Ülke yangın yeri… Kirli siyaset, kirli ticaret el ele verdi, ülkeyi yakıyor. Ülke yanarken, müdahale etmesi beklenen yedek siyasetin yangın söndürme aracında SU BULUNMUYOR(!)..
Sorumluluk almaktan korkan Türk Milleti, proje partilerin eteğinden tutmuş, çare arıyor. Aslında biliyor çare olmadıklarını… Biliyor derdini dert etmediklerini… Bildiğini açık etmek işine gelmiyor. Çünkü açık ederse, iş başa düşüyor. İş başa düşmesin diye sorumluluktan kaçıyor.
O zaman bir yol haritası çizelim:
PARTİLERİNİZE ŞU SORULARI SORUN:
-İktidara gelirseniz, Türkiye’nin bölünmesinin alt yapısı olan ikiz yasaları kaldıracak mısınız?
-Ege’de işgal edilen adalarımızı geri alacak mısınız?
-Satılan, peşkeş çekilen stratejik kurumlarımızı geri alacak mısınız?
-Sularımızı, tarım alanlarımızı Türk Milletine iade edecek, tarım alanlarının yabancıya satışını yasaklayacak mısınız?
-T.C. Devletini kuran Atatürk ve silah arkadaşlarının kalkınma programlarını güncelleyerek üretim ekonomisine geçecek misiniz?
-Milli Eğitim Bakanlığını, parti endişesi taşımadan milli hale getirip, bilim temelli, ihtiyaçlarımız doğrultusunda, üretime yönelik bir programla yenileyecek misiniz? Parası olan veya olmayan her Türk çocuğuna eğitim ve öğretim hakkını teslim edecek misiniz?
-Yok edilen tarım ve hayvancılığımızı ‘acil koduyla’ gündeme alıp, konunun uzmanlarıyla, yeni dünya şartları ve azalan sularımızı da dikkate alarak, kendine yeten bir ülke haline getirecek projeleriniz var mı?
– Tarım ve hayvancılık alanlarımızı planlayıp, veteriner ve ziraat mühendisleri atayarak, bilimsel ve akılcı bir üretime geçiş için bir programınız var mı?
-Yerli tohum yasağını kaldırıp, kalan yerli tohumlarımızı korumaya alacak mısınız?
-Türkiye için sömürü anlaşması olan Gümrük Birliği anlaşmasını iptal edecek yüreğiniz var mı?
-Devri sabık yaratarak, milletin çalınan paralarının peşine düşecek misiniz?
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığını tanıyacak mısınız?
-Hıfzıssıhhaa gibi kapatılan kurumlarımızı yeniden açacak mısınız?
-SSK’nın kapatılan ilaç fabrikasını güncel şartlara göre planlayıp, yeniden açmayı planlıyor musunuz?
-Sömürge yasası olan “Maden Yasasını” milli çıkarlarımıza göre yeniden düzenleyecek misiniz?
-Askeri okulları, Askeri Hastaneleri yeniden açacak mısınız?
– Bütün sanayi yatırımlarımız;
Cahilce, bilimsellikten uzak bir kafayla 1. derece deprem bölgelerimize yapılmıştır. Devlet aklı olmayınca, kara düzen özel yatırımlar devam ediyor. Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kadrosu, fabrikaları bütün ülkeye yaydılar. İşi, aşı Türk Milletinin ayağına götürdüler. O fabrikalar yok edildi. Yatırımlar Batıya kaydı. Diğer bölgelerde ise devletin Valisi, Kaymakamı ve güvenlik güçleri kaldı. Devletin asık yüzü… Yani, sevilmeyen yüzü kaldı..
Sorun partilerinize, bu kara tabloyu değiştirecek niyet ve iradeleri var mı?
Bu sorular yaşamsal önemde ana damardır. Ana damar kesilirse, yaşam biter.
Milletçe NEFES ALAMIYORUZ,
GÖRMÜYOR MUSUNUZ?
Bu temel sorunlarımızı çözmeyecek, çözemeyecek hiçbir parti GERÇEK DEĞİLDİR.
Peki nedir?
DIŞ GEBELİKTİR.
Yanlış okumadınız! Tanımı;
Dış gebeliktir.
Şöyle ki;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde siyaset, çözüm üreten kurumlar olmaktan çıkıp, sorun üreten hastalıklı bir yapıya dönüşmüştür. Türkiyede siyaset gayri milli hale gelmiş, Anadoluyu ölüme götürecek DIŞ GEBELİĞE dönüşmüştür. Annenin zehirlenip ölmesini engellemek için;
İYİ BİR DOKTORA,
CERRAHİ BİR MÜDAHALEYE İHTİYAÇ VARDIR.
Gerçeklerden kaçarak ölümden kurtulamayız!!
Zahide UÇAR (17.12.2020)