ERMENİ DİASPORASI ve ŞAKLABANLIKLARI (VIII)

31 Aralık 2020 - istanbul illegal ermeniler

31 Aralık 2020

Simeon; “Boğdan’dan İstanbul’a ve bütün Rumeli’den Venedik şehrine kadar her yerde Ermeni bulunmayan tek bir şehir, tek bir köy ve çiftlik yoktur. İşte, deniz kadar çoğalmış günahlarımızdan dolayı yeryüzünde toz gibi dağılmış bir halde bulunuyoruz.”

      ERMENİ Diasporası ŞAKLABANLIKLARINA; tarih boyunca maruz kaldıkları tehcirleri, özellikle BİZANS tarafından uygulanmış soykırımları, Partlar-Sasanîler, Selçuklular ve Moğollar karşısında her zora düştüklerinde nasıl kuzeye kaçtıklarını, Gürcistan ve Kırım’ı giriş kapısı yaparak Rus Çarlığına doğru her gidişlerini de yok saymaya ısrarla devam etmektedirler. Yaşadıkları ülkenin sınırları içerisinde tehcire tutulmalarını, söz konusu tehcirin arka planını görmek istememektedirler. Dile getirmekle yetinmeyerek, tehcirin soykırım sayılması için uluslararası alanda da yoğun çaba sarf etmekte, tarih boyunca yaşadıklarını, nasıl kullanıldıklarını yok saymakta dünya milletlerini aldatma hususunda bir sakınca görmemektedirler.

      Yazımın VI. Bölümünde “Ermenilerin hangi ülkeye, hangi tarihlerde gitmeye başladıklarını, bu gidişin hiç de 1915 olaylarıyla ilgisinin olmadığını da bundan sonraki yazılarımda paylaşmaya çalışacağım” demiştim.

       ERMENİLER iddia ettikleri gibi, 1915 tehcirinden sonra yoğun olarak göç etmiş değillerdir. Yine yazımın VI. bölümünde verdiğim, dünyada ERMENİ nüfus dağılımından da anlaşılacağı üzere, bu sadece bir tarihle de izah edilemez. Bazılarının anlaması amacıyla bu bölümde RUSYA ERMENİ nüfusuna, ERMENİLERİN RUSYA’YA nasıl ve ne zaman gittiklerine ve bu doğrultuda RUSYA Tarihine bakarak ve iyi bir gözlemci olan Ermeni seyyah Simeon’un şu ifadelerini de hatırımızda tutarak devam edeceğim.

     Simeon; “Boğdan’dan İstanbul’a ve bütün Rumeli’den Venedik şehrine kadar her yerde Ermeni bulunmayan tek bir şehir, tek bir köy ve çiftlik yoktur. İşte, deniz kadar çoğalmış günahlarımızdan dolayı yeryüzünde toz gibi dağılmış bir halde bulunuyoruz.” ([1])

      Bu günahlarından dolayı dağılmalarını ilk önce Hunlarla başlatıyorlar. Kavimler göçünü başlatan, birçok kavmi hâkimiyeti altına almış olan Hunlar, Avrupa’ya ilerledikleri dönemde; “Hunların Batı istikametinde ki ilerlemeleri Balkaş Gölü’nün güneyinden Sogdiana bölgesine, oradan Kafkasya önlerine ve Don-İtil (Volga) nehirlerinin aşağı mecralarına doğru idi. Buradan Orta Tuna merkezli Hun genişlemesi Ukrayna’nın bütün güney bölgesi, akabinde Don-İtil arasındaki düzlük, kuzeyde Saratov ve Kubişev’e kadar uzanan, güneyde ise Don Nehri’nin aşağı kısmı, İtil ve Kafkaslar tarafından kesilen açık, otlu Avrupa bozkırlarını kapsardı.”([2])

      Ne ilgisi var diyecek olursanız; “İşte bu süreçler içerisinde, özellikle Sasanilerin Ermenilere saldırmaları üzerine, Ermeniler Hunlardan yardım istediler.” Sonuçları uzun olsa da bu ilişki Hunların batıya doğru gidişlerinde yanlarına ERMENİLERİ de kattıklarını akla getirmektedir. Şöyle ki “Hunlar, bilhassa Attila döneminde ve 450’li yıllarda Batıdaki işlerle daha yoğun olarak uğraştıklarından bunlara fazla müdahale edemediler. Ama Attila 451 yılındaki Galya seferine çıkmadan önce, belki de Galya’daki savaşın Germen usulüne göre geçeceğini ve Hunların başlıca üstünlüğünü teşkil eden atlı grubuna fazla iş düşmeyeceğini düşünerek, üstün atlı birliklerini ERMENİLER’DEN gelen talep üzerine Kafkas bölgesine gönderdi; Galya’ya götürebildiği atlı birlikler ise Hun ordusu içerisindeki küçük bir gruptan ibaretti ve Germen kuvvetlerine refakat edenlerden oluşuyordu.” ([3])

            Her ne kadar Ermeniler dünya milletlerine YALAN söylemeğe devam etseler de, onların Rusya’ya sadece 1915 TEHCİRİ ile gitmediklerini ve dünya milletlerinin de çok iyi bildiği gibi; “Siyasi tarihin tanıklık ettiği sürgünlerin en kapsamlıları Rusya coğrafyasında gerçekleşmiştir. Çarlık Rusya döneminde izlenen Pan-Slavist politikanın Ruslaştırma şekline dönüştürülen boyutu ile tek tip toplum yaratma eğilimi, bu hedeflere ulaşılmasına engel oluşturduğuna inanılan milletlerin sürgüne tabii tutulmalarını beraberinde getirmiştir. Rusya’nın sürgün ettiği insan sayısı; TATAR, ÇERKEZ, ABHAZ, ÇEÇEN, KAZAN, DAĞISTANLI ve GÜRCÜ olmak üzere, yaklaşık 2.500.000 kadardır. Sürgün edilen milletlerin topraklarına Rus Kazakları (VE DE ERMENİLER) yerleştirilmiştir. Sürgünler bu dönemle de sınırlı kalmamıştır. 1920-1949 yılları arasında Rus hükümetince 41 sürgün kararı alınmış ve bu kararlar tatbik edilmiştir. Çarlık Rusya döneminde olduğu gibi, Sovyetler döneminde de sürülen insanların yerlerine Rus kökenliler yerleştirilerek, bu topraklardaki etnik yapı değiştirilmiştir. Bu politikanın en belirgin örneği Karadeniz’in kuzeyi ile Kafkasya’nın batı sahilleridir. Sürgünlerin bir ortak özelliği de sürgüne gönderilenlerin büyük çoğunluğunun Müslüman olmasıdır. Özellikle Çarlık Rusya döneminde sürülenlerin Yahudiler dışında tamamı Müslüman’dı.” ([4])

           “Rusya-Rus denildiğinde akla öncelikle Slavlar gelmektedir. Hâlbuki Rusya coğrafyasına M.Ö. VIII.-M.S. IX. yüzyıllara baktığımızda, “KİMMERLER, İSKİTLER, SARMATLAR, ANTLAR hatta ETRÜSKLER’İ görürüz. TÜRKLER’İN oynadıkları rolü, Rus tarihinin ilk başlarında kendini gösteren AVAR, HAZAR, PEÇENEK ve KUMAN tesirlerini, bilhassa MOĞOL – TÜRK hâkimiyetinin Rusya tarihi üzerin deki büyük ehemmiyetini de göz ardı edemeyiz. Sovyet Tarihçileri bunu mümkün mertebe örtmeğe gayret etseler de Rus İmparatorluğu sahasının (1917 ye kadar) 3/5 ini eski Türk arazisinin teşkil ettiğini, ahalisinin mühim bir kısmının Türklerden teşekkül ettiği ve Moskova Rusya’sı aristokrasi sınıfına mensup ailelerden birçoğunun “RUSLAŞMIŞ” Moğol – Türkleri olduğu hatırlanırsa, Rus tarihin de “Türklerin Rolleri” nin büyük olduğunu kabul etmek zorundayız. Moskova – Rus Devletinin siyasî tarihi, haddi zatında Rusya’nın Türk illerine yayılış hareketi mahiyetindedir ve Korkunç İvan’ın 1552 de Kazan Hanlığını ortadan kaldırması ile Rusların durmadan yayıldıklarını göstermektedir. Bu durumdan en çok mutazarrır olanlar da Türk kavimleri ve devletleri” olmuştur. Ayrıca, “işgal ettikleri sahanın icabı – Fin ve Türk ırklarına mensup kavimlerle komşu bulunmaları yüzünden, Slavların gittikçe “TURANLI” unsurlarla karışmağa başladıkları ve ilk ırkî özelliklerini de tedricen kaybettikleri” bilinmektedir. Bilindiği üzere Rusya tarihi farklı milletler, Slavlar, İskandinavyalı Vareglerle devam ederek birçok badireden sonra günümüze gelmiştir.

      Gök Türk Kağanlığının kurulmasından sonra  (M.S. 552) Jujanlar (Avarlar)’ın bir kısmı idil  (Volga) nehrini aşarak Avrupa’ya geçmişler ve 568 e doğru, Pannonya merkez olmak üzere, büyük bir Avar imparatorluğu kurmuşlardı. Slavlarla meskûn sahanın kâmilen Avarlara tâbi olduğu, Avar kumandanı Apsich, 602 yılında Ant’ları tedip için Dnestr boyuna hareket ettiği biliniyor. Yine İdil ile Kama nehirlerinin birleştikleri sahada, VI. yüzyıl sonundan itibaren bir devlet kurmuş olan Bulgar Türkleri ile Doğu Slavları arasındaki temas, mesafe uzaklığından ötürü, oldukça geç başlamıştır.

      Avarların zaafa uğrayarak Slav sahasından çekilmeleri üzerine, Doğu Slavları ikinci bir Türk kavminin nüfuz ve tesirine maruz kaldılar. Bu kavim Hazarlar idi. Hazar Kağanlığı VII. yüzyılın sonlarına kadar Doğu Avrupa’sının en büyük ve yegâne siyasî teşkilâtı idi. Rusya’nın günümüze nasıl geldiğini bütün açıklığıyla anlamak için Türkleri, Slavları, Finlileri vd. lerini bilmemiz gerekiyor. Yetmez; Bujan, Çirmiş, Çud, Dregoviç, Drevlyan, Est, Jmud, Kriviç, Litav, Merya, Mesçer, Merya, Mordva, Muroma, Perm, Poloçan, Prus, Radimiç, Severya, Sloven, Suom, Tiverts, Ugliç, Ves, Vod, Vodyak, Volınyan, Vyatiç, Yatvyag ve Zıryanlar” ve de yüzyıllarca devam eden Türk hâkimiyeti unutulmamalıdır. ([5])

      Sonra;

642 Araplar Diwin’e girdiler. 12.000 Ermeni öldürüldü, 35.000 Ermeni esir olarak Arabistan’a götürüldü ([6])

643 Arapların Kafkasya’yı işgali ve Ermeni göçü

907 İlk Vareg Knezleri dönemi

950  “Ermenileri tarihte ve günümüzde Türklere karşı en iyi organize eden, hatta onları kendi yönetimindeki toprak ile Türk toprakları arasına sokarak Türk kavimlerini coğrafi yönden birbirinden koparmayı başaran yegâne devlet Rusya’dır ki, bunun da temeli günümüzden yaklaşık iki asır önce atılmıştır. Rusya’daki Ermeni Diasporasından kastedilen bugünkü Rusya Federasyonu dâhilindeki değişik bölgelerde yaşayan Ermenilerdir. Ermenilerin Deşt-i Kıpçak, Kafkasya, Kiev bölgesi ve Kırım’da ticari hayatta aktif oldukları tarihen sabittir. Bugünkü Rusya Federasyonu sınırlarında yaşayan Ermenilerin bu ülkeye göç ve yerleşme tarihleri 10. asırdan itibaren başlar. Daha sonra 18. yüzyıldan itibaren Ruslar özellikle aynı dine mensup olmaları ve Osmanlı ülkesinde yoğunlaşmış olduklarından dolayı Ermenileri, eğitim, tercümanlık, askeriye, hafiye vs. bütün beşeri alanlarda kullanmışlar ve desteklemişlerdir. Bu destek sadece Rusların yararına neticelenmesinin yanında iki şeye daha yol açmıştır:

1. Daima Rusların desteğiyle ayakta kalan ve hatta onların yer ve yol göstermesi ile oluşan bugünkü Ermenistan.

2. Ruslar başta olmak üzere batılı ülkelerin destek ve tahrikleriyle Türklere başkaldıran ve tehcirle biten hadise.

      Fransızların Kahramanmaraş ve Gaziantep’te yaptıkları gibi Rusya da açık bir şekilde dini, ticari vs. bütün alanlarda Ermenileri Türklere karşı kendi millî politikaları istikametinde desteklemiş, işi bittiğinde onları yüzüstü bırakmıştır. Sovyetler döneminde gerek Ermenistan’da gerekse Sovyetler Birliği’nin bütün cumhuriyetlerinde Ermenileri görmek mümkündü. Başta Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan olmak üzere bütün Türk Cumhuriyet ve topluluklarında Ermeniler, Türk halkları ile barış içinde bir arada yaşadılar. Sovyetler Birliği yıkıldığında, Türk kavimlerinin Rus yönetiminden ayrılma ve Türkiye’ye yaklaşma süreçleri başladı, Türk Ermeni düşmanlığının külleri de yeniden körüklendi. Bakü başta olmak üzere Azerbaycan’dan yüz binlerce iyi eğitimli, varlıklı, sanat ve iş sahibi Ermeni ülkeyi terk etti, bunların önemli bir kısmı Ermenistan’a göç etti, bir kısmı da Rusya Federasyonu’na yerleşti.” Bugün Rusya tarihî ve çağdaş Türk-Ermeni ilişkilerinde Ermenileri açıktan desteklememektedir. Bunun da temel sebebi Türkiye’nin de Rusya Federasyonu dâhilindeki Müslüman ve Türk kökenli kavimleri Ruslar ve Rusya idaresine karşı destekleyebileceği endişesidir. Fakat Rusya yine de boş durmamış Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı her yönden destekleyerek Karabağ’ın ve Azerî topraklarının işgali örneğinde olduğu gibi tarihî plan ve eylemlerini sürdürmüştür. Türkiye’nin stratejik yönden Rusya ile yakınlaşması ve her alanda ilişkilerini güçlendirmesiyle Rusya’nın ve Rusya Federasyonundaki Ermeni Diasporasının Ermenistan ve Ermeniler lehine desteği daha da gerileyecektir. Azeri topraklarının Ruslar yardımıyla Ermenilerce işgali muvakkat toprak kazanımı ve Ermenilerin zaferi ile neticelenmiş görünse de, son bir asır içinde gerçekleşen Ermeni-Azeri dostluk ve ittifakı büyük yara almış, Azerbaycan coğrafyasındaki ve özellikle Bakü ve Sumgayt’taki Ermeni varlığı sona erdi. Buna mukabil, Ermenistan’da ise zaten kayda değer Azeri nüfus yoktu.” ([7])

980-1015 Vladimir’in Peçeneklerle Mücadelesi

X-XI. yy. Ermenilerin Kiev Rusya’sına göçü

XI. yy. Ermeni tüccar ve seyyahların Rusya’ya gelmesi

XI. Kiev Rusya’sına göçen Ermenilerin ticarette önemli yer alması

1060 Güney Rusya bozkırlarının Kıpçaklar (Komanlar) tarafından işgali

1064 Selçukluların Ani’yi aldıktan sonra, Ermenilerin önemli bir kısmının Güney Batı’ya ve Kırım’a göçü

1064 “Bu göçlerin sebeplerini sadece Selçuklu akınlarına bağlamak doğru olmaz. Ermeniler, ticaret vs. sebeplerden daha önce Kırım’a yerleşen soydaşları aracılığıyla, bir kısmı Ortodoks Hıristiyanlığı benimsemiş olan Kıpçak Türklerinin yaşadığı bölgeye göç ettiler. Bu ve daha sonraki dönemlerde Kırım’a sadece Ani bölgesinden değil Doğu Karadeniz havalisinden de önemli oranda Ermeni göçü olmuştur. Kırım’a o kadar büyük Ermeni göçü olmuştur ki, o dönemde Kırım için Armenia Magna veya Armenica Maritima kavramları kullanılmıştır. Haçikyan; “Kırım Ermenileri ’nin daha XVI.-XVII. yy. lar da kitle halinde Kıpçak’ça konuşur olduklarını” söyler. 13. asırda Kırım’da göçmen Ermeniler Kıpçak Türkleri ile sıkı bir ilişki içinde idiler; dinlerini, yazılarını ve birçok Ermenice kelime ve kavramı muhafaza etmekle beraber, Kıpçak Türkçesi’ni benimsediler. Buradaki Ermenilerden Ermeni yazısı ile yazılmış Kıpçak Türkçesi pek çok yazma eser kalmıştır. Bu yazmaların çoğu dinî eserler, vaazlar, dualar ve Ermeni cemaati kararları gibi belgelerdir. Kırım’ın fethinden sonra Türkçe bilen büyük bir Ermeni kitlesi (özellikle Kefe’den) Fatih tarafından İstanbul’a getirilerek iskân ettirilmiştir.” ([8])

1113 Urfa Haçlı Kontluğu Ermenileri tehcir ederek arazilerine el koydu

1147 MOSKOVA KNEZLİĞİNİN YÜKSELİŞİ 

1223 MOĞOL – TÜRK İSTİLÂSI VE RUSYA’DA TÜRK (TATAR) HÂKİMİYETİ

18 Ağustos 1227 Cengiz Han’ın Ölümü

1227 “Cengiz Han öldüğünde Pasifik Okyanusundan Hazar Denizine kadar Büyük İskender’in İmparatorluğundan dört, Roma imparatorluğundan iki kat büyük bir imparatorluğu yönetir hale gelmiştir. Oğulları ve torunları ise 1300’lü yıllarda bu imparatorluğun yüzölçümünü iki misline çıkarmışlardır. Böylece Cengiz İmparatorluğu bugünkü Çin’in tamamı, Güney ve Kuzey Kore, Tibet, Pakistan, İran, Türkiye’nin büyük kısmı, Kafkasya’daki Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri, Rusya Federasyonunun nerede ise tamamı, Ukrayna ve Polonya’nın yarısına yayılmıştır. 28 milyon km2’lik bu alan dünyadaki toprakların beşte biri idi. O dönemde bilinen dünyanın yarısı Moğol hâkimiyeti altında olmuştur.” ([9])

1235-1238 Rusya’nın Moğol – Türkleri tarafından istilâsı

1236 Moğol kuvvetlerinin Gence’yi tahrip ederek Gürcistan ve Tiflis’i ele geçirmeleri

1237 Batu Han’ın kuvvetleri İdil Bulgarlarının ülkesini yakıp yıkarak daha sonra da Aralık ayında İdil nehrini buzlar üzerinden geçerek, Rus Knezlikleri sahasına gelmeleri 

1238 Rusya’nın kuzey kısmının tamamen Batu Han’ın eline geçmesi

1239 – 1240 Moğollarca Pereyaslavl ve Çernigov Knezliklerinin ele geçirilmesi 

1240 Kiyef’in Moğollar tarafından alınması

1236 veya 1237 Altın Orda Devleti kuruluşu

1241 “Doğu kaynakları Çinlilerin kaçışını “ Galiba kader bu en cesur aslanın tilkiler tarafından katledilmesini öngörmüş olmalı!” şeklinde yorumlamışlardır. “Diğer yandan, Moğollar Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’ı almaya muvaffak olmuşlar, Türkistan’daki Selçuklu sultanlığına saldırıya hazırlanmaya başlamışlardır. Ögedey zamanının en başarılı zaferleri Batıda kazanılmıştır. Cengiz han zamanında topraklarını oğulları arasında paylaştırırken batı topraklarını Cuci’ye vermiştir. Ögedey de bu nedenle Cuci’nin halefi Batu’yu batıdaki birliklerin başına getirmiştir. Ancak Batu’nun kuvvetleri batının istilasına tek başına yetemeyeceği için, Ögedey Batu’nun birliklerine diğer bütün Moğollara tabi uluslardan (Ermeniler dâhil) takviye birliklerin katılmasını emretmiştir ve oğlu Göyük’ü askerleri ile birlikte onun komutasına vermiştir.” ([10])

1242 Aleksandr Nevski’nin Batu Han’ın katına yüz sürmesi 

1242 Batu’nun askerleri Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Sırbistan ve Bulgaristan’ı yakıp yıkmışlardır. Moğol birlikleri Adriyatik Denizine kadar ilerlediklerinde, Cengiz Han’ın torunlarının atlarının ayak sesleri bütün Avrupa’yı dehşete düşürmüştür

1248 Göyük Han Doğu Türkistan’a sefer hazırlığında iken 42 yaşında (bazı kaynaklarda 45) alkol ve gut hastalığı sonucu vefat etmiştir

XIII. yy. Başlarından itibaren Rusya’nın güney bölgesi ile ilişkileri, bu bölgeye Ermenilerin yerleşmesi

XIII. yy. Ortalarında güney bölgelerinde özellikle Lvov’da Ermeni mahallelerinin kurulması

XIII. yy. Kırım’da yaşayan Ermenilerin birçoğunun Yazloveç’e yerleşmeleri

XIII. yy. Yazloveç’de Ermenilerin Aziz Bogorodiçı Kilisesi, Aziz Grigor Manastırı ve Balagoveşenyan saat kulesini inşa etmeleri

1262-1289-1315-1320-1327 Moğollara Karşı Rus Ayaklanmaları

XIV. yy. Moskova’ya Ermeni göçü

XIV. yy. Rusya’da Ermenilerin Kilise kurmak için izin almaları

XIV. yy. Moğolların Kiev’den çıkarılmasından sonra, Ermenilerin Letonya Prensliğinden ayrıcalık alması

XIV. Moskova’nın önem kazanması ile Ermenilerin Volga Nehri boyunca Moskova’ya giderek ticari ilişkilerini geliştirmeleri

XIV. yy. Feodosiya, Kırım, Povoliye ve Kafkasyalı Ermenilerin Moskova’ya yerleşerek ticaret evleri kurması

1 Eylül 1380 Mamay Mirza tarafından Moskova Knezinin zorla inkıyat altına alınması kararlaştırıldı. Mamay Mirza, Moğollardan başka, Kumanlar, Çerkezler, Alan (Yas), Burtan ( Yahudiler ), ERMENİLER ve hatta Kırım’dan gelen Cenevizlilerden müteşekkil bir ordu ile harekete geçti. Mamay Mirza, aynı zamanda Litvanya beyi (ve Lehistan Kralı) Yagayla ile de münasebet tesis etmiş, onunla Don nehrine yakın bir yerde buluşmayı kararlaştırmıştı       

1382 Toktamış’ın ordusu Moskova’yı birkaç gün kuşattıktan sonra, Moğollar şehre girdiler. Moskova baştanbaşa yağma edildi ve yakıldı

1437 veya 1438 Uluğ Muhammed Han’ın Kazan Hanlığını kurması

7 Temmuz 1445 Vasili Vasiliyeviç’in Kazanlılara esir düşmesi

XV. yy. Letonya Prensi IV. Kazmir’in Ermenilerin ayrıcalıklarını artırması

1450 Büyük Knez Vasili, vaziyete tamamiyle hâkim olunca, Oka nehri boyundaki Gorodets şehrini ve çevresini Yakub’a ve Kasım’a verdi. Yakub’un az sonra sahneden çekildiği anlaşılıyor. Gorodets şehri, de çok geçmeden, “Kasım Şehri” (Kasimov) adını aldı ve burada yeni bir Hanlık kurulmuş oldu. Kasım Hanları ve Mirzaları çok geçmeden Moskova Knezliğinin tesiri ve nüfuzu altına girdiler; Kasım Hanlığı, 200 yıl süren hayatı boyunca, Moskova Rusya’sının büyümesinde ve genişlemesinde ehemmiyetli bir rol oynadığı gibi, Ruslar arasında Moğol-Türk unsurunun ve Türk tesirinin çoğalmasında da büyük bir âmil oldu

1475 Osmanlı Ordusunun aldığı Kefe’den getirilen birçok Ermeni Salma, Tomruk ve Edirnekapı’ya yerleştirildi.

XVI-XVII. yy. Ermenilerin, Volını-Luçk, Viladimir, Tismeniç, Gorodenk, Obertin, ve Stanislav’da yerleşmeleri

1600 İran Nor Cugi şehri Ermeni tüccarlarının Rusya’ya yönelmeleri

1613-1917 Romanovlar sülâlesi

1659 Ermeni tüccar Hoca Zakhar Sagradyan, elmas ve değerli hediyelerle Rusya’da Çar ile görüşmesi

1667 Hoca Zakhar Sagradyan Rusya Çar’ı ile Ermenilere kolaylıklar sağlandığı antlaşma imzaladı 

1667 Anlaşma ile Kafkasya ve İran’da ticaretle uğraşan Ermenilere Astrahan’a toplanmaları sağlandı

XVII. yy. Rusya’da Ermenilerin ekonomik alanda ağırlıklarının artması

1677-1678 İlk Rus-Türk Harbi

1681 Bahçesaray barışı

1689-1725 Petro’nun saltanatı

1695 I. Petro İran Şahı’na yazdığı mektupla, ipek ticaretini kontrol eden Ermeni tüccarlara kolaylık istemesi

1700 Rus-Türk barışı 

1700-1721 Kuzey Harbinin başlaması  

1708 Ermenilerin Petersburg’a gelmeye başlamaları

1708 Petersburg’da Ermenilerin Rus devleti tarafından tercüman olarak görevlendirilmeleri

1711 Prut Seferi 

1715 “Yılından günümüze kadar Rusya’nın, Kafkasya ve Ortadoğu’da vazgeçilmez siyasetinin baş aktörü kuşkusuz Ermeniler olmuştur. Ermeni politikası aslında ilk kez I. Petro döneminde Rus politikasının bir parçası haline gelmiştir. ‘Deli Petro’nun Vasiyetnamesinde’, Türkiye-Azerbaycan ve İran’ı yok etmek için Gürcistan dâhil olmak üzere tüm Kafkasya’yı işgal ederek, Ermenileri kullanıp, onların oyalanması için oralarda az toprak parçası verilmesi, Rusya tarafından tarihin her safhasında zaman-zaman uygulanmıştır. Türkiye ve Azerbaycan’ı (Kuzey-Güney olmak üzere) dâhilden parçalamak (Nitekim kaydettiğimiz gibi Gülistan ve Türkmençay antlaşmaları bunun neticesi olmuştur), Kırım ve Kafkasları hep işgal altında tutmak, Ermenistan ile işbirliği yapmak onların esas planlarını oluşturmuştur.” ([11]) 

22 Mart 1715 Kararname ile Ermenilerin Rusya ile ticaretinde geniş imkânların sağlanması

1721 Rusya da İmparatorluğun ilânı

1722-1723 “Karadeniz’den ulaşamayacağını anlayan I. Petro, güzergâhını değiştirerek Kafkasya üzerinde yoğunlaştı. Amacı Hazar kıyılarını ele geçirmek ve Hindistan’a kadar uzanan yolun durumunu öğrenmekti. Bu amaçla I. Petro, 1714 yılından itibaren Aleksandr Bekoviç Çerkasski önderliğinde bir keşif heyetini Astrahan’dan Derbend ve Esterâbâd civarlarına gönderdi. 1722- 1723 yıllarında Rus ve Türk kuvvetleri İran’a hücum ettiler. Rusya ile İran arasında Petersburg’da yapılan barış şartları gereğince, İran hükumeti, Derbend ve Bakü şehirleri hariç Hazar denizinin güneyindeki Gilan, Mazenderan ve Astrabad bölgelerini Rusya’ya bırakmak zorunda kaldı. I. Petro, Hazar kıyılarını ele geçirdikten sonra buralarda yaşayan Türk nüfusunu azaltıp Hristiyan nüfusunu artırmayı planladı. Bu konuyla ilgili 1724 Mayısında Ermeniler ve başka Hristiyanların Hazar kıyılarına göç ettirilmesi ve Sünnî Müslümanların da bu şehirlerden çıkarılması için Matyuşkin’e mektup gönderdi. Dolayısıyla I. Petro bu yıllarda Bakü ve Derbend’te Müslüman Türk nüfusunun azalmasına sebep oldu.”  ([12])

1722 “I. Petro düzenlediği Hazar seferiyle Kafkasya’da tutunmak için merkezi Bakü olmak üzere Hazar Denizi’nin batı kıyısında bir Ermeni Krallığı oluşturmak istemiş ve bu amaçla bölgeye dağılan ve genel anlamda ticaretle uğraşan Ermeni cemaatlerinin bir listesini hazırlayarak Mazandaran’dan başlayıp Derbend’e (Dağıstan-Eski Türk Yurdu) kadar olan Kuzey Azerbaycan topraklarına yerleşmelerine çalışmıştır. Ancak ilk başlarda bu hedeflerinde başarılı olamamıştır. Ruslar bu hedeflerine yüz yıl aradan sonra 1828 yılında İran ile 1829 yılında da Osmanlı ile yaptıkları Türkmençay ve Edirne antlaşmalarıyla ulaşabilmişlerdir. Bu antlaşmalar gereği Osmanlı ve İran coğrafyasından göç ettirilen Ermenilerden müteşekkil merkezi Erivan (İrevan) olmakla bir Ermeni tampon bölgesi oluşturulmuştur. Ancak 1918 yılına kadar oluşturulan bu tampon bölgede Ermeniler hep azınlık olarak kalmışlardır. Ermenilerin Ermenistan’da çoğunluk olması 1918-1920 ve 1930-1946 yıllarında bölgedeki Türklere karşı yapılan etnik temizlikle mümkün olmuştur.” ([13])

1725 Petro’nun ölümü

1734-1869 Kazak Türklerinin Rus hâkimiyeti altına alınmaları 

1 Temmuz 1736 Azak kalesi Ruslar tarafından alındı 

1738 Ermeniler Şuşa Kuhani Okulu’nu açtılar

17 Eylül 1746 Astrahan’da Ermeniler bazı vergilerden muaf tutuldu.

1746 Kizlyar Kalesi, İran, Türkiye, Astrahan ve Kafkasya’dan gelen Ermenilerin toplandığı yer oldu

1761-1762 III. Petro   

 1762-1796 İKİNCİ KATERİNA ZAMANI 

1762-1796 “Büyük Katerina’nın saltanat döneminde Ermeni-Rus ilişkileri kayda değer bir canlanmaya ve Rusya’daki Ermeni cemaatlerinin genişlemesine tanık oldu.

1763 “Katerina Rusya’daki Ermenileri ve Ermeni piskoposluğunu ayrı bir dini cemaat olarak tanıdı. Kırım’daki Ermeni cemaatini Don nehri kıyısında yeni bir yerleşim yerine gönderdi. Bir yıl sonra, Ermenilerin Rusya’daki en yüksek rütbeli din görevlisi olan Başpiskopos Hovsep Arğutyan’dan buradaki Ermeni göçmenler için bir kasaba inşa etmesini istedi. Nor Nahcivan olarak bilinen, bugünkü Rostov Na Donu içerisinde yer alan yerleşim yeri, altı kilise, bir tiyatro ve okuluyla önemli bir Ermeni merkezi haline geldi.” ([14])

1768-1772-1774-1791 Türk-Rus savaşları   

1774 II. Katerina’nın L.N. Lazarev’e asilzâde unvanı vermesi

1774 Küçük Kaynarca barışı

1778 Çarlık Rusya’sı Kırım’ı işgal ederek, burada bulunan bütün Ermeni ve Rum aileleri steplere sürdü. Azop ve Ekaterinoslaf’a gönderdiler.

1787-1791 Rus-Türk harbi.

1801-1825 1. Aleksandr zamanı  

1801 Katerina döneminde Doğu Gürcistan’ın işgali

1804 Azerbaycan Rusya tarafından işgal edildi

1806-1812 Rus-Türk harbi

1812 Rusya ile Türkiye arasında akdedilen Bükreş barışı

1806-1813 Rus-İran harbi

1812 “Rus İmparatorluğu dâhilindeki nüfuz sahibi Ermeni liderlerin tümü, Tiflis cemaati haricinde, Kafkasya dışındandı; Astrahan, Yeni Nahcivan, Moskova, St. Petersburg ve artık Rus bölgeleri arasında yer alan Kırım, Ukrayna ve Polonya.” ([15])

1812 Napolyon’un Rusya’yı istilası   

1814 – 1815 Varşova’nın ilhakı  

1816 Rusya, Ermeni konusunu Moskova’da Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü’nü kurarak sistemli bir şekilde ele aldı

1824 Ermeniler Tiflis’te Nersisyan Okulu’nu açtılar

1 Aralık 1825 I. Aleksandr’ın ölümü

1825-1855 ÇAR I. NİKOLA ZAMANI    

1826-1828 I. Nikola’nın İran ve Türk harpleri (Şark Meselesi)   

1826-1828 Türk-Rus savaşında Rus ordusu Erivan Hanlığını işgal ederek, geçici Erivan yönetimini kurdu

1826-1828 Rusya yıllarında İran’la yaptığı savaşları kazandıktan sonra 1828’de imzaladığı Türkmençay Antlaşması ile elde ettiği Revan ve Nahcivan Hanlıklarını birleştirerek Ermeni vilâyetini kurdu. Ardından İran’daki Ermenilerin buraya göç etmesini sağladı.

1828 “Türkmençay Antlaşması’nın 15. Maddesine resmen dâhil edilmesiyle, Aras nehri boyunca gerçekleştirilen bir nüfus mübadelesi başladı. Nihayetinde 30.000’den fazla Ermeni doğu Ermenistan’a geri döndü; çoğunluk, Erivan ve Nahcivan hanlıklarının birleştirilmesiyle resmen 1828’de kurulan Rus Ermenistan’ı vilayetlerine yerleştirildi.” ([16])

1828 Erivan Hanlığı ’nın işgaliyle, Ermeni nüfusunu artırmak ve Rusya’nın güney sınırlarında Ermenilerden bir tampon bölge oluşturmak amacıyla Rusların Osmanlı ve İran topraklarından 140.000 Ermeni Erivan Hanlığı ve komşu topraklara zorla göç ettirildi

1828-29 Türk-Rus harbi    

1828-1829 Osmanlı-Rus harbinde Bâbıâli’ye ihanet eden Ermeniler Rus ordusuna asker olarak yazılmış, bir kısmı Erzurum’un teslim olmasına yardımcı olmuş, bir kısmı da Müslüman halka eziyet etmişlerdir. ([17])

1828-1838 Nahcivan topraklarına 2511 Ermeni aile göç etti

18 Kasım 1829 Çar I. Nikola, General Graf Paskyeviç tarafından, Osmanlı’ya karşı savaşan Ermenilerin Gürcistan’a yerleştirilmesi teklifini kabul etti.

1829 Edirne Antlaşması ile Anapa, Poti, Ahıska, Ahılkelek Ruslara bırakıldı. Ermenilerin yaşadığı bölgedeki Ermenilerin çoğu Rusya’ya göç ettiler. İran’dan 40.000, Türkiye’den 90.000 Ermeni göç ederek, Gümrü, Ahıska ve Ahılkelek bölgelerine yerleştirildiler.

1830/31 Leh Kıyamı Lehistan Meselesi        

3 Nisan 1831 Doğu Anadolu’dan 14.044 hane Ermeni Kafkasya’nın çeşitli bölgelerine Ruslar tarafından göç ettirildi. Yerleşmeleri için Çarlık hazinesinden 380.000 gümüş ruble ayrıldı

1832 Ermeniler Erivan Bölge Okulu’nu açtılar

1832-1859 Şeyh Şamil (Kuzey Kafkas ahalisinin Ruslara karşı istiklâl savaşları. Şeyh Şamil hareketi)

1830 “Osmanlı, Pers ve Rus imparatorluklarındaki Ermenilerin durumu ötekilerden farklıydı. Bazıları bu üç imparatorluğun sınırları dâhilinde kalan tarihsel anayurtlarında yaşarken; bambaşka yerlerde, aynı imparatorluğun büyük şehirlerinde yaşayanlar da vardı. Bundan dolayı, Tiflis, Yeni Nahcivan, Astrahan, İzmir, İstanbul, Isfahan, Tebriz, Bakü, Moskova ve St. Petersburg gibi şehirlerde, büyük ve önemli Ermeni cemaatleri bulunmaktaydı.” ([18])

1830 “Ermenistan’ın kaderi, Rusya’ya kopmaz bağlarla kenetlendi. 1830 yılından itibaren, yaklaşık 30.000 Ermeni kuzey İran’dan ayrılarak Rusya’ya yerleşti.” ([19])

1833 Hünkâr İskelesi Antlaşması   

1836 Rus Çarı, Ermeni Gregoryen mezhebini resmen tanıdı

1837 Ermeniler Erivan Merkez Okulu’nu açtılar

1839 Ruslar, Malakan adındaki Rusları Kafkasya’ya göç ettirdiler

1842-1849 Kazan ve Petersburg Üniversitelerinde Ermeni Dili ve Edebiyatı Fakültesi açıldı

1846 Ermeniler Kafkasya Tiflis’te Kovkas Gazetesini yayınlamaya başladılar

14 Nisan 1848 Ermeni edebiyatçı Haçadur Apovyan, Çarlık yönetimince Sibirya’ya sürüldü

1851 Ermeniler Kafkasya Tiflis’te Ararat Gazetesini yayınlamaya başladılar

1853-1885 Türkistan Hanlıklarının Ruslar tarafından zaptı

1855-1881 II. Aleksandr zamanı

1863 Rusya da Ermeni Yusis (Kuzey), Araks edebiyat ve sanat dergileri yayınlandı

1863 Leh milliyetçilerinin kıyamı

1876 Hokand Hanlığının Rusya’ya ilhakı

30 Eylül 1878 Eleşkirt ovasındaki köylerden 10-15 bin kişi civarında Ermeni’nin Erivan’a göçü

1881-1894 III.  Aleksandr zamanı

1884 Rus baskıları sonucu Meşak gazetesinin kapatılması, birçok Ermeni’nin Sibirya’ya sürülmesi ([20])

1890 “Krisdapor Mikaelyann ve arkadaşları, Kafkasya’da Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği’ni (Taşnaksutyun Komitesi) meydana getirdiler.” Bu komitelerin kurulmasında Rus Ermenilerinin büyük rolü olmuş, dolayısıyla Osmanlı Ermenilerinin kaderi bir avuç aşırı Rus Ermeni’sinin eline geçmişti.”([21])

14 Mart 1899 Otuz bin Ermeni’nin Rusya’ya göçü ([22])

1905 Rus İhtilâli

1894-1917 II. Nikola’nın saltanatı

1914-1917 Rus-Türk harbi

3 Kasım 1914 “Rusya’yı ilgilendiren ikinci saha, Türkiye’nin doğu vilâyetleri idi. Ruslar Erzurum ve civar vilâyetlerde Türklerin herhangi bir ekonomik faaliyetine mani oluyorlar, demiryolu yapılmasına ve fabrikalar kurulmasına, Kapitülâsyon imtiyazlarına dayanarak, müsaade etmiyorlardı. Buna mukabil, Rus ticaret eşyası çok miktarda buralara idhal edilmekte idi; Rus mensucatı, şeker ve diğer birçok eşya, doğu vilâyetlerimizin piyasasını tutmuştu. Aynı zamanda, Rus hükümeti, Ermenileri Türkiye aleyhinde kışkırtmakta devam ediyor ve mütemadi karışıklıklar çıkmasına sebep oluyordu. 6 Ocak (8 Şubat) 1914 tarihinde, Babıâli, Rus baskısı altında, Doğu vilâyetlerinde Ermenileri himaye ve koruma hakkının yalnız Rusya’ya ait olduğunu tanımak mecburiyetinde kaldı; bu ise Ermeniler arasında Rus entrikalarının artmasına yol açtı. Ruslar, Erzurum, Trabzon ve Van mıntıkalarını Rusya’ya ilhak etmek ve bu suretle bütün Anadolu’ya hâkim olmak niyetinde idiler. Durum bu raddede iken Birinci Dünya Harbi patlak verdi ve az sonra Rusya ile Türkiye arasında da harp başladı (3 Kasım 1914).” ([23])

1918 Çarlık Rusya’nın eyaleti olan Ermenistan bağımsızlığını ilan etti

1920 Bolşevikler Ermenistan’ı işgal ettiler

1950 Rusya’ya Ermeni Göçü

1988 Deprem sonrası ülkeyi terk eden Ermeniler Rusya’ya göç etti  ([24])

      Rusya da 1.980.000 Ermeni yaşamaktadır. Her ne kadar Ermenistan nüfusu 2.961.532 olarak verilmiş olsa da, kanaatimce en büyük Ermeni nüfusun bir bölümü kaçak olarak Rusya da yaşamaktadır. Bu nedenle Ermenistan da halen yaşayan ve açıklanan nüfustan az, Rusya da ise açıklanan Ermeni nüfusu çok fazladır. Tarihi gerçeklere bakarken, Türk Milleti Anadolu’yu fethettiği dönemde Rusya diye bir devletin olmadığını, bugün dünyaya tahakküm etmek peşinde koşan ve Rusya gibi Ermenilere hamilik yapan Amerika Birleşik Devletleri’nin, Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u alırken henüz kurulmamış olduğu da hiç unutulmamalıdır.

      Ermeni Diasporası asılsız iddia ve yalanlarını o kadar ileri taşımıştır ki yaptıklarına en hafif tabirle ŞAKLABANLIK demekten kendimi alamadım, alamıyorum.  Bu YALAN, 1915 de TEHCİR yapılırken, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında “1914 Osmanlı Devleti Resmi İstatistiği” göre Ermeni nüfusu “1.234.671” dir.([25]) Ermeni Diasporası ise 1915 TEHCİRİNDE 1.500.000 Ermeni’nin öldürüldüğünü, (SÖZDE SOYKIRIMINA UĞRATILDIĞINI) iddia etmektedir. Yabancı, yerli hatta birçok Ermeni tarihçi veya diğer ilgililer bu iddianın yanlışlığını belgelerle ortaya koymuşlardır. Öyle ki “1933’de Paris’te yayınlanmış bir Ermenistan coğrafyasında, beş kıtadaki toplam Ermeni nüfusu 2.547.633 olarak gösterilmiştir.” ([26])

      Soykırım genel anlamıyla BİR IRKI tamamen yok etmekse 1915 TEHCİRİNDE, Ermenilerin tutarsız iddialarına göre SÖZDE SOYKIRIMINA uğrayarak tamamen yok olmuşlar ise 1916-1922 tarihleri arasında özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nde ERMENİ KATLİAMLARIYLA hayatını kaybeden yaklaşık 250.000 TÜRK/MÜSLÜMANIN hayatına kıyan Ermeniler gökten zembil ile mi inmişlerdir?

      YALAN ve İFTİRA ile var güçleriyle ŞAKLABANLIKLARINA devam eden Ermeni Diasporasının en güçlü kollarından birini Rusya Ermeni Diasporası temsil etmektedir. Tarihi akış içerisinde gördüğümüz gibi günümüzde de “Ermeniler, Rusya toplumsal hayatının hemen her alanında temsil edilir hâle gelmiştir. Rusya’nın neredeyse tüm şehirlerine dağılmış olan Ermenilerin yaklaşık yarısı ülkenin güney bölgelerinde (Krasnodar, Stavropol ve Rostov) yaşamaktadır. Sadece Moskova’daki Ermeni nüfusun sayısı 100.000’i geçmektedir. Ayrıca Rusya’nın 85 federe biriminin 65’inde ve 642 şehrinde Rusya Ermenileri Birliği’nin temsilcilikleri ve kültür merkezleri aktif olarak faaliyet göstermektedir. Rusya’daki Ermeni topluluğu, genel olarak Rus toplumuna oldukça başarılı bir şekilde entegre olmuştur. Nitekim bugün Rusya’da, çeşitli alanlarda önemli mevkilerde bulunan Ermeniler, çok ayrıcaklı bir konuma sahiptir.” “Örneğin; 2004’ten bu yana Rusya Dışişleri Bakanı olan Sergey Lavrov Ermeni kökenli bir siyasetçidir. Bununla birlikte Lavrov, kökenine ilişkin şimdiye kadar yalnızca bir defa açıklamada bulunmuştur. 17 Şubat 2005 tarihinde Rus-Ermeni Üniversitesi öğrencileri ile bir araya gelen Lavrov, burada kökeniyle ilgili bir soruya; ‘Damarlarımda temiz Ermeni kanı akıyor’ şeklinde cevap vermiştir.”[27]

     Bilmem ki şu Ermeni Diasporasının YALANLARINI, İFTİRALARININ nasıl da ŞAKLABANLIĞA dönüştüğünü acaba nasıl anlatsam?

“ARININ İÇTİĞİ SUYUN TADINI NASIL ANLATIRSIN Kİ İÇTİĞİ HER DAMLA SUYU ZEHİRE ÇEVİREN YILANA?”

(1-7-8)    Mehmet KUTALMIŞ- ERMENİSTAN VE ERMENİ DİASPORASINDA TÜRKÇE TÜRKİYEDE ERMENİCE
(2)    Ali Ahmetbeyoğlu-ATTİLA’NIN OĞLU DENGİZİK’İN DEVLETİ İHYA MÜCADELESİ 
(3)    Dr. Mehmet TEZCAN- V. YÜZYILDA ERMENİ – SASANİ SAVAŞLARI VE ERMENİLERE HUN DESTEĞİ
(4)    Yrd. Doç. Dr. Süleyman ERKAN-Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği Dönemlerinde Etnik Sürgünler
(5-23)    Prof. Dr. AKDES NİMET KURAT-RUSYA TARİHİ BAŞLANGIÇTAN 1917’YE KADAR 
(6)    Halil İbrahim Yıldırım-Yayınlanmış Bilgi ve Belgelere Göre Ermeni Olayları Kronolojisi
(9-10)    Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel-MOĞOLLAR TARİHİ
(11-13)   Beşir Mustafayev- Ermenileştirilen Kuzey Azerbaycan Türk Toprakları
(12)   Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL-RUSYA TARİHİ 
(14-15-1618-19)   George A. Bournoutian-Ermeni Tarihi
(17)   Kemal Beydilli “1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya göçürülen Ermeniler” 
(20-21)   Dr. Recep Karacakaya-Ermeni Meselesi-Kronoloji ve Kaynakça
(22)   Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN-Osmanlı Devleti’nden İran’a Ermeni Göçü ve Sonuçları (1878 – 1915) 
(24)   Hatem Cabbarlı-Ermeni Araştırmaları ve
(25)   http://dunyasavasi.ttk.gov.tr/upload/files/Ermeni_Dosyasi/Ittihat_Terakki/ErmeniNufusu.pdf
(26)   https://www.canik.bel.tr/Icerik/Dosya/www.canik.bel.tr_81_LE1L64ET_www.canik.bel.tr-81-wy6h75hn-dunden-bugune-ermeni-olaylari-ve-soykirimi-yalani-ulusal-yayin.pdf 
(27)   Mokhmad Akhiyadov-Rusya’daki Ermeni Lobisi ve Medya Gücü

Kenan Mutlu Gürses

31 Aralık 2020 - istanbul illegal ermeniler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir