Finansallaşma derinleştikçe krizlerin ardı arkası kesilmeyecek
Önce, iki kapitalizm arasındaki farka vurgu yapmak istiyorum.
Finansallaşmış kapitalizm ile kapitalizm arasındaki fark; kapitalizm artı değer(kar) üretir. Sermaye birikimi sağlar. Oysa, finansal kapitalizm, finansın(kâğıdın) dolaşmasıdır. Değer yaratmaz. Ama dolaşım kar ile sonuçlanır.
Bir başka ifadeyle, finansal kapitalizm, dolaşım sırasında, rantların toplumlardan alınıp, servet sınıfına aktarılmasıdır.
2008 krizi ölüme yakın bir deneyimdi. Krizden önce, finans yönetimi sanıyordu ki; rant devridaim pompası bulundu. 2008 krizinden sonra, şirketlerin kurtarılması, varlığını hiç sevmedikleri ve istemedikleri devlet tarafından kurtarıldı.
Finans özel sektörünün şişirdiği balon, devlet maliyesinin sorunu oldu. Şimdilerde, ülkemizde finansçılar diyor ki, servet sınıfının zararlarını devlet üstlensin. Kar edince şirketlerin, zarar edince devleti
Ülkemizde eğitimin kalitesi çok düşük olduğundan, şirketler de çok kötü yönetiliyorlar. Zarar edince ağlamaya başlıyorlar. Oysa kapitalist ideolojiyi savunanlar, diyorlardı ki, risk varsa zarar da var. O masallar, iktidarı ele geçirene kadar söylenen masaldı.
Finansal karın, yağmacı ve el koyucu karakterinin elbet sosyal sonuçları da var.
2008 krizinde, finansallaşmasında ki aç gözlülüğün, denetlenmemesi ve incelenmemesi 2020 krizinin sebebi oldu.
Finansallaşmakla yüzleşmek, artık eskisine göre, daha yakıcı bir görevdir.
Devlet niye fakirleşti sorusunun cevabı? Çok önemlidir. Devlet parasını servet sınıfına verince, devlet parasız kaldı. Vergiler azaldığı için şirket kurtarma parası da azaldı.
Finansallaşma ile birlikte, kuralsızlaşma, yani finans sektörünün denetlenmemesi; krizlerin ana sebebi olmuştur. Piyasayı düzenleyeceği söylenen “Görünmez El” inancı tamamen yıkılmıştır.
Üretim alanı ile balon gibi şişen finans dolaşım alanı, asimetri teşkil etmiştir. Mili-saniyede, finansın, bir yerden, bir başka yere gitmesi.
Merkez bankaları finans sektörünün koruyucusu ve kollayıcısı olmuştur. Devlet desteği olmasa, finansallaşma bu kadar etkin olmazdı. Merkez bankaları tüm kuralsızlaştırmaların merkezi oldular.
Merkez bankaları insandan yana değil, finans sermayesinde yana oldular.
Bankalar doğrudan borç(kredi) alıp vermektense, kıymetli kâğıt alıp satmaya yöneldiler. Kar kaynağı olarak, hane halklarının gelirlerine yöneldiler.
Geçtiğimiz 20 yıl süresince, ülkemizde de, finansallaşma tüm hızı ile sürdü. İktidarlarımız kapitalizmin finans türünden çok hoşlandılar ve denetimsiz büyümesine öncülük ettiler.
Finansallaşma süresince,
- Büyüme küçüldü.
- Yüksek işsizlik oldu.
- Krizler arttı.
- Gelirler, imtiyazlı azınlıkların elinde birikti.
- Hizmet sektörü, sanayi sektörünün aleyhine büyüdü.
- Toplumsal güven yok oldu.
Finansallaşmayı destekleyen tüm ülkelerde, yönetenler ile halk arasında büyük bir güven krizi doğdu.
Finansallaşma durdurulup denetim altına alınmazsa, ekonomik krizler ve toplumsal kaosların ardı arkası kesilmeyecek. 12 Ocak 2021