Yılbaşının kökeni Türklerin 21 Aralık’ta kutladıkları Nardugan Bayramı’dır.
Tarihde, takvimi ilk kez bulan ve uygulayan Türkler, günlerin uzamaya, gecenin kısalmaya başladığı 21 Aralık gününü 22 Aralık gününe bağlayan günü yılbaşı olarak kabul etmiş ve kutlamaya başlamışlardır. Çünkü bu tarih; günlerin uzadığı, gündüzün geceyi, aydınlığın karanlığı yendiği bir gündür. Tükler bu günü Nardugan Bayramı ve yılbaşı olarak kabul ederek, aydınlığa, bilgiye, yenilenmeye verdikleri önemi ve değeri göstermişlerdir.
Çok eski bir tarihe neredeyse 17000 yıllık bir geçmişe dayanan Türk takviminde bir yıl, şimdi olduğu gibi 365 gün 6 saatten oluşmaktadır. Yılbaşı ve her bir yıl içindeki döngüler, yeryüzündeki yaşam ve canlılar ile bağlantılı olduğu kadar, gökyüzü ve yıldız döngüleri, hareketleri ile de bağlantılıdır. Bu açıdan bakınca eski Türklerin astronomiye olan ilgilerinin ve bilgilerinin güçlü olduğu da görülmektedir.
Türk takviminde 12 yıl vardır. Her yıl bir canlı veya hayvan adı ile anılır. Bu 12 yıl bittikten sonra tekrar başa dönülür ve aynı isimden başlamak üzere 12 yıllık bir takvim süreci daha başlar. Bunun nedeni, çok ileri basamaklara ulaşan sayı sisteminin henüz bulunmamış olmasıdır. Buna rağmen Türkler, bu sorunu ve zorluğu bu suretle aşarak takvim ve zaman sürecini başlatmışlardır. 12 canlıdan, hayvan isminden oluşan Türk takviminin, modern astroloji ve gök biliminin temelini oluşturduğu söylenebilir.
Her bir takvim yılının başlangıcını yani “Yeni yılı, yılbaşını” ifade eden “Nardugan” sözcüğü; eski Türkçede “nar=güneş” ve “dugan=doğan” sözcüklerinden oluşan “Doğan Güneş” anlamına gelmektedir.
Her bir yıla bir hayvan isminin verildiği 12 yıldan oluşan Türk takvimi, güneş yılını esas alan bir takvimdir. Yıllara verilen isimler şu şekildedir: Sıçgan (fare, sıçan), Ud (boğa, sığır), Bars (pars), Tavışgan (tavşan), Lu (ejder, balık, timsah), Yılan (yılan), Yond (at), Koyun (koyun), Biçin (maymun), Taguk (tavuk), İt (köpek), Tonguz (domuz) yıllarıdır.
Toplamda 12 canlı adı ile anılan her yılın özellikleri ve o yıl içinde yaşanacak olaylar ve yıl içinde doğanların kişilik ve yaşamları, o yıla ismini veren canlının özellikleri ile benzeştirilir. İçinde bulunduğumuz “2020 yılı”, eski Türk takviminde “Sıçan” yılına isabet etmektedir. Bu yılın ve bu yıl içinde doğanların özellikleri; yılın orta yağışlı, kışın zor geçeceği, yıl içinde karışıklar olacağı ve bu yıl içinde doğanların bilgin ve sert görüşlü olacakları şeklinde tanımlanmıştır. Sene içinde yaşadığımız olaylar ve salgın hastalığa bakıldığı zaman bu tanımlamada bir ölçüde isabet olduğu düşünülebilir. Gelecek yıl olan “2021 yılına” isabet eden Ud (boğa, sığır) yılının ise soğuk ve uzun bir kışın yaşanacağı, güzel gelişmelerle dolu bir yıl olup, bu yıl içinde doğacak çocukların ileri görüşlü olacakları öngörülmüştür. Büyük düşünür Kaşgarlı Mahmud “Divan-ı Lugat’i-Türk” isimli eserinde bu bilgilere yer vermiş ve anlatmıştır.
Her yıl 21 Aralıkta kutlanan Nardugan Bayramı’nda yani yeni yıl kutlamalarında; insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyer, yaşlılar ve komşular ziyaret edilirdi. Kutsal bir yaşam ağacı olarak kabul edilen “Akçam” ağacı dallarına istek ve beklentilerini dile getiren yazıtlar bağlar, ağaç altında dans edip şarkılar söyler ve özel yemeklerini yerlerdi. Yeni yılın ve başlangıcı olan yılbaşının simgeleri “Ülgen Baba” veya “Ayaz Ata” denilen, kutsal kişilerdir. Bu kutsal kişiler; “beyaz uzun sakallı, pelerinli” birer iyilik melekleridir. Orta Asya’dan uzanıp gelen ve halen Anadolu’da dokunan halı ve kilimlerde örülmüş, ebru ve çinilerinde işlenmiş olarak varlıklarını devam ettirmektedirler.
Bütün bu anlatımlardan görüleceği üzere Türklerin “Nardugan Bayramı” yani yeni yıl kutlamaları ile, hristiyan dünyasının “yılbaşı kutlamaları” arasında ve Türk Dünyasının kutsal kişilikleri Ülgen Baba ve Ayaz Ata’sı ile Noel Baba arasında büyük benzerlikler vardır. Çünkü bütün bu kutlama, inanç ve kutsal kişilikler daha sonra, onlar tarafından kopya edilerek kendi kişiliklerine çevrilmişlerdir.
Değerli bilim insanı Muazzez İlmiye Çığ, diğer yazar ve kaynaklarda yer aldığı üzere; İznik’te 325 yılında toplanan ilk evrensel Hrıstiyan Konseyi, Anadolu’daki çam ağacını alarak bu günkü kutlama simgelerinin başına oturtmuştur İsa’nın yetiştiği topraklarda, çağ ağacı bulunmamakta ve yetişmemektedir. Türk topraklarında bulunan ve Türklerin Avrupa’ya geçişleri ile bu varlık ve simgeler alınmıştır. Yılbaşı ve Noel Baba masalının temelinde, eski Türk inanış ve efsanelerinde bulunan ve oradan çalıntı veya en hafif tabiri ile alıntı yapılarak alınan, beyaz uzun sakallı, pelerinli birer iyilik ve mertlik timsali olan Ülgen Baba ve Ayaz Ata yatmaktadır.
Ancak ifade ve kabul etmek gerekir ki; önemli olan bütün insanların; barış, huzur ve uyum içinde yeni yıllara erişmesi ve kutlamasıdır.
Bizler de Türk Dünyasının “Nardugan Bayramını ve Yeni Yılını” kutlar, Atatürk İlke ve Devrimleri içinde, laik, demokratik, mutlu günler, yıllar dileriz.
Av.A.Erdem AKYÜZ
Bir yanıt yazın