Site icon Turkish Forum

Sağlıklı olmak en büyük zenginlik…

Son bir yıl içinde yaşadığımız covid-19 salgını sağlığımızın önemini bir kez daha açık biçimde ortaya koydu. İnsanlar yaşam mücadelesinde sağlığın önemini gördü. Bunun yanında başka hastalıklarla da mücadelenin önemi ortaya çıktı. Daha sağlıklı yaşam biçimlerine dönüldü. - buluz

Son bir yıl içinde yaşadığımız covid-19 salgını sağlığımızın önemini bir kez daha açık biçimde ortaya koydu. İnsanlar yaşam mücadelesinde sağlığın önemini gördü. Bunun yanında başka hastalıklarla da mücadelenin önemi ortaya çıktı. Daha sağlıklı yaşam biçimlerine dönüldü.

Salgın en çok kalp damar ve böbreklerimizle ciğerlerimizi etkiliyor. Uzmanlar bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlü olmasına, kalp ve damar sağlığına, akciğer temizliğine dikkat çekiyor. Özellikle de açık hava ve sigarasız bir hayatın önemli olduğunun altını çiziyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan açıklamalara bakacak olursak, önümüzdeki yıllarda insanlık yeni hastalıklarla da tanışabilecek. Bunun için hazırlıklı olunması isteniliyor.

Yeni hastalıkları çevre sorunları, yeme-içme biçimleri, küresel ısınma gibi bazı nedenler oluşturuyor. Hiç kuşkusuz bazı diğer nedenler de var. Biz de insan sağlığını önemsiyoruz. Bu nedenle sağlığımız konularını ele alan yazılara ağırlık vermek istedik.

Covid-19 ile mücadelede bazı çeşitli hastalıklarla da tanıştık. Bunlardan biri de kalp ve damar sağlığımızı tehdit eden lupos hastalığı olarak öne çıktı. Daha çok kadınlarda görülen bu hastalıkla ilgili Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Kemal Kunovac açıklamalarda bulunuyor.

Lupos hastalığı konusunda daha detaylı bilgi edinebilmek için Prof. Dr. Kunovaç’ın bu konudaki açıklamalarına birlikte göz atalım:

“Lupus hastalığı cilt, eklem, böbrek, beyin, kalp ve damarlar gibi çeşitli organlara zarar veren otoimmün bir hastalıktır. Otoimmün hastalıkta bağışıklık sistemi kendi sağlıklı hücrelerine zarar verir. Normal koşularda bağışıklık sistemi vücudu mikroplara ve alerji yapan maddelerden koruyan bir sistemdir. Ancak bazen bağışıklık sistemi kendi dokularını tanıma özelliği bozulur ve onlara zarar veren maddeler olarak görmeye başlar. Bu durumda otoantikor denilen savunma maddesini üreterek sağlıklı dokulara saldırıp çeşitli bölgelerinde iltihaba yol açar. Dünya ortalamasında 100 bin kişi içerisinde 40-50 kişide görülür. Daha çok 15-45 yaşlarında görülür ve hastaların yüzde 90’ı kadınlardır. Tanısı önce özel kan testleri ile konulur ve sonra daha ayrıntılı tahlillerde doğrulanır. Deri döküntüleri, ağrılı ve şişmiş eklemler en sık gören bulgulardır. Ancak Lupus tüm organları etkileyebilir. Kalp ve damarların bu hastalıktan etkilenmeleri görülür. Perikardit (kalp zarı iltihabı) en sık görülen kalp tutulumudur. Göğüs ağrısı ve nefes darlığı belirtileri ile başlar, daha sonra ateş ve taşikardi (kalp hızında artış) gelişir. Tanısı EKO kardiyografi ile konulur, kalp çevresindeki sıvı miktarı görülür. Genellikle kalp kapakçıların ucunda yerleşen iltihabı EKO kardiyografi cihazı ile görülür. Koroner arter hastalığı Lupuslu hastalarda atrteroskleroz yani damar sertliği, damar duvarı iltihabı ya da tromboz dediğimiz damar içi pıhtılaşması olarak görülebilir. Efora bağlı göğüs ortasında vuran ağrı veya yanma belirtileri ile meydana çıkar. Kalp krizlerine ve ani ölümlere yol açabilir. Koroner anjiyografi ile tespit edilir. Miyokardit dediğimiz kalp kası iltihabı ciddi nefes darlığı, taşikardi ve aritmi şikayetleri ile ortaya çıkar. Bu bulgular kalp yetmezliğini işaret eder. Kalp boşluklarının genişlemesi ve kalp kaslarının kasılma gücünün zayıflamasının nedeni olan Lupus hastalığının bu tutulumu EKO kardiyografi ile tespit edilir. Lupus hastalarının hastalıkları konusunda eğitilmesi şarttır. Bu hastalar sigara içmemeli, alkolden ve aşırı tuz tüketiminden uzak durmalıdır. Lupuslu hastalar, günlük yaşamlarında normalden daha fazla dinlenmeli, stresten ve sıkıntılı durumlardan korunmalıdır. Hastalık süresi konusunda bilgilendirilmeli, verilen tedavisi uygulanmalı ve periyodik olarak yapılan kontrol muayeneleri ihmal edilmemelidir.”

Covid-19’dan en fazla akciğerlerimizin etkilendiği de söylemiştik. Bu konuya da göz atmaya ne dersiniz?

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, akciğerleri olumsuz derecede etkiliyor. Hastalıkla mücadelede akciğer kapasitesinin önemine değinen Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yasemin Çırak, evde yapılacak basit egzersizlerle, iyileşme sürecine destek olunabileceğini ifade etti.

Bu egzersizlerin Çin’de hazırlanan koronavirüsle mücadele kitapçığında da önerildiğini anlatan Çırak, “Çin yakın zamanda koronavirüsle mücadele eden ülkeler için kitapçık hazırladı. Orada solunum rehabilitasyonu adını verdiğimiz nefes egzersizlerinin olduğu, bu tür hastalara yapılabilecek yaklaşımları da bu rehberine ekledi. O nedenle koronavirüse yakalanmış ancak tedavisini olmuş ve evinde olan ama hala solunum sıkıntısı, nefes darlığı yaşayan kişiler, testi pozitif olup evinden takibi devam eden hastalarımız için de bu solunum egzersizlerini kullanabiliriz. Bu bir salgın hastalık ve vatandaşlar yaşananları gördükçe korku ve anksiyete ile solunum darlığı yaşayabiliyor. Bunu engellemek ve gevşemeyi sağlamak için de nefes egzersizlerini öneriyoruz. Doğru nefes alıp vermeyi öğrenmek, gevşemeyi sağlamak, rahatlamak için de nefes ve gevşeme egzersizleri kullanılabilir” diyor.

Koronavirüsün tuttuğu en önemli organın akciğer olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yasemin Çırak, egzersizlerin önemine şu sözlerle dikkat çekti:

“Bu virüs, akciğerlerde pnömoni dediğimiz zatürreeye neden oluyor. Zatürree ile birlikte iyileşme söz konusu oluyor ama bir miktar akciğer fonksiyonlarında kayıp, öksürük bazen de balgam ya da çabuk yorulma gibi solunum kapasitesinin azalmasıyla görülen belirtiler ortaya çıkıyor. Dinlenme tabi ki çok önemli ancak bu dinlenmede hareketsiz kalmayarak nefes egzersizleriyle bağışıklık sistemini kuvvetlendirebiliriz. Hem de akciğer kapasiteni normale döndürerek rahatlamasına yardımcı oluruz. Aşırı yorgunluk oluşturmadan her yaş grubu bu egzersizleri rahatlıkla yapabilir. Evde kal ancak hareketsiz kalma diyoruz. Hareketsizlik de solunum sıkıntısına yol açabiliyor. Onun için günde 15 ya da 20 dakikanızı ayırarak yapacağınız basit eklem hareketleri ve solunum egzersizlerini yaptığınızda akciğerlerinizi güçlü tutarsınız. Hem de hareketsizliğin getirdiği kötü etkileri en aza indirmiş olursunuz. Günde 15-20 dakika yapacağınız bu egzersizler oldukça faydalı ve etkilidir.”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Exit mobile version