AMERİKA’NIN YERLİ HALKLARI HAKKINDA GENEL BİLGİ
İnsanın Kuzey Amerika’ya ayak bastığı ilk tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, ilk göçler, yaklaşık 30-40 bin yıl önceki son buzul dönemine kadar götürülür. Yeni kıta olarak adlandırılan Amerika Kıtası’nın (Kuzey-Orta ve Güney) yerli halklarının, Anakara olarak kabul edilen Asya’dan, çoğunlukla Berring boğazı yoluyla buraya değişik zaman dilimleri içerisinde göçtükleri varsayılır. Berring boğazından geçişlerin iki ya da daha farklı zamanlara dayandığı düşünülür.
Birincisi, henüz Berring boğazının sular altında kalmadan önce, kara parçası olduğu dönemlerde; ikincisi, Berring boğazının, yerküredeki buzların erimesiyle sular altında kaldıktan sonraki dönemlerde olduğudur. Bu dönemler içinde boğazın, kışın donduğu zamanlarda kızaklarla, yazın buzların çözüldüğü zamanlarda ise kayıklarla geçildiği düşünülmektedir. Bunun yanında, Hans Breur, Pasifk okyanusu yolu ile Asya’dan göç olduğunu söyler .
.Bu konudaki tüm görüşleri verip değerlendiren Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan, Anakara’dan Amerika kıtasına göçleri şu şekilde sıralamaktadır.
M.Ö. 40.000 – 30.000 : Berring boğazından buzul döneminde yaya olarak geçişler. Australoyid tipler.
M.Ö. 25. 000 : Aynı yolla ikinci geçişler. Negroit tipler.
M.Ö. 18.000 – 9.000 : Aynı yolla Eskimo ve Aleutların geçişleri.
M.Ö. 5.000: Aynı yolla yeni göçler. Ön-Mongoloyit tipler.
M.Ö. 3. 000 : Berring boğazından teknelerle geçişler. İlk Türkler diğer bir deyişle Ön Türkler.
M.Ö. 2.000 – 1.000 : Berring boğazından kızak ya da kayıklarla Na-Denelerin bir kısmı.
M.Ö. 1.200 : Akdeniz – Cebelitarık – Atlas Okyanusu yolu ile gelen göçler. Turskalar.
M.S. 1001 : Vikinglerin gelişi.
Bu göçlerin değişik dönem ve yollardan geldiği, göçleri farklı kavimlerin yaptığı konusunda biz de hemfkiriz. Yaptığımız araştırma ve incelemelerde elde ettiğimiz bilgiler, bu görüşleri doğrulamaktadır. Amerika kıtasının yerli halklarını, Kuzey Amerika Yerlileri, Meksika ve Orta Amerika Yerlileri ve Güney Amerika Yerlileri olmak üzere üç ana grupta sınıfandırabiliriz.
KUZEY AMERİKA YERLİLERİ:
İlk Avrupalılar, Kuzey Amerika’ya ayak bastığında, kıtada yaklaşık 240 kabile yaşıyordu. ABD’li antropolog Alfred Louis Kroeber’in araştırmalarına göre kıtanın, Meksika’nın kuzeyinde kalan kesiminde km kareye düşen yerli nüfusu, bölgelere göre şöyleydi: California 43,4 kişi; Büyük Okyanus’un Kuzeybatı kıyısı 28,3 kişi; bugünkü ABD’nin güneybatısı 10,7 kişi; Columbia-Fraser ırmakları bölgesi 7,15 kişi; doğu bölgesi 6,95 kişi; Kuzey kutbu kıyıları 4,02 kişi; Büyük Havza 2,47 kişi; kuzey bölgeleri 1,35 kişi. Bugünkü ABD ve Kanada topraklarında toplam nüfus 1 milyonu biraz aştığı halde, Meksika ve Orta Amerika’da yaşayan yerlilerin sayısı 5 milyon dolayındadır.
Edward Sapir’in sınıflamasına göre, Kuzey Amerika’da altı dil ailesi ayırt edilebilir: Eskimo-Aleut dilleri, Algonquıan-Wakashan dilleri, Na-Dene dilleri, Penutian dilleri, Hokan-Siouan dilleri ve Aztek-Tanoan dilleri.
.Joseph H. Greenberg de Amerika yerli halklarının dillerini, yandaki haritada görüldüğü gibi tasnif eder.
MEKSİKA VE ORTA AMERİKA YERLİLERİ
Meksika’da bulunan Comısión Nacional Para El Desarrollo De Los Pueblos İndigenas
adlı kuruluşun verdiği bilgilere göre, 97.5 milyon nüfusu bulunan Meksika’nın, 12.7 milyonu yerli halktır. Yine aynı kuruluşun verdiği bilgilere göre, 62 yerli dili konuşulmaktadır.
Bunların bir kısmı 1.448.936 Nauatl, 799.696 Maya, 444.498 Mixteco, 452.887 Zapoteco, 297.561 Tzotzil, 3.000 Torahumara v.b. yerlileridir.Buna Orta Amerika’da bulunan Siyu, Keçua, Dakato, Apaçi ve diğer yerli halklarını da eklemek gereklidir.
Meksika’da kullanılan yaklaşık 12.000 yerleşim birimi arasında 1200’den fazla Türkçe kaynaklı kelimeler kullanılmaktadır. Bu isimler daha çok Nahuatl ve Torahumara yerli ahalinin yaşadığı, orta ve kuzey ile kuzey doğu Meksika bölgesindedir.
GÜNEY AMERİKA YERLİLERİ:
Berring boğazı yoluyla Asya’dan Amerika’ya gelen göçmenler, kuzeyi güneye bağlayan doğal köprüyü de aşarak, MÖ. 6000’de Tierra del Fuega’ya ulaşmışlar, And Dağları üze rinden bütün kıtaya yayılmışlardır. Güney Amerika yerlilerinin doğal çevre ile kurdukları ilişki, bu ilişkiyi kurmak için geliştirdikleri teknoloji türleriyle belirlenebilir.
Tarih ve teknoloji kanıtları, Güney Amerika Yerlileri arasında başlıca dört toplum ve kültür örgütlenme türü ortaya çıkarmıştır:
Orta And bölgesinde sulamaya dayalı kültürler;
Kuzey And bölgesinde ve Antiller çevresinde reisliğe dayalı toplumlar;
tropik ormanlar bölgesinde çiftçiliğe dayalı köyler;
güneyde ise göçebe avcı-toplayıcı topluluklar.
Güney Amerika’da konuşulan yerli dilleri; Çipça, And-Ekvator, Geypano-Karip ve Hokan aileleri olarak sınıflandırılır.
Amerika Kıtası Yerli Halklarının Türklükle İlişkileri
AMERİKA KITASI YERLİ HALKLARININ TÜRKLÜKLE İLİŞKİLERİ :
Asya’dan Amerika’ya göçler sırasında bahsedilen kavimlerin, Türklükle bağlantıları dikkat çekmektedir.
İlk olarak, Hans Breuer’in Olmek ve Chavin kültürleri ile Çin’in ilk sülalelerinden Çular arasında bağlantı kurması dikkat çeker.
Çular, uzun yıllar Çin’i yönetmiş olan en eski bir Türk hanedan soyudur
İkinci olarak M.Ö. 1.200, Akdeniz – Cebelitarık – Atlas Okyanusu yolu ile gelen göçler. Turskalar teorisinde geçen Turskalar, diğer adıyla Etrüskler dikkati çeker. Avrupa’da Etrüskler hakkındaki tartışma, İngiliz seyyah George Dennis’in 1848 yılında yayınlamış olduğu seyahatnamesindeki kayıtlardan sonra başlar.
Adile Ayda’nın Fransa’da yayınladığı Etrüskler hakkındaki eserini “Etrüskler Türk mü idiler?” adıyla yayımlamasından sonra, Türkiye’de de dikkatler konuya çekilmeye başlandı. Adile Ayda’nın başlattığı Etrüsklerin Türklüğü hakkındaki tartışma, devam etmektedir.
Her ne kadar Etrüsklerin doğrudan doğruya Türk oldukları tartışma konusu ise de bugün artık Etrüsklerin Türklükle sıkı bir bağları olduğu Fkri, bazı taraftarlar bulmaktadır.M.S. 500-300 tarihlerinde Berring boğazı’ndan teknelerle bazı Hun boylarının Amerika’ya ulaştığı yolundaki görüş de Türklük bağlantılıdır.
Amerika kıtasına Kolomb’dan yaklaşık 500 yıl önce Norveç ve İzlanda’dan bazı gemiler, Atlas Okyanusu yoluyla Massachussets ve daha kuzeyde Groenlan’da çıkmıştır.
Bu Vikingler arasında ‘Tirker’ adlı Türk olduğu tahmin edilen bir kişinin bulunması, dikkat çekicidir.
Vikinglerin kullandıkları Futhark olarak adlandırılan yazının, Göktürk yazısının bir versiyonu olması mümkündür.
Futhark ile özellikle İsveç, Norveç ve Danimarka’da yaklaşık 3500 taş üzerinde yazılar yazılmıştır. Bunlar içerisinde en ilginci ise 1599 tarihli ‘Nagyszombati Haritaları’dır. Dorok Müzesi müdürü Szepessy Geza, 1955 yılında Estergon’lu bir öğretmenden dört harita satın alır. Öğretmenin ifadesine göre bu haritaları 1945 yılının Mart ayında bir Alman vermiştir. Szepessy Geza, “A nagyszombati VINLAND terkep elökerülesenek törtenete. Magyar Törtenelmi Sezeemle I, New York 1970, 92-96.s.” adlı eseri ile bunu neşreder.
Bu haritalardan birinin alt kısmında, 1599 tarihiyle birlikte Göktürk (Futhark) işaretleri bulunmaktadır. Bu harita, Vikinglerin Amerika’ya gidiş yolunu gösterir. Burada, haritadaki yazıyı da dikkate aldığımızda, Vikingler vasıtasıyla yapılan göçleri Türklükle ilişkilendirmek mümkündür. Resim 2’de bahsi geçen harita görülmektedir .
Tarihteki bu ipuçlarının yanında bugün hâlâ yaşamakta olan yerli halklar üzerinde yapılan çalışmalardan hareketle, Amerika kıtasının yerli halkları ile Türklükle ilişkilendirebileceklerimiz konusunda karşımıza genel olarak şu tablo çıkmaktadır. Tabii bu görüşümüz, şimdiye kadar konu hakkında yapılan çalışmaların genel değerlendirmesidir
Amerika kıtasının kuzeyinden başladığımızda, bugünkü Kanada sınırlarında yaşayan Dene ya da Na-Dene 19 yerli halkları, Kanada’nın güney kesimleri ve bugünkü Birleşik Amerika sınırlarında kalan Dakota, Siyu, Keçua yerli halkları başta olmak üzere, irili ufaklı Kızılderili olarak adlandırılan muhtelif kabileleri, Türklükle ilişkilendirmek mümkündür.
Ayrıca Amerika’nın Tennesse bölgesinde yaşayan, birkaç asır önce Karaip adalarına terk edilen Türk denizcilerinin, Kuzey Amerika’ya göçtükten sonra Kızılderililer ile evlenmelerinden doğan çocukların oluşturduğu Melulcanlar’ı da saymak gereklidir.
Meksika ve Orta Amerika bölgesinde yani Belize, Guatemala, Elsalvador, Honduras gibi ülke sınırları içerisinde, başta bugün genel olarak Maya olarak adlandırılan halklar olmak üzere (ki Mayalar içerisinde Türklükle doğrudan ilgilendirebileceğimiz Kiçe ve Çöller gelmektedir),
Meksico City şehrinin kuzeyinde, şehre yaklaşık 90 km mesafede bir bölgede yaşayan Torahumaraları ve Azteklerin devamı sayılan, Doğu ve merkezi Meksika ile Kuzey Doğu Meksika’da yerleşik Nauatl yerlilerini de Türklükle ilişkili sayabiliriz.Güney Amerika bölgesinde, İnkaların devamı olan halkların bir kısmı ile de Türklük ilişkilendirilir, ancak bu konuda yapılan çalışmalar oldukça azdır. Güney Amerika yerlilerinin Türklükle ilişkilendirilmesi, İnka kültürünün Maya ve Aztek kültürüne benzemesi sebebiyledir. Bu konuda maalesef doğrudan bir çalışma bulunmamaktadır.Bu halklar, dillerinde bulunan yeteri sayıdaki Türkçe kelimeler, yaşayış ve inanışları ile muhtelif benzerlikler ve ortaklıkların ortaya konması sonucunda Türklükle ilişkilendirilmektedir.
Bu ilişkilendirme, doğrudan doğruya Türk soylu oldukları tezinin yanında, Türklerin, bu halklar ile çok önceleri ya birlikte ya da komşu olarak yaşamış olduklarını da akla getirmektedir. Bahsi geçen yerli halklar, doğrudan doğruya Türk soylu olmasalar bile, eldeki bulgulardan, bunlar içerisindeki bazı katmanların doğrudan Türklükle bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu benzerlik ve ortaklıkların ise tesadüfî olmadığı, eldeki bilgi ve bulgular, bilimin ışığında değerlendirildiğinde açıkça görülmektedir.
Amerika Yerli Halkları ve Türklükle Bağlantıları Konularında Yapılan Çalışmalar:
Amerika yerli halkları ve Türklükle bağlantıları hakkında yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirme çalışmaları yeni değildir.Amerika yerli halklarının menşei konularında ilk kez 16. yy’da Edward Brarewood adlı bir İngiliz, Berring Bölgesini göstererek, ‘Tatarların elinde olan Asya’nın Kuzeydoğu kara parçası, Amerika’ya geçiş yolu olmuştur’ diyerek, dolaylı da olsa Türklükle bağlantılarından bahseder.
Daha sonra 1672 yılında Londra’da John Josselyn, ‘New-Englands Rarities Discovered’ adlı dergide, Dakota yerlilerinden Mohawk Kızılderililerinin dillerinin Tatarca ile benzerliğinden bahseder .
.John Josselyn, dilin Türkçe ile aynı olduğunu da iddia eder.
1800’lerde Von Humboldt, Amerika yerli dillerinden derlediği 137 kelime kökünün, Ural Altay Dil Ailesinde bulunan dillerle, hatta özellikle Uygurca ile izah edilebileceğini bildirir.
Bu çalışmadan sonra Otto Rerigu’nun yapmış olduğu araştırmalar ve bu konuda Kazan İlimler Akademisine yazmış olduğu mektuplar, dikkat çekicidir.
Philedelphia’da yaşayan Otto Rerigu, 1861 yılında, Kazan İlimler Akademisi’nin başkanı İbrahim Haln’e, Arap harferiyle ve Kazan Tatar Türkçesi ile yazılmış bir mektup gönderir. O. Rerigu, F. L. O. Rochrig, R. J. A Williamson, S. R. A. Riggs ve benzeri kaynaklardan yararlanarak Siyu, Keçua ve Dakota yerlileri ile Mayaların dillerindeki Türkçe benzerlikleri belirlemiş ve bunları yazarak, Kazan İlimler Akademisi’nden yardımlaşma istemiştir.
Ancak o sıralarda Haln ölmüş, Kazan İlimler Akademisi’nin başına N. İ. İlminskiy geçmiştir.
N. İ. İlminskiy, Otto Rerigu’ya herhangi bir cevap yazmaz. Cevap alamayan Otto Rerigu, 1863 yılında tekrar bu kez Rusça bir mektup daha yazar.
Otto Rerigu, bu mektubunda da, Philedelphia’nın bir kartpostal üzerindeki fotoğrafını da gönderir; fotoğrafın kenarlarına not düşerek yerli halkın yaşadığı bölgeleri de gösterir. Otto Rerigu’nun ısrarlı mektuplarına karşılık İlminskiy, nihayet bu konuyla ilgilenmediklerini belirten bir cevap yazar.
Otto Rerigu mektuplarında, Siyu ya da Dakotaların Ural-Altay dil ailesinden olabileceğini ifade eder. Bunların Doğu Avrupa, Sibirya ve Orta Asya halklarıyla benzeştiğini, Orta Avrupa Fin Uygur ailesiyle de benzerlikleri olduğunu söyler.17-18. yy.da Missouri nehirleri ve Missisipi arasındaki steplerden Skalistih dağına, Kaliforniya ve Arkansas bölgelerinde yaşamış olan Siyuların, Dakota, Mandan, Vinnebagu, Jidatsa, Apruka gibi diyalektleri bulunmaktadır.
Siyular; 1862, 1872, 1890 yıllarında Amerikalı yönetimlerce gruplar halinde göçe zorlandılar. En son 1963 yılında 77.000 civarında Siyu, Kuzey ve Güney Dakota, Karina, Montina, Nebraska gibi birbirinden uzak bölgelere yerleştirildiler. Bir kısmı Kanada’nın eyaletlerine göçtüler. Onların tarihleri, destanları, halk inanışları, folklorları üzerinde F.Kuper, M.Rid gibi araştırmacılar çalıştı 34. Otto Rerigu, Siyu dilindeki sap-sapa ‘kap-kara’, cet-cera ‘kıpkırmızı’ gibi Türkçe mantıklı ikilemelere dikkati çeker. Siyu dilinde yön gösterme görevinde kullanılan son ek +ta/+te ekini, Türk lehçelerinde kullanılan yön gösterme edatı görevindeki ‘yakta’ ile benzeştirirken, Siyu dilindeki ‘+sa / +se ekini Türkçe’deki balıkçı, çömlekçi örneklerindeki meslek yapım eki olan +çI ile birleştirmektedir.
Siyu dilinde kullanılan wakan ‘hakan’ kelimesindeki kelime başı ‘#w’ ünsüzünün, Türkçe kelime başı # K sesi ile denk olduğunu, wakan < kagan değişimi şeklinde geliştiğini ifade eder.Otto Rerigu, elindeki kaynaklardan Türkçe ile ilgili gördüğü kelimeleri de tarayarak bir liste halinde vermiştir. Siyu, Keçua ve Maya dilleri için vermiş olduğu örnekler şunlardır
Siyu Dilinde Anlamı
Türk Dilinde
ate baba ata / aga / eti bagana direk bagana baha yaşlı adam baba, babayekta ne tarafta yaktaıçu içmek ėçiv/içmek ik iki iki ine küçük kardeş eni/ine/iney işi iş ortağı iş/işe/iş ortağıkan damar kan kanke hat,yol çangı ‘kayak yolu, pist’kapo, kapaho kapmak kapuvkapşun ısırmak, kovmak kabuv / kapmak meme meme meme / emçek mi ben ben / minsa/se +çI +CIsosok yaşlı adam köketa / -ta +A şul yakta (tarafta)tani şaşırmak tangi wakan hakan kaganyasu/yaco ceza/yasak yasavyudek boğaz/yutakı yutak yuhep yutma/yutuş yutuş/yutuvyuta yemek yota, yotuv
Keçua Dilinde Anlamı
Türk Dilinde
acikya açılma, açık açık ari zayıf arık as az azas az, çok değil az baç maymun biçin baldız baldız baldız bil bilmek bilmek boya boya boya bulan dönmek buramç’agla sakal sacalçal kaya salçani sayı, tutar sançi kenar, uç çik çubça saç tük, çeççur durmak durmak iç, iş meyve suyu, içmelik su iş/iç
Keçua Dilinde Anlamı
Türk Dilinde
ike iki ikiipa apa apa ipa hala apakaça göçmek, geçmek göçmek, geçmek kaçun gelin katunkali kalın kalınkarwın karın karınkasa kesmek kesmek khapao kaba kaba khipu ip ipkiiol gülmek gül-, kül-ko sürmek, kovmak ko- /komak kok gökyüzü kök kol,gol kurtarmak kurtar ku koymak koymak kuli kül külkuşa kuş kuşla -la/ile -la/ilemi mı mImisi kedi mişik na ne? neoğri hırsız ugru, ogrı paku bakmak bakmak por yakmak, kor ört poy oyun, oynamak oy- pulut duman bulut pus akan su, dökmek ussat satış satmak sunga sonuncu sonsunka sakal sukalşar, çar tutmak çar/çapulcutak dahi dahıtakhıla tağılmak/dağılmak tağılmak/dağılmak taş taşımak taşı-, taşuvtata, tayta baba ata, dadatawga tağ/dağ tağ/dağtawga yığın, tepe taw, tağ, dağtok parçalamak, dokumak tokutuka tükürme tükürmek uçuk minicik, küçük küçük wage amca, dayı aga
Maya Dilinde Anlamı Türk Dilinde
aak akmak, akış akmak, akışaak ak/beyaz ak akan aga/dayı agaal erkek çocuk ul/oğlan ba balık balık bagir gögüs bagır bet bitmek bitmek bikgit genç adam yiğit bikil bağırsak bağırsak bilim bilinen, işaret bilim bin birlikte, ile men bin ben min/bin bolan kalabalık bol, mol box çıplak boş bul köpük, dalga buram, bora bulmak burmak burmak çaçak çok güzel çiçek çalan yılan yılan/çalançik çit duvar çit/çik çopol bozulmuş çapur, bozulmuşçul su çul/sudur durmak/hareketsiz kalma durmak içil içeride iç/mideiçin kuyu içivik iki ikiimi kadın memesi imi/emçek imiş yaşçe yaş yemiş yemişk’anil kan kankat katıştırmak katmak / katukeh geyik kiyik kem gemi/kayık kemikil gelmek, yakınlaşmak kil/kilukoş kuş kuşku koku kokukuç yük güç/küçmool bol,çok bolmuluk zengin yıl bolluk ooç aş/yemek aş pa, pao su su, hu polok dolu, besili big/ulug poy oyuncak oynamak şagan ağaç çeşidi çagan
Maya Dilinde Anlamı Türk Dilinde
şagan ağaç çeşidi çaganşukul ev, oda çakır/çukur ti ısırmak, batırmak tiş/diştik ayakta durma dik toqmaq çekiç, tokmak tokmak tuy saç düy/tüyu ay ayuayoh uyuklamak uyumak vat kırmak vatur/kırmak waç açma-açılma açmak yaklel alev, yanmak yakmak yaş k’in yeni gün yaş kün/yeni günOtto Rerigu, bu kelime listelerinin yanında, Yukatan yarımadasında,
Kotoç, Çılan, Tulum, Yaşıl, İç mul, Tas, Yapıç / Tepiç, Kaçı, Şaman-sama, Çigen, Sayıl gibi Türkçe kaynaklı olduğunu ifade ettiği yer adlarını da örnek verir 36.
Toung De Kien, 1924’de Rio’da toplanan 20. Amerikanistler Kongresi’nde, Çin kaynağı tezini ileri sürerken, bunu, Türk soyundan olan ‘Çular’ın zamanına bağlar ve Amerika yerlilerini Altaylı diye tanımlar 37.
Amerika yerlilerinin Türklükle bağlantıları konusunda, yukarıda bahsettiğimiz çalışmalar dışında, değişik zaman dilimlerinde, az da olsa günümüze dek süren çalışmalar yapılmıştır.
Türkiye’de bu konuyla ilgili çalışmalarıyla tanınan 1944 yılında Hüseyin Nihal Atsız’ın liderliğindeki Türkçü hareket içerisinde yer alan, Türkçü ilim adamı Reha Oğuz Türkkan, kendisinin ve başkalarının bu konuda yapmış oldukları çalışmaları,Kızılderililer ve Türkler; Bir Tarihin, Bir Dramın Hikayesi adlı eserinde genişçe vermiştir38.
Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Türk Dili Dergisi’nde yazdığı, Kelimeler Arasında’
başlıklı seri yazılarında, bazı kelimelerin açıklamalarını yaparken, Amerika yerli halkların dillerindeki kelimelerle benzerlikleri göstermiş; Türklüğün Amerika kıtasına ulaşması ile ilgili muhtelif görüşlere de yer vermiştir
Bugün Kanada sınırları içerisinde yer alan, kendileri için ayrılmış muhtelif kamplarda yaşayagelen Dene ve Na-Dene yerlilerinin, M.S. Cengiz Han’dan Amerika’ya kaçan Uygur Türkleri olduğunu ifade eden Ethel G. Stewart’ın, Dene ve Na-Dene
Kızılderilileri,40 adlı çalışması da dikkat çekicidir.
Amerika yerlileri ile Türklük arasındaki bağlantılar hakkında Cumhuriyet döneminde resmi çalışmaları Atatürk başlatmıştır. Atatürk’ün “Türk Kimdir?” sorusuna cevap arayan bilimsel yaklaşım ve arayışları, 1931’de ‘Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurarak, yapılacak araştırmalara da zemin hazırlamıştı.
Son zamanlarda, Colonel James Churcward’ın, “Kaybolmuş Mu Kıtası”, “Mu’nun Çocukları”, “Mu’nun Mukaddes Sembolleri” adlı eserlerinin Türkçe’ye aktarılması ile Meksika ve Amerika kıtasındaki Türk izlerini öğrenme merakı da yeniden başlamıştır. Ancak günümüzde benzeri konulardaki çalışmalar, maalesef magazin haberi değeriyle okuyucuya sunulmakta, işin bilimsel yönü dikkatlerden uzak tutulmaktadır.
MAYALAR VE TÜRKLÜK
Doç.Dr. İsmail DOĞAN
Iyi hafta sonlari,
SATASOY
Bir yanıt yazın