Çin’in Uygur Bölgesi’ne yaşamlarını sürdüren soydaşlarımız Uygur Türkleri yıllardır zulüm görüyor. Konu zaman zaman dünya kamuoyu gündemine de taşınıyor. Ancak, bugüne kadar konu ile ilgili somut adımlar atılmadı.
Uygur Türkleri ’ne sahip çıkamıyoruz. Türk ve Müslüman olan bu halkın içinde bulunduğu duruma ne acıdır ki diğer soydaşlarımız ve Müslümanlar da sahip çıkmıyor.
Uygur Türkleri, fırsat bulduklarında zulümden kaçıp, dış ülkelerde örgütlenerek mücadele vermeye çalışıyor. Bazılarının da Türkiye’ye geldiğini biliyoruz. Bölgede kalanlara ise işkence yapıldığı, hapishanelerde zor şartlar altında tutulduğuna dair haberler geliyor.
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında “Suçluların iadesi anlaşması” yapılmıştı. Çin, kararı yasalaştırdı. Türkiye ise konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile Meclis Dışişleri komisyonuna gönderdi. Karar burada görüşülerek Meclis gündemine alınması gerekiyor. Burada oylanıp yasalaşacak.
İşin ilginç tarafı şu:
Çin’den covid-19 için aşı aldık.
Bu arada Guardian Gazetesi’nde konu ile ilgili ilginç bir iddia gündeme geldi: Çin’in aşıyı geciktirmesine bu anlaşmanın Türkiye tarafından Meclis’ten geçirilmemesi gösteriliyor.
Görüşümüzü yansıtalım:
Uygur Türkleri bizim için önemlidir ve namus meselesidir. Soydaşlarımıza karşı yılardır zulüm uygulanıyor. Aşı alımı başka, Uygur konusu başkadır. Bunları birbirinden ayrı tutmak gerekiyor. Aşı konusu tamamen ticari bir konu olarak değerlendirilmeli ve suçluların iadesi konusu ile karıştırılmamalıdır. Biz, eğer iddia doğruysa Türkiye’nin bu konuda dik durması gerektiği görüşündeyiz.
Kaldı ki, Uygur Türkleri konusu Cumhur İttifakının ortağı MHP’nin kırmızı çizgisidir.
Konu Meclis Genel Kuruluna geldiğinde MHP’nin bu konuda tavrı ne olur?
Bizi düşündüren bir başka konu da, medyamızın bu konudaki sessizliği olmuştur.
Geçenlerde Karar Gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu bu konuyu gündeme taşıdı. Karaalioğlu’nun bu konudaki yazısından kısa bir alıntı yaptık:
“Çin’in Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurlar’a uyguladığı sistematik baskı ve zulüm dünyanın en önemli insan haklı meselelerinden birisidir. Çin hükümeti, öteden beri Uygur halkına karşı baskı uygulamaktadır ve baskılar son dönemde toplama kampları boyutuna ulaşmıştır. Yüzyıllardır şimdi bulundukları topraklarda yaşayan insanlar bugün artık modern zaman yöntemleriyle baskı altına alınıyor, takip ediliyor, sürülüyor, fişleniyor ve hatta yüz tanıma sistemleriyle arşivlenip terörist muamelesi görüyor. Bir mesele, İslam dünyası için bundan daha trajik olamazdı. Aynı zamanda Türkiye için de. Dahası… Batı kamuoyu ve sivil toplum örgütleri, dünyaca ünlü batılı markaların Doğu Türkistan’da baskı altındaki insanların çalıştığı fabrikalarda ürettiği ürünleri protesto ve boykot ettiler. Bu sayede birçok marka o bölgedeki üretimlerine son vermek zorunda kaldı. Yani dünya, Türk halkının soydaşlarıyla ve İslam ülkelerinin dindaşlarıyla dayanışma halindeyken Türkiye ve İslam coğrafyası sessizliğe gömülmüş durumdadır. Şimdi ise Türkiye ile Çin arasında suçluların iadesi anlaşması gündemi var. Zulmün zirveye çıktığı üç yıl öncesinde sessiz sedasız imzalanan anlaşma Çin parlamentosunda kabul edildi ve TBMM’de de kabul aşamasına geldi. Tasarı, Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla Meclis’e gönderildi ve Meclis Dışişleri Komisyonu’nda bulunuyor. Dolayısıyla genel kurula inmesi, oylanması an meselesi. Bu metnin kabul edilmesi demek, zaten Çin rejiminin gözünde terörist olan Türkiye’ye canlarını kurtarmak için sığınmış ve halen vatandaşlık alamayan Uygur Türkleri’nin geri gönderilmesi yolunun ardına kadar açılması demektir. Bilmem söylemeye gerek var mı? Anlaşmanın kesinlikle onaylanmaması ve gündemden kaldırılması gerekir. Hükümet zaten duyarsız kaldığı bu meselede dünyanın gerisine düşecek bir noktaya gerilememelidir. Aksi takdirde tarihe mal olacak bir yanlış ve uzun yıllar silinmeyecek bir ayıba imza atılmış olur. Mağdur, mazlum ve baskı altındaki haklarla dayanışma sözleri de anlamını yitirir. Hükümet bugüne kadar Çin’in Uygurlara zulmü konusunda sessiz, kararsız, hatta aciz kaldı ama şimdi gündem olan konu daha büyük önem arzediyor. Türkiye’yi bu haksızlığın parçası, ortağı yapacak bir zemin hazırlıyor. “
Uygur Türkleri konusu öyle görünüyor ki daha çok gündemde kalacak ve baş ağrıtacaktır.
Ancak şunu özellikle belirtelim:
Türkiye, Çin ile olan ilişkilerini sürdürsün bu başka bir şey. Ama, soydaşlarımızın durumu ile de yakından ilgilensin. Bu da bizim için onur meselesidir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Yazıları posta kutunda oku