[… Sosyalist parti ve grupların hemen tümü, Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet döneminde, sosyalistlerin baskı altına alınarak çalışmalarına izin verilmediğini söyler. Bu yargı, onları ister istemez Atatürk ve Türk Devrimi’nin karşıtlığına götürür. Oysa, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde yalnızca sosyalistler değil, devrime uyum göstermeyen tüm örgütlü karşıtçılık engellenmiştir ve bu zorunluydu. Çünkü çok dar bir kadroyla, çok güç koşullarda silahlı mücadele veriliyor, ardından büyük bir devrim gerçekleştiriliyordu. Yönünü bulamamış halktan kopuk ‘sosyalistler’, savaşın suçunu taşıyan macera peşindeki İttihatçılar, işbirlikçi İtilafçılar ya da çeteciliği aşamayan Çerkez Ethem’le birlikte yürünmesi, siyasi karmaşayı kabul etmek demekti. ‘Her kafadan bir sesin çıktığı’ ittifaklar koalisyonuyla devrim yapılması, kuşkusuz mümkün değildi…
Karmaşaya izin verilmedi ama karşıtçı örgütlere bağlı insanlar, en azından öncü konumunda olanlar, tek tek kazanılmaya çalışıldı. Belirlenen ilkelere uyum gösterecek kişiler (örgütler değil kişiler) mücadeleye kabul edildi. İttihatçılar, Çerkez Ethem, mollalar, sosyalistler, ayan ve eşraf; bunların tümü önce kazanılmaya, olmazsa yansızlaştırılmaya çalışıldı…
Yokluk ve yoksulluk içinde; kadrosuz, örgütsüz, parasız ve donanımsız koşullar altında anti-emperyalist bir savaş vermek, tüm karar ve uygulama yetkisinin yani tüm iktidarın merkezi bir irade çevresinde toplanmasını gerekli kılıyordu. Bu başarılmadan devrimin gerçekleştirilmesi mümkün değildi. Örgütlü mücadele geleneği olmayan, geri ve eğitimsiz bir toplumda (1919), birbiriyle didişme durumundaki siyasi kümelere izin vermek, devrimi baştan yok etmek demekti. …
Kemalizmin başarısı, ulusal birliği sağlama becerisinde yatmaktadır. 1919–1938 dönemi; işbirlikçilere, gericilere, ayrılıkçılara ve bilerek ya da bilmeyerek ulusal birliğe zarar veren unsurlara karşı baskının, halk için ise, özgürlüğün geçerli olduğu bir dönemdir. Bu dönemde, ulusal mücadele için sağlanan gücün tümü, halk savaşının gelişmesine ayrılmıştır…
‘SOSYALİST’ devrimciler, gerçek baskının ne olduğunu, Kemalizmden geri dönüldüğü, İNÖNÜ’nün tek şefliğinde, MENDERES döneminde ve 1971 MUHTIRASI’nda ve özellikle 1980 DARBESİ’nde göreceklerdir…]
Kaynak: METİN AYDOĞAN, ‘YOL HARİTASI-Türk Devriminden 21. Yüzyıla Dersler’
Bir yanıt yazın