Son seçimlerde ABD Başkanlığına seçilen Joe Biden, 11 Temmuz 2019 tarihinde New York’ta The Graduate Center at CUNY ‘de yaptığı konuşmada seçimleri kazandığı takdirde öncelik vereceği hedefleri açıklamıştı. Bu hedeflerin arasında Washington’da demokrasi için uluslararası bir zirve toplantısı düzenlenmesi vaadi de yer almaktaydı.
Biden o konuşmasında özetle şunları söylemişti:
-Demokrasi toplumumuzun temelidir. Gücümüzün kaynağıdır.
-Hukuk ve demokrasi alanında yapacağımız reformlar arasında adli yargı sistemimizi yenilemek, seçim yasamızı gözden geçirmek de olacaktır.
-Halkın çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin vatandaşlarına getirilen seyahat kısıtlamalarını kaldıracağız.
-Trump’un yanlış mülteci politikasını değiştirerek mülteci kabulü hedefimizi sorumluluklarımıza ve son yıllarda dünyada benzeri görülmemiş gereksinmelere uygun olarak yükselteceğiz.
-Ülkemizde ve dünyada kadınların ve kız çocuklarının haklarını daha çok koruyacak ve kadınlara yönelik şiddeti önleyecek önlemleri alacağız.
İşkence yasağını güçlendireceğiz ve askeri operasyonlarımızı daha şeffaf hale getireceğiz.
Demokrasi zirvesinde şu üç konuda ülkelerin taahhütte bulunmalarını isteyeceğiz:
-Yolsuzluklarla mücadele,
-Seçim güvenliği de dahil olmak üzere otoriterliğe karşı çıkma,
-Ülkelerin içinde ve dünyada insan haklarını geliştirme.
Bütün dünyadan ilgili sivil toplum örgütlerini de bu konferansa davet edeceğiz.Demokrasi bizim kim olduğumuzun, dünyayı nasıl gördüğümüzün ve dünyanın bizi nasıl gördüğünün kalbidir.Amerika sadece gücüyle örnek olmayacak, örnek olmasının verdiği güçle liderlik yapacaktır.Biden’ın savunduğu görüşler işte bunlar.
Demokrasinin temelini oluşturan insan hakları artık devletlerin iç meselesi sayılmıyor. Her devletin bu alanlarda uyması gereken kurallar, bu kuralları düzenleyen uluslararası antlaşmalar ve bunların uygulanmasını denetleyen uluslararası yargı organları var. Yani demokrasi her ülkenin dilediği gibi at koşturacağı bir alan değil.
Buna karşılık, dünyaya demokrasi örneği olmak isteyenlerin başka ülkelerdeki iktidarları kendi çıkarları doğrultusunda değiştirme gayreti içine girmelerinin de demokrasiyle bağdaşır bir tarafı yok. Umarız ki böyle niyetler besleyenlere dur diyecek kurallar da Zirve Konferansında benimsensin.Son günlerde seçim sonuçlarının onaylanmasını engellemek amacıyla Washington’daki Kongre binasına yönelik işgal eylemi, öyle anlaşılıyor ki, düzenlenmesi öngörülen demokrasi konferansına yeni bir boyut kazandıracaktır.Her halde zirve toplantısında bu konuda yapılması beklenen eleştiriler Amerika gibi, yakın zamanların ilk demokrasi örneği sayılan ülkelerin eksik taraflarını da gündeme getirecek ve demokrasiyle işbaşına gelen liderlerin gene demokrasiyle görevden ayrılmayı içlerine sindirmeleri gerektiğini hatırlatacaktır.
Saygılar, sevgiler,
Onur Öymen
Bir yanıt yazın