrar enfekte olan 10 binin altında. Çok çok düşük bir oran.”
Özetleyelim:
Pandemi hepimizi evlere mahkûm etti. Sıkıntı da gederek artıyor. Okullar, kafe ve restoranlar kapalı. Hayat çoğu zaman durma noktasına geliyor. Özellikle de 65 yaş ve üstü daha da zorlanıyor.
Aşılama programı devam ediyor. Ancak, aşıların beklenenden az gelmesi ve elde hedeflenen aşıların bulunmaması da ayrıca tartışma yaratan bir konu olarak gündem yaratıyor.
Aşılama ile her şeyin normale dönemeyeceği de bilim kurulu üyelerince sıkça dile getiriliyor. Aşılanma olsa bile kısa zamanda normale dönemeyeceğimizin altı çiziliyor. Maske, mesafe ve hijyen ortamının devam edeceği vurgulanıyor. Her şeyin normal koşullarda devam etmesi halinde de ancak bir yıl sonra normale dönebileceğimizin hesapları yapılıyor.
Pandemi sosyal yaşantımızı etkiledi. Etkileye de devam ediyor. Süre uzadıkça ekonomik sıkıntılar da artıyor. Turizm sektörü zarar görüyor. Gıda ürünlerinde talep artıyor. Buna paralel olarak gıda ürünlerinde görülmemiş pahalılıkların yaşandığını da görmekteyiz.
İçinde bulunduğumuz bu zor durumlardan kısa zamanda kurtulmak elimizde. Kurallara mutlaka uymak durumundayız. Aşılama ile bu durum daha da kısalmış olacak.
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın