Depremleri unutmayalım…

Yoğun siyasi ve ekonomik, sağlık sorunlarımız var. Gündem oluşturuyor. Ancak, Türkiye’nin sorunları sadece bunlarla sınırlı değil. Örneğin, bir tarım bir deprem sıkıntımız da var. Özellikle deprem ülkesi olduğumuzu unutup, depremden depreme bu konuyu gündeme taşıyoruz. Depremleri hiçbir zaman “unutmayalım” diyoruz.

Dikkat edilecek olursa depremler sürekli olarak kendisini hatırlatıyor. Özellikle İstanbul açıklarında beklenen 7 şiddeti üzeri deprem konusunda uzmanlar sürekli olarak uyarı yapıyor.

İstanbul’da beklenen depreme karşı hazırlıklar alınıyor mu? Çürük binaların yıkımı tamamlandı mı? Güçlendirme çalışmaları ne durumda. Olası bir depremde halk nasıl hareket edecek, nerede toplanacak bunların çalışmaları tamamlandı mı?

Depremleri ciddiye almak durumundayız. Ne zaman nereden nasıl bir depremle karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Ancak, alınacak önlemlerle bu işi daha hafif atlatabilme imkanlarımız olacaktır.

Son günlerde İzmir ve Ege’de art arda gelen depremler yeniden bu konunun önemini ortaya koydu. Ege beşik gibi sallanıyor. Geçmişte yaşanan depremlerden ders almak ve kendimizi yen depremlerle karşı hazırlıklı hale getirmemiz gerekiyor. Yarınlar çok geç olabilir.

Ege bugünlerde en tehlikeli bölge olarak öne çıkıyor. Sallanmadığımız gün yok gibi. Uzmanların dikkat çektiği bölgelerde ise sürekli fay kırılmalarına bağlı depremler oluyor. Konuyu hiçbir zaman arka plana atmamamız gerektiğini altını çizerek bir kez daha anımsatalım.

Depremle ilgili değerlendirmede bulunan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu depremin 30 Ekim’de yaşanan 6,6 şiddetindeki depremin artçısı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sözbilir’in açıklamaları bundan sonra yaşanabilecek depremler için de bir uyarıcı niteliğinde:

“Son 24 saatte yaşanan depremleri biliyorsunuz. Sabah saat 02.37’de 4,5 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Depremden önce de sonra da artçı depremler vardı bu bölgede. Bu depremler aslında Samos fayının artçı depremleri sınıfında değerlendirilebilir. Uluslararası istasyonların da odak mekanizma çözümleri çıkmış durumda. Kırılan bu fay parçası doğu-batı uzanımlı ve kuzey eğimli dediğimiz normal bir mekanizmasında deprem üretmiş oldu. Bu da Samos fayına uygun bir deprem. Dolayısıyla artçı deprem sınıfında değerlendirebiliriz. Ama 30 Ekim depreminden bu güne geçen 2,5 aylık süreci düşündüğümüzde bunların içinde artçı olmayan depremlerde var. Bu depremlerin bir kısmı hem Samos fayının hem batısındaki hem doğusundaki hem de kuzeyindeki faylardan kaynaklanmış durumda. Dolayısıyla bu bölgede denizin altındaki fayların birbirlerini tetiklediğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl Manisa’nın Akhisar ve Kırkağaç ilçelerini etkileyen depremle aynı özellikte bir deprem olduğunu gördük. Samos faylarında da aynı özellikler yer alıyor ve bir deprem fırtınasının yaşanabileceği mesajları veriyor. Bu tetiklenme bu şekilde geliştiği için belli dönemlerde deprem fırtınaları yaşayabiliriz. Dün gece yaşadığımız depremde buna örnek bir olaydı. Hem normal fay hem de doğrultu atımlı faylar birlikte çalışarak bu depremi üretmeye başladığı için belli dönemlerde deprem fırtınası yaşanacak bu bölgede. Benzer durum Akhisar depremlerinde de olmuştu. Akhisar depremleri geçen yıl 22 Ocak’ta gerçekleşmişti. Üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen hala orada depremler oluyor. Bugüne kadar 9 bine yakın deprem oldu ve çok sayıda deprem fırtınası yaşandı. Benzer özellikler şu anda burada da yaşanıyor. Yakın gelecekte şiddeti 4,5 ila 5 arası değişen artçı depremlerin olabileceğini söyleyebiliriz. Bu bölgede sadece Samos fayını düşündüğümüzde bir ana şok yaşandı. 6,6’lık bu ana şokun artçılarını düşündüğümüzde 5 şiddetine kadar çıkabilir bu sarsıntılar. Artçı deprem dağılımını incelediğimizde bazı yerlerde sismik boşluklar olduğunu görüyoruz. Yani yakın gelecekte 4,5 – 5 şiddeti arası artçı depremler olması gerekiyor. Bu da yakın bir zamanda gerçekleşecektir. Daha büyük depremlerin de olma ihtimali her zaman var. Ama bunların ne zaman olacağını hiç bir zaman söyleyemeyiz. Artçı depremleri bekliyoruz ama bunun hemen olması da gerekmiyor. 7-8 ay sonra da olabilir bu. Elazığ Depremi’nde aynı şeyleri yaşadık. Geçtiğimiz yıl 24 Ocak’ta deprem olmasına rağmen, geçtiğimiz günlerde şiddeti 5’i bulan artçılarını görebildik. Dolayısıyla birkaç ay sonra da yine böyle deprem fırtınaları şeklinde artçı depremler gelişebilir. Vatandaşların artçı depremler dolayısıyla panik yaşamaması gerekiyor. Panik yaşamaya gerek yok çünkü bu büyüklükte artçı depremler yaşanacaktır. Depremin büyüklüğü 5’e kadar da ulaşabilir. Dolayısıyla bu büyüklükte depremlerde normal şartlarda can veya mal kaybı beklenmez zaten. Sadece bu sarsıntıyı hissedeceğiz. Önemli olan panik yapmamak. Sarsıntıyı hissettiğimizde kendimizi pencereden atmamamız gerekiyor.”

[email protected]

www.facebook.com/necdet.buluz

Yoğun siyasi ve ekonomik, sağlık sorunlarımız var. Gündem oluşturuyor. Ancak, Türkiye’nin sorunları sadece bunlarla sınırlı değil. Örneğin, bir tarım bir deprem sıkıntımız da var. Özellikle deprem ülkesi olduğumuzu unutup, depremden depreme bu konuyu gündeme taşıyoruz. Depremleri hiçbir zaman “unutmayalım” diyoruz. - buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir