Kuraklık kasıp kavuracak…

Türkiye’nin kuraklık eylem planı hazırlığı var, ancak azalan yağışları dikkate alarak susuzluğa karşı önlemlerini almadığı ve bu durumun gıda güvenliğini de riske attığı tartışılıyor.

Pandemi nedeni ile sıkıntıların yaşandığı bir dönemde susuzluk ve ardından gelebilecek gıda sıkıntısı kara kara düşündürüyor. Tarım sektöründe ise gelecek endişesi ağır basıyor.

Konu ile ilgili Amerika’nın Sesi VOA geniş bir analiz yaptı. Görüşlerini yansıtanlar “Türkiye’de kuraklık çok büyük bir risk” açıklamasında bulundu. Bunun tarım sektörünü vurabileceğine dikkat çekti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ortaya koyduğu haritada, Türkiye Aralık ayını “şiddetli kuraklık” riskiyle karşıladı. Türkiye’nin batısı, ortası ve Doğu Anadolu Bölgesi’yle Mardin ili ve civarı “acil durum” gerektirecek şekilde, kış mevsimi olmasına rağmen şiddetli kuraklık yaşıyor. Harita özellikle tarım sektöründe endişeye yol açmış görünüyor.

“Şiddaetli kuraklık” riskini vurgulayan haritayı değerlendiren TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, acilen uzun vadeli çözümleri içeren önlemler alınması çağrısında bulunarak, “Bu kuraklık toplumun çok büyük bir kısmını etkileyen bir doğal afet” tespitini paylaştı. Türkiye’nin 2017 yılında kamuoyuna açıkladığı “kuraklık yönetimi planı” olmasına rağmen bunun uygulanmadığını söyledi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ise, tarım üretiminde sıkıntı oluşacağını ve Corona virüsü salgını koşullarında Türkiye’nin gıda güvenliğinin riske gireceğini belirtti.

Hükümete acilen önlem alınması çağrısı yapan Bayraktar düzenlediği basın toplantısında, buğday başta olmak üzere Türkiye’nin ayçiçeği, pirinç, arpa ve mercimek için kuraklık kaynaklı üretim sıkıntıları olabileceğini söyledi.

Bayraktar, Rusya gibi ülkeler tarafından tarım ürünlerinde pandemi koşullarında ithalat yasakları getirilmesiyle birlikte sorun yaşanmaması için, Türkiye’nin kendi çiftçilerine destek olması gerektiğini vurguladı.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Suiçmez de, mevsim normalleri altında yağışlar olmasına bağlı olarak “meteorolojik kuraklık” ile şimdiden Türkiye’de kuru tarım alanlarında yüzde 10 ila 20 oranında verim kaybı görülmeye başlandığına dikkat çekti.

Önümüzdeki aylarda yer altı suları ile nehirlerde debi düşüşü dolayısıyla “hidrolojik kuraklık” riski de göründüğünü de belirten Suiçmez, bunun ilkbahar ve yaz aylarında sulu tarım bitkileri üretimini etkileyeceğini söyleyerek, Türkiye’nin gıda güvenliği için önlem alması gerektiğini ifade etti.

TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır da, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki meteorolojik kuraklık tablosunu “doğal afet” sözleriyle niteleyerek acilen önlem alınmasını istedi.

Türkiye’nin 2017 yılında kamuoyuna açıkladığı “kuraklık yönetimi planı” olmasına ve gerekli yasal düzenlemelerinde bulunmasına rağmen “her şeyin adeta lafta kaldığını” söyleyen Çukurçayır, mevsimsel yağışlara bel bağlamak yerine uzun vadeli, deniz suyu kullanımı gibi çözümler için harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

Aralık ayı başında yayımlanan haritayı yorumlayan Çukurçayır, “Şu anda Türkiye’de meteorolojik bir kuraklık yaşanıyor. Yani bir yağış azlığı var. Bunu Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kuraklık analizleri haritasına baktığınızda çok net görüyorsunuz. Özellikle Türkiye’nin Batı Karadeniz kısımlarının bir kısmı dahil İç Anadolu, Güneydoğu, Doğu Anadolu’nun büyük bir bölümünde; yani Türkiye’nin hemen hemen çoğu yerinde ciddi anlamda meteorolojik kuraklık söz konusu. Dolayısıyla bu kuraklık toplumun çok büyük bir kısmını etkileyen bir doğal afet” dedi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarıyla kuraklık analizi konusunda yol gösterdiğini vurgulayan Çukurçayır’ın açıklamalarına göz atalım:

 “Ocak-Şubat ve Mart aylarında mevsim normallerinde yağış bekleniyor. Sorunu çözer mi? Çözmeyebilir. Çünkü kış mevsimine belirli bir su stoğuyla girilmesi gerekiyordu. Tarımda yağışların zamanında olması çok önemli. Biz kümülatif su miktarına bakıyoruz; yani barajlardaki suya. Belirli yaştakiler bunu çok iyi bilir. Yılbaşı, aslında kar demektir. İç, Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan insanlar için…Tarımsal olarak bakıldığında kar yağışı, çiftçi ve toprak için yağmurdan çok çok daha önemli. Biz ülke olarak kolay yola kaçıyoruz ve her şeyi iklim değişikliğine bağlıyoruz. Niye, çünkü kuraklık artık ciddi risk olarak kapımızda. Kuraklık çok sinsi gelişen bir olay. Siz bunu çok iyi takip etmek zorundasınız. Yağışın belirli bir miktar azaldığı andan itibaren gerekli uyarıları topluma yapmak zorundasınız. Bunlar yapılmadı. Ne zaman ki barajlardaki su seviyeleri 20’li rakamlara düştü, panik başladı. Pandemi de su tüketimini hızlandırdı. Özellikle içme suyu tüketimini. Mevsim normallerinde yağış olasılığını ummakla beraber, şu andaki durumumuz inşallah ve maşallahlara kaldı gibi duruyor. Kuraklık planlamasıyla ilgili 23 kanun ve 15 yönetmelik bulunuyor. Aslında Türkiye’de her şey var ama bunları hayata geçirme noktasında sürekliliğimiz yok. Bir hükümet değişiyor, her şey değişiyor. Siyasetten daha bağımsız kurum ve kuruluşlarca kuraklık planlaması lazım”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir