Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yılın sonlarında “İnşallah 2021 yılı milletimize söz verdiğimiz gibi demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır” demiş ve eklemiştir: “Türkiye, yeni küresel mimaride siyasi ve ekonomik olarak hak ettiğini mutlaka alacaktır. Ülkemizin büyüklüğünden, milletimizin potansiyelinden, insanımızın azminden habersiz anlayışa rağmen Türkiye 2023 hedeflerine ulaşacaktır.”
Türkiye Cumhuriyetinde 2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı, 18 Temmuz 2019 tarihinde TBMM’de kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan ve 15 yıllık bir perspektifle hazırlanan 11. Kalkınma Planı, her alanda bir değişim ve dönüşüm öngörmekte, Türkiye’nin“yüksek gelir grubu ülkeler” ile“en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler”arasına girmesini amaçlamaktadır.
Amaç iyidir ama gerçekleşmesi mevcut büyüme hızıyla mümkün değildir. Plan hazırlanırken iddialı 2023 hedeflerinin geçekleşmeyeceği artık anlaşılmıştır. Bu büyüme hızıyla 11. Plan hedeflerine ulaşmak mümkün değildir.
EBRD baş ekonomisti Sergei Guriev geçmişte “Kendisini yeniden keşfedemeyen ülkeler, orta gelir tuzağına takılıyorlar. Sorunların çözümü için ortaya sadece para konulması orta gelir geçişinin başarılı olması için yeterli değil. Finansmanın kalitesi önemli bir rol oynuyor. Geniş çaplı sosyal konsensüs olmadan, büyüme artırıcı ekonomik politikaların teknolojik ve demografik değişimlerin ışığında sürdürülebilirliğinin sağlaması mümkün olmayabilir” demişti.
Türkiye, orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Bu tuzak, kişi başına gelir seviyesinin belirli bir aşamadan öteye gidememesidir. Belirli bir noktadan sonra ekonomide kişi başına gelirin arttırılabilmesi için ekonominin içinde bulunduğu sisteme uygun atılımları yapması gerekir. Bu tuzaktan çıkmak için yapısal reformların zaman geçirilmeden uygulamaya geçirilmesi gerekir.
AK Parti’de yeni yılın ilk Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı salı günü yapılacaktır. Toplantının en önemli gündem maddeleri “yargı” ve “ekonomi reformu” olacaktır. Yapılacak sunumlarda, reform çalışmalarındaki son durum ele alınacak, Meclis’te yasama takvimine göre bir yol haritası belirlenecek ve iki reform da yıl içinde hayata geçirilecektir.
11. Kalkınma Planı’nda yer alan tahminlere göre yıllık yüzde 15.72 olan enflasyonun 2023 yılı sonunda yüzde 5’e inmesi, 2018 yılında 784 milyar dolarlık hacme sahip olan Türkiye ekonomisinin büyüklüğünün 2023 yılında 1 trilyon 80 milyar dolara çıkması bekleniyor. 2018 sonu itibariyle kişi başı gelirimiz 9 bin 632 dolar. 2023 itibariyle kişi başına milli gelirin 12 bin 484 dolar olması hedefleniyor. Türkiye’nin 2019-2023 yılları arasında yılda ortalama yüzde 4.3 büyüme hedefi ise şimdiden suya düşmüştür. Şüphesiz bunlar tahmindir. 2023’e daha 2 yıl var. Bu hedeflerin son iki yılda gerçekleşmesi, eski bir DPT mensubu olarak bence mümkün gözükmüyor.
İngiliz Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi’nin (Centre for Economics and Business Research: CEBR) Aralık ayı sonunda yayınlanan Dünya Ekonomi Ligi raporunda, dünyanın 17’nci ekonomisi olan Türkiye’nin 2020’de 20’nci, 2021’de ise 22’nci sıraya gerileyeceği açıklanmıştır. Çin 2028’de dünyanın en büyük ekonomisi olacaktır.
Türkiye 2004’te 17’nci ve 2014’te 16’ncı sırada yer almıştı. Türkiye’nin 2024’te 17’inci sıraya geleceği ve 2029’da yerini koruyacağını öngören CEBR, 2034 yılında Türkiye’nin yine aynı sırada yer alacağını tahmin etmiştir. Böylece Türkiye’nin dünyanın 10’ncu büyük ekonomisi arasında yer alması bir başka bahara kalmıştır.
Rapor’da Türkiye’de 2018 yılında sabit fiyatlarla 753 milyar dolar olan GSYH’nın 2020 yılında 713 milyar dolara gerileyeceği, 2021 yılında 765, 2024 yılında 954 milyar dolara yükseleceğini öngörülmüştür. Böylece 11’nci Kalkınma Planı ve YEP’ın gerisinde kalınacaktır. Türkiye’nin GSYH’nın 2029’da 1 trilyon 185 milyar dolar ve 2034 yılında 1 trilyon 467 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmiştir. Cari fiyatlarla GSYH’nın ise 2018 yılındaki 771 milyar dolardan, 2034 yılında 2 trilyon 62 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Dünya Ekonomik Ligi 2021 yılı Türkiye tablosu aşağıdadır. Bu tablodan da görülebileceği gibi 2023 ekonomik hedeflerine ulaşmak artık mümkün değildir.
Ekonomideki bu olumsuz gelişmelere karşı Türkiye, 2019 yılını kapsayan İnsani Gelişme Endeksi‘nde (İGE) 0,820’lik değerle 189 ülke arasında 54’ncü olmuş ve “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer almıştır. İnsani Gelişme Endeksi, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ile kabul edilebilir bir yaşam standardı gibi 3 temel boyutta ortalama insani gelişme seviyesinin uzun vadeli izlenmesi sonucunda oluşturulmaktadır.
Dünyada en çok bilinen kalkınma göstergelerinden biri olan endekse göre, İGE’de ilk sırayı 0,957’lik değerle Norveç almıştır. Bu ülkeyi, 0,955’lik değerle İrlanda ve İsviçre, 0,949’luk değerle Hong Kong ve İzlanda, 0,947’lik değerle Almanya, 0,945’lik değerle İsveç, 0,944’lük değerle Avusturya ve Hollanda, 0,940’lık değerle Danimarka izlemiştir.
Türkiye, geçen yıl 59’ncu sırada yer almış ve ilk defa “çok yüksek insani gelişme” kategorisine girmişti. İnsani gelişmedeki ilerlemenin ölçütü olan endekste, Türkiye son 29 yılda önemli gelişme göstermiştir. Türkiye’nin 1990 yılındaki 0,583 endeks değeri, geçen yıl 0,820’ye yükselerek yüzde 40,7’lik artış göstermiştir.
1990-2019 döneminde beklenen yaşam süresi 13,4 yıl artarak 77,7’ye, ortalama öğrenim süresi 3,6 yıl artarak 8,1’e, beklenen öğrenim süresi ise 7,7 yıl artarak 16,6’ya ulaşmıştır. Kişi başına GSMH ise yaklaşık yüzde 121,4’lük bir artışla 27.701 dolara yükselmiştir. İnsani Gelişme Endeksi’ndeki bu olumlu gelişme önemlidir. Fakat ekonomideki gelişmeler için aynı olumlu gelişmeler söz konusu değildir. 2023 yılında Türkiye’nin “orta gelir tuzağından” çıkması da bir başka bahara kalmıştır.