Alevilik ayrı bir din değil, İslamın içinde Sunnilikten ayrı bir inançtır. Almanya dahil Aleviliğin değişik ülkelerce tanınması, Aleviler için bir başarıdır. Alevilere karşı saygıdır. Burada sorun Türkiye ‘nin Aleviliği inanç olarak tanımamasıdır.
Bugünlerde Alevilik tartışması, Almanya’nın Aleviliği bir inanç olarak kabul etmesi ile tekrar yoğunlaştı. Alevilik üzerine bilime dayalı olarak bir bilgiyi doğru dürüst ortaya koymadan, grupların kendi siyasi ve şahısların ise şahsi çıkarları için kullanılmamasına dikkat etmeliyiz. Maalesef bu Türkiyede çok yapılıyor. Konu anlaşılamıyor. Anlaşılmamasından çıkarı olanlar ise sinsice ellerini oğuşturuyor.
Alevilik kimsenin oyuncağı ve istismar aleti değildir. Olmamalıdır. Alevilik kişinin inandığı ile kendi arasındaki vicdanlara nakşedilmiş bir inançtır.
Alevilik teolojik olarak ayrı bir din değildir. Bunu Anadolu Aleviliğinin inanç önderleri: Hace Bektaş Veli, Sarı Saltuk, Kalender Çelebi, Seyyid Selahaddin ( Melik Gazi Sultan) Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Seyid Ali Sultan vb … Alevi önderlerinden öğrenebilirsiniz.
Teolojik olarak Alisiz Alevilik olmaz. Öyle diyen varsa kendileri ayrı bir din kurarlar. O başka bir şey olur. Ama Alevilik olmaz. Alevilik İslamın içinde fakat Sünniliktende ayrı bir inançtır.
Türkiye Aleviliği kabul etmelidir. Almanya, Danimarka veya Avusturya ve 2016 ‘da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Yönetiminin aksine Aleviliği inanç özgürlüğü açısından meşru bir inanç olarak kabul etti. Bu doğru bir tutumdur.
Yanlış olan Aleviliğin Vatanı olan Türkiye’de hala Aleviliğin bir inanç olarak kabul edilmemesidir.
Burada iki şeyin altını bir birine karıştırmadan çizmek lazım. 1) Teolojik tartışma, yani Alisiz Alevilik tartışması vs başka bir şeydir.
2) İnanç özgürlüğü ve laiklik bazında Aleviliğin inanç olarak tanınması, ki hangi ülke tanırsa tanısın bu doğrudur ve başka bir şeydir.
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı
Sefa Yürükel