Metin Akpınar ifade verdi

21 Aralık 2018 tarihinde bir televizyon programında söyledikleri sözler nedeni ile “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 4’er yıl 8’er aya kadar hapisle yargılanan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın ilk duruşması yapıldı. - metin akpinar mahkeme

21 Aralık 2018 tarihinde bir televizyon programında söyledikleri sözler nedeni ile “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 4’er yıl 8’er aya kadar hapisle yargılanan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın ilk duruşması yapıldı.

Müjdat Gezen sağlık sebebi ile duruşmaya katılmazken Metin Akpınar aşağıdaki savunmayı yaptı:

Ben kimliğim, bilgi birikimim, karakterimle Metin Akpınar olarak 80 yaşına kadar geldim. 60 senesi toplumun refahına ayrılmış bir 60 yıldır. Programda bunlara dair bilgimi, düşüncemi, kanaatimi söyledim. Silah altında zorla söylemedim. Katıldığım televizyon programında söylediğim sözler baskı altında olmadan, özgür irademle söylediğim sözlerdir. Gençliğimden itibaren yaşamımı sanata adadım. Bu programda da sanattan bahsettim. Ayrıca demokrasiden ve demokrasiye bizi götüren aşamalardan bahsettim. Doğrudan Cumhurbaşkanına yönelik onu hedef alan bir söz söylemedim

Türkiye’de binlerce kişi çoğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret iddiası ile soruşturma ve hapis tehdidi altında. Hakaret davaları genellikle Erdoğan muhaliflerinin sosyal medya paylaşımlarından kaynaklanıyor. Türk polisi ve yargı, Erdoğan’a veya hükümetine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile hakaret olarak algılıyor.

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) tartışmalı 299. maddesine göre cumhurbaşkanına hakaret Türkiye’de suç. Cumhurbaşkanına her kim hakaret ederse dört yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir, bu da suçun kitle iletişim araçlarıyla işlenmesi halinde artırılabilecek bir ceza.

21 Aralık 2018 tarihinde bir televizyon programında söyledikleri sözler nedeni ile “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 4’er yıl 8’er aya kadar hapisle yargılanan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın ilk duruşması yapıldı. - metin akpinar mahkeme

Yorumlar

  1. Turgay avatarı
    Turgay

    ”Türk polisi ve yargı, Erdoğan’a veya hükümetine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile hakaret olarak algılıyor.” Bu kabul edilemez. Hakaret ve küfürün olmadığı eleştiriye açık olması gerekiyor

  2. ismet aydemir avatarı
    ismet aydemir

    TEVRAT, 4500 YIL KADAR ÖNCE İSRAİLOĞULLARINCA YAZILMIŞTIR…..

    İNCİL, İSRAİLOĞULLARI VATİKANI 2000 SENE ÖNCE KURDUKTAN SONRA YAZILMIŞTIR.

    İNCİLİN BİRÇOK ÇEŞİDİ VARDIR…
    MARTİN LUTER İNCİLİN SON ŞEKLİNİ 1700 YILLARINDA ELEMİŞ, ELEĞİ DUVARA ASMIŞTIR…

    KURAN, OKUR YAZAR OLMAYAN MUHAMMED ÖLDÜKTEN ONÜÇ SENE KADAR SONRA said bin sabide YAZDIRILMIŞTIR. 700 YILLARINDA YAZDIRILMIŞ KURAN. DÖRT KERE MUSAF OLARAK YAZILMIŞ. MUSAFLARDAN BİRİ İSTANBULDA MÜZEDE, DİĞERİ İSE MISIR ELCEZİRE ÜNİVERSİTESİNDE OLDUĞU YAZILIR.

    AMA ÖZBEKİSTAN TÜRKMENİSTANINDA İDDİA EDLİR Kİ; KURAN ALTI KERE MUSHAF OLARAK DEĞİŞTİRİLEREK YAZILMIŞMIŞ. ÜSTELİK MUHAMMEDİN ANADOLU TÜRKMENİSTANINDA İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ DOKUZ AVRADI YOK, BİLAKİS ON ÜÇ AVRADI VARMIŞ…

    MÜSLÜMAN ERKEK KİŞİ, ALTI AVRATLA EVLENEBİLİYORMUŞ ÖZBEKİSTAN TÜRKİSTANINDA, ANADOLU TÜRKMENİSTANINDA İSE, MÜSLÜMAN ERKEK KİŞİ DÖRT AVRATLA EVLENEBİLİR, DİYE İDDİA EDİLİR….

    SURİYELİ ARAP KÖKENLİ BİR HANIM BANA BİR YIL ÖNCE DEDİ Kİ;
    İSLAM DİNİ ADALETLİ BİR DİN DEĞİL, ADALETLİ OLSAYDI, KADINLAR DA DÖRT ERKEKLE EVLENEBİLİRDİ(!)

    AFGANİSTANLI BİR HANIM BU suriyeli hanımın dediklerini DUYUNCA:
    -O SURİYELİ KADIN ZIR DELİ. BİR KADINA BİR ERKEK BİLE ÇOK. TÜM EREKLER DELİ, DEDİ…
    (Sütten ağzı yanmış, yoğurdu üfleyerek yiyordu)

    Özbekistan Türkmenistanında develerin önünde yürüyen kocaman bir konuşan NASRETTİN HOCA heykeline rastladım.

    Merakla sordum, hocam anadolu türkmenistanında muhammedin 9 avradı,
    burada ise onüç avradı vardı diye iddia ediliyor, hangisi doğru, diye sordum.

    NASRETTŞN HOCA:
    – İkisi de doğru, diye söze başladı.
    Bir cümle daha söyledi!
    ONU MERAK EDİP BANA SORANLARA SÖYLERİM…

    GELGELELİM KURU FASÜLYENİN NİMETLERİNE:

    KOSTONTOPOLİS YAHUDİLERİNİN BİR TAVRATI VARDIR…
    YAZAN ÜYELERİNİN ADI BELİRTİLMEYEN, BASILDIĞI YAYIN EVİNİN ADI DA BELİRTİLMEYEN BİR KURUL BU TEVRATI;
    ORTA ASYA ESERLERİNDEN KABALAYA GÖRE DERLEDİKLERİNİ, yani uydurduklarını yazmaktadırlar….

    BU TEVRATTA RAB ŞÖYLE DER:

    -EY İSRAİLOĞULLARI! BEN SADECE SİZLERİ SEVİYORUM…
    -DİĞER TOPLUMLARI SİZE KÖLE OLARAK YARATTIM…
    -KÖLE DEMEK; YATACAK YER İÇİN, YİYECEK İÇİN, GİYECEK İÇİN ÇALIŞMAYA HAZIR KİŞİ, DEMEKTİR.

    -EY İSRAİLOĞULLARI, SİZLERİN diğer toplumlara yalan söyleme hakkını, onları kandırma hakkını, onların mallarını gasp etme hakkını, onların mallarını çalma hakkını, HATTA DİĞER TOPLUMLARI ÖLDÜRME HAKKINI SİZLERE TANIYORUM.

    -AMA SİZLER BİRBİRLERİNİZİN HAK VE HUKUKUNA SAYGILI OLUN… BİRBİRİNİZE ADALETLİ OLUN…

    -ÇOĞALDIĞINIZDA BÜNYAYA YAYILIN.
    -BİR ELİNİZDE SİLAH, DİĞER ELİNİZDE PARA, DİLİNİZDE YALAN DÜNYAYA YAYILIN…
    -ÖZEL OKULLAR VASITASIYLA TÜM TOPLUMLARIN ZEKİ GENÇLERİNİ SEÇİP, SİZLERE HİZMETKAR OLARAK YETİŞTİRİN VE BUNLAR VASITASIYLA TÜM TOPLUMLARI YÖNETİN, KÖLELEŞTİRİN…

    -DÜNYADAKİ TÜM TOPLUMLARI KÖLELEŞTİRDİKTEN SONRA, fıratla kızıl deniz (bazı tevratkarda nil) arasında bir de HİTİT ÜLKESİNDE(ANADOLU TÜRKMENİSTANI) büyük israili kurun, demektedir.

    2002 senesinde RTE beyaz sarayda;
    cia, mossad ajanlarıyla ÜÇBUÇUK SAAT BOYUNCA GİZLİ BİR GÖRÜŞME YAPTIKDAN SONRA,
    hiç bir yakıt almadan ANKARADAN PENSİLVANYAYA KADAR UÇABİLECEK BİR UÇAK HEDİYERÜŞVET ALARAK ANKARAYA GELMİŞ VE VANDA BASIN YAYIN KURULUŞLARI ÖNÜNDE işim diyecekken çişim diyerek ihaneti şöyle itiraf etmişti…

    -ABD nin ve İSRAİLİN , HANİ BİR BÜYÜK ORTA DOĞU PROJEKERİ VARDI YA, YANİ TEVRATA GÖRE BÜYÜK İSRAİLİ KURMA PLANLARI, İŞTE BEN BU BÜYÜK ORTA DOĞU PROJELERİNİN EŞBAŞKANLARINDAN SADECE BİR TANESİYİMİ…
    -TÜRKİYEDE DİĞER PARTİ BAŞKANLARI DA, DİĞER EŞBAŞKANLARDIR…demişti.

    Sonra ne oldu? YANDI GÜLÜM KETEN HELVA!
    2000 CİVARINDA KAMU KURULUŞU İSRAİLOĞULLARINA 38 MİLYAR DOLAR KARŞILIĞI SATILDI.

    AVRUPADA TÜRMENLER JETPA, KOMPASAN, YİMPAŞ GİBİ İSRAİLOĞULLARI KURULUŞLARINCA 40 MİLYAR DOLAR DOLANDIRILDI…

    JETPA KURUCUSU JET FAZILLA RTE MECLİSDE YER DEĞİŞTİRİLTDİ.
    TÜRKİYENİN TÜM KAMU ARAZİLERİ ARAP KILIĞINA GİRMİŞ İSRAİLOĞULLARINA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ…

    İNSANLAR KOLLARINDAN BACAKLARINDAN BAĞLANAMAZ. SADECE KALPLERİNDEN BAĞLANABİLİR. ZORLA GÜZELLİK OLMAZ.
    YARİN YANAĞINDAN GAYRİ HER ŞEY ORTAK OLACAKTIR, dediği için osmanlı kılığına girmiş israil haydutlarınca 500 sene önce sivasda asılan PİR SULTAN ABDAL haykırıyor:

    -EŞKİYALAR DÜNYAYA EBEDİYYEN HÜKÜMDAR OLAMAZLAR!

  3. bilgehanın torunu avatarı
    bilgehanın torunu

    Das Erinnerungszeichen Robert Koch-Institut – mit offenen AugenDas RKI in der Zeit des Nationalsozialismus
    Zwischen 1933 und 1945 war das Robert Koch-Institut, das ehemalige Preußische Institut für Infektionskrankheiten, als staatliche Forschungseinrichtung des öffentlichen Gesundheitswesens eng in die nationalsozialistische Gewaltpolitik eingebunden. Das Institut unterlag in dieser Zeit einem erheblichen personellen und organisato-rischen Wandel. Seine Forschungs- und Beratungstätigkeit stellte es willfährig in den Dienst des NS-Regimes.Im Frühjahr 1933 wurden sämtliche Mit-arbeiter jüdischer Herkunft entlassen. Mindestens zwölf Wissenschaftler mussten ihre Forschungen am Institut einstellen. Der Verlust des Arbeitsplatzes und die zu-nehmende Diskriminierung zwangen die meisten Entlassenen zur frühen Emigration. Die in Deutschland Verbliebenen über-lebten die nationalsozialistische Verfolgung im Versteck oder im Konzentrationslager.1935 wurde das Robert Koch-Institut dem Reichsgesundheitsamt unterstellt, 1942 in eine selbständige Reichsanstalt umgewandelt. Bei der Neu- und Wiederbesetzung von vakanten Stellen fiel die Wahl vor allem auf überzeugte Nationalsozialisten. Zahlreiche Wissenschaftler unterstützten die nationalsozialistische Eroberungs-politik und nutzten aktiv die Möglich-keiten zur schrankenlosen Forschung, die das NS-Regime ihnen bot. Sie regten Menschenexperimente mit oft-mals tödlichem Ausgang in Heilanstalten und Konzentrationslagern an und führten diese selbst durch. Mehrere hundert Menschen verloren bei diesen Versuchen ihr Leben. Nach Kriegsende wurden nur wenige Forscher für diese Verbrechen verurteilt.
    Das ErinnerungszeichenRobert Koch-Institut – mit offenen Augendas RKI im Nationalsozialismussoll dazu beitragen, der Opfer der verbrecherischen Forschung zu gedenken, an die vertriebenen Wissenschaftler erinnern und die Auseinandersetzung mit dem Thema in Gegenwart und Zukunft lebendig halten. An der Einweihung des Erinnerungszeichens am 29. März 2011 haben zahlreiche RKI-Angehörige und externe Besucher teilgenommen. Diese Broschüre dokumentiert die Ansprachen bei der Einweihung, stellt das Erinnerungszeichen vor und erläutert den Hintergrund.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir