Matematikci Lütfi hoca Namaza hakaret etti yalanıyla idam edildi.
Fatihin kurduğu bilimsel medrese çökertildi.
Molla Lütfi 15. yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt dönemlerinde yaşamış, döneminin ünlü bir matematikçilerdendir. Sinan Paşa’nın ve Ali Kuşçu’nun öğrencisi olmuş, Ali Kuşçu’dan öğrendiği matematik bilgilerini Sinan Paşa’ya aktarmıştır.
Sonrasında Sinan Paşa’nın önerisiyle, Fatih Sultan Mehmet’in özel kütüphanesinin başına getirilmiş, bu sayede pek çok değerli kitaptan değişik bilimleri öğrenme fırsatına sahip olmuştur.
Sinan Paşa, Fatih tarafından Sivrihisar’a sürülünce, Molla Lütfi de hocası ile birlikte gitmiştir.
Fatih’in ölümü sonrası tahta geçen Beyazıt’ın affıyla beraber İstanbul’a dönmüş ve medresedeki görevini geri almıştır.
Eserleri 17. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Taz’ifü’l-Mezbah (Sunak Taşının İki Katının Bulunması Hakkında) adlı kitabı iki bölümden oluşur. Birinci bölümde kare ve küp tarifleri, çizgilerin ve yüzeylerin çarpımı ve iki kat yapılması gibi geometri konuları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise meşhur Delos problemi incelenmiştir.
Kübü iki katına çıkarma olarak da bilinen Delos problemi pergel ve cetvel kullanarak çözülemeyen üç geometrik problemden birisidir.
Kendisi ayrıca Mevzuatü’l Ulüm (Bilimlerin Konuları) adlı eserinde de yüz kadar bilimi tasnif etmiştir.
Molla Lütfi, çevresindeki keskin zekalı, sivri dilli, hazırcevap, sözünü sakınmayan, geleneksel bilimlerin yanında akılcı bilimlere önem veren birisi olarak bilinirdi.
Matematikçi kimliğinin yanısıra aynı zamanda usta bir hekim ve şair idi. Bilimin bilgi birikimine bağlı olduğunun farkındadır ve dünyayı bilimsel bir bakış açısıyla incelerdi.
Molla Lütfi Sahn-ı Seman medreselerindeki eğitimi ve dönemin önemli bilimcilerini eleştirmiştir. Eleştirilerinin temel noktası medrese eğitiminde pozitif bilimlerin oranının azalması ve yerini dini bilgilerin alması olmuştur.
Tamda bu nokta onun sonu olmuştur.
Tutucu Ulema fırsat arıyordu ve o firsat şöyle dogmuştu.
Medresesinde birgun derste demişki “bir savaşta hz. ali’ nin vücuduna saplanan oku tabipler çıkaramamış çünkü hz. Ali acılara dayanamıyormuş. Ok namaz kılarken çıkarılmış ve hz. ali hiç acı duymamış.
“hakikat-o salat (namaz) işte budur; bizim kıldığımız ise kuru eğilip bükülmedir” demiş!
onun bu sözü aleyhinde “namaz, kuru eğilip bükülmedir” şeklinde yayılmış.
Aleyhine korkunç bir kampanya acilmiş, Ulema onun, mülhid, zındık, kafir, olduğu söylentisini yaydı, bu suçlama sultan bayezid’e kadar duyuruldu. sultan inanmadı ve olayın bir ulema meclisinde görüşülmesini istedi.
Lütfi, ulemadan dört otorite önünde sorguya çekildi, tanıklar bulundu. molla lütfi, islam dini esaslarına olan inancında hiç kusuru olmadığını, küfr ve ilhadden uzak bulunduğunu, söylenenlerin yalan ve iftira olduğunu namaza hakaret etmedigini belirterek kendini savundu.
Uhrevi selamet için kuru kuru yatıp kalkmak, namaz kılmak yetmez demiş ti sadece ; öğrencilerinden bazıları da bunu dedikodu konusu yapmış, Muhakemesi sırasında da ona karşı tanık olmuşlardı.
Ulema meclisi katline karar verdi ve durumu bayezid’e sundu.
at meydanı’nda idamı için ferman çıktı.
idama giderken kelime-i şehadet getirerek celladın önüne kadar yürüdü ve başını celladın taşına koydu.
halk onun mülhid olduğuna inanmadı. sufi şeyhler, medrese ulemasına karşı onu savunmuşlardı.
bir manzumesi şöyledir:
geçmedi aşktan heves nidelim
olmadık ana destres nidelim
hele biz vasfın iltimas nidelim
ele girmezse mültemes nidelim
can bağışlar eğerçi bir nefesin
bize irmez o bir nefes nidelim
lütfi’ye karban-ı vaslından
irmez avaze-i ceres nidelim.
Bu son, halk tarafından da büyük bir haksızlık olarak değerlendirilmiştir. Hatta dönemin bazı ileri gelenleri ve şairleri, Molla Lütfi’nin çekememezlik yüzünden öldürüldüğünü, bu nedenle de şehit sayılması gerektiğini vurgulamışlardır.
Molla Lütfi gerek Bizans bilimiyle Osmanlı arasındaki bağı kurarak, gerekse bilgiyi canı pahasına savunarak çevresini aydınlatmıştır. Molla Lütfi’nin öldürülmesi Osmanlı’da pozitif bilimlere karşı hareketin başlangıcı kabul edilebilir.
Halil Inalcık, doğu-batı makaleler: sayfa 13-14….!