21 Aralık… Yerkürenin bizim yaşadığımız tarafında en kısa gün…
Gece yarısından sonra günler uzamaya başlayacak…
Dileyelim aydınlıklar da uzasın… 20 20’ nin kapkaranlık günleri son bulsun…
Evet, 21 Aralık Asya ülkelerinin yılbaşı…
Asyalı kökenimizi hoyrat ellere bırakmayalım derim…
Nitekim, 21 Aralıkta, Bodrum, “ismi ile müsemma” Gündoğan’da, bir rahmetli Gündoğanlının vasiyetiyle muhterem eşleri tarafından güzel ve anlamlı bir “Nardugan Anıtı” açılıyor…
Günün anlam ve önemi hakkında sözü fazla uzatmadan asırlık çınarımız, Sümer kraliçemiz saygıdeğer Muazzez İlmiye ÇIĞ’a bırakıyorum…
“Hepimizin NARDUGAN BAYRAMI kutlu olsun
Bolluk, bereket ve güzellikler bizimle olsun. Yıl sonu geldi…
Türklerde çam süsleme geleneği…
Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre,
yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyordu….
Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, imge olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebilirsiniz.
Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece gündüzle savaşıyor.
Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek utku kazanıyor.
İşte bu güneşin utkusu, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar.
Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.
Bayramın adı NARDUGAN
(nar=güneş, tugan, dugan=doğan) Doğan güneş.
Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar.
Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına armağanlar koyuyorlar; dallarına alacalı ipler bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan…
Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın
çevresinde yırlar söyleyip oyunlar oynuyorlar.
Yaşlılar, büyük babalar, nineler görmeye gidiliyor; bir araya gelerek birlikte yiyip içiliyor.
Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme…
Bayram, yakınlarla bir araya gelerek kutlanırsa ömürlerinin uzayacağına, kendilerine uğur getireceğine inaniyorlar…
Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş.
Araplar bu ağacı bilmezlermiş, bu yüzden olayın, Türklerden Hıristiyanlara geçtiği, bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor.
İsa’nın doğumu ile hiçbir ilgisi yok.
“Doğum, güneşin yeniden doğuşu” “
Sayın ÇIĞ’in satırları burada bitiyor…
İnanışa göre Nardugan Gecesinde nar kırılıp, yenmeliymiş…
Bu;
*Gönül kırgınlıklarımıza, kalp ağrılarımıza ve tüm yaralara iyi gelirmiş
*Bu gece nar yerseniz, yıl boyu hiçbir hastalık size yanaşamazmış…
*Bu gece nar kırarsanız, yıl boyunca nar gibi bereketiniz olurmuş…
*Bu gece konuklarınıza nar sunarsanız, gönül kırgınlıklarınız geçer, küslükleriniz diner, yürek yaralarınız azalırmış…
*Bu gece nar evinize girerse, yıl boyunca tam da bu geceki gibi, karanlık kısalır, kısalır, biter, artık aydınlıklara gark olurmuşsunuz… *Bu gece, nar ayıklayanınız, size nar tanesi sunanın da kadrini kıymetini bilip, birken, bin olunur, beraber, tane tane kızıl kızıl ışıldar, yanyana bir bütün olunurmuş…
Ne diyelim bayram kutlu, 20 21 aydınlık olsun…
Bir yanıt yazın