İdeolojik ve siyasal çıkmaz
Evet tüm iktidarlar, içeride birliği ve huzuru sağlamak için, tarihten devşirdikleri zaferleri ve travmaları kullanırlar.
Birlik ve beraberliğin, pozitif getirileri olduğundan, “geçmişi gelecek için kullanmak” kabul edilir bir stratejidir.
Ancak, sadece, böyle bir siyasetle ve stratejiyle sonsuza kadar gidemezsiniz.
Hele bir de Hitlerin Propaganda bakanının söylediği gibi, “İktidar, düşman yaratmaktır” stratejisine dalar ve iktidarınızın sürekliliği için, iç ve dış düşman yaratmayı devamlılık haline getirirseniz, belli bir noktadan sonra siyaset yapamaz hale gelirsiniz.
İktidarın geldiği yer burasıdır. Siyaset üretememesi ve umut olamaması, buradan kaynaklanmaktadır.
İç ve dış düşman üreterek, yönetme biçimi, aslında sizi ırkçılığa kadar götürür. Nitekim, iktidarın ırkçı ortağı, ırkçılığı öyle bir yere taşımıştır ki, uygulanabilecek tüm stratejilerin önü tıkanmıştır.
Bu tavır iktidarın büyük ortağınca da benimsenince, ülke seçeneksiz kalmıştır.
Mesela biriken devasa borçları ödemeniz için bu strateji, sizin fazla işinize yaramaz.
Artık, iktidar için düşman yaratma stratejisi; bölünmenin stratejisine dönüşmüştür. İçerideki bu bölünme, dışarıda seçenek bulamama, konumuna taşınmıştır.
Dünya dengelerinin hızla değiştiği ve dış siyasette farklı seçeneklerin gelecek için çok önem kazandığı bir dönemden geçiyoruz.
Avrasya seçeneği için iktidarın ırkçı ortağı Avrusya diyor. Avrasya seçeneğine karşı duruyor. Amerika, zaten açık düşman olduğu için, tüm Türk milleti, ABD ile devama karşı koyuyor.
Bu durumda, iktidar ortaklarını anlaşabildiği, sadece AB seçeneği kalıyor. Bu sebepten, AKP’nin Başkanı da diyor ki “Bizim geleceğimiz Avrupa Birliğindedir”
Ancak Avrupa’da bize diyor ki, seninle iş yapabilmem için “Anayasa, hukuk ve iç barışının yerinde olması gerek, yoksa seninle iş tutmam diyor”
Sanki AB girmek, bağımsızlığımızdan vaz geçmek değilmiş gibi…
Tamam illa bir blok ile ittifak yapmam, kendi başıma devam ederim dersen de, yapman gereken, sert ve acı reçeteleri uygulamak için, gereken iç destek yok. Burada kast edilen; üretim planlaması ve uygulanan dışa bağımlı ekonomi politikalarından vaz geçmektir.
İttifaklar yoksa, mevcut şartlarda, “üretimde” dışa bağımlılık da yoktur.
Yani içinde bulunduğumuz şartlar ve durum, ittifakı zorunlu kılmaktadır. En azından ticaret için…
Öte yandan, alacaklılar gelmiş kapımıza dayanmış, adamlar verdikleri borçların geri ödenmesini istiyorlar.
Özetle, iktidarı sürdürebilmenin gereği olarak, iç ve dış düşman üretme strateji hem ideolojik hem de siyaseten tıkandı. Ve ekonomiyi de tıkadı.
Bu stratejinin, sadece iç kamuoyunu ayakta tutmaya yönelik, düzmece bir durum olduğu, halk tarafından da görüldüğü için, stratejinin kendisi alay konusu olmaya başladı.
Türkiye’nin bu çıkmazdan çıkması için, yönetimini yenilemek ve daha çok iç uzlaşmayı ve bütünlüğü sağlayacak yönetimlere ihtiyacı vardır.
14 Ocak 2021
Bir yanıt yazın