Dolandırıcılığın altın çağını yaşıyoruz

Dolandırıcılığın altın çağını yaşıyoruz

Kanal a televizyonunda bir ekonomisti dinliyorum. Sözde ekonomist diyor ki, “Çalışanlara destek vermek yerine, şirketlere destek verilmelidir. Çünkü istihdamı onlar sağlıyorlar. Firmalara destek verirsek krizden çıkarız.”

Tercümesi; Zengini daha çok zengin edersek, krizden çıkarız.

Liberal dünya görüşünün felsefesi budur. Zengini yaşat ki sen de yaşayabilesin.

Ekonomi tarihinde bu konu çok tartışılmış ve bu tartışmalar sonunda, insanoğlu At Pisliği Teorisi’ne ulaşmış. Ağanın atını iyi beslersek, atının pisliğinden bizde yararlanırız, anlayışıdır.

Devletten daha zengin olmuş şirketlere, devlet desteğinin halka anlatısı; zengini daha zengin edersek, bize de bir şeyler düşer. Bu mantık-eğer mantıksa- gelir dağılımının felaket olmasından doğacak sonuçları ve insanı yok sayma mantığıdır. İnsanı tercih etmek yerine sermayeyi tercih etmek.

Oysa, o ekonomist bilmiyor ki, yıllardır uygulanan, bu zengini zengin etme işi; hem devletleri devlet olmaktan çıkarıyor, hem de fakiri daha çok fakir ediyor. Yani hep zengine destek verince, işler düzelmiyor. Hatta daha kötüye gidiyor.

Krizlerden bunalan insanlık ve onun yaratacağı kaostan korkan zenginler bile, çalışanlara doğrudan destek verelim diyorlar. “Helikopter parası” ifadesi çalışanların ortaya attığı bir ifade değil, zenginlerin orya koyduğu bir ifadedir.

O ekonomistin ağa babaları daha da ileri gidip, ticari bankaları kaldıralım. Dijital Cüzdan uygulamasına geçelim, ticari bankaların aldıkları komisyonları çalışanlara yönlendirelim, diyorlar.

Zengine daha çok destek sağlama anlayışı, kapitalizm için bile geride kalmış bir anlayışa dönüştü. Bizim garip, sözde kapitalist ekonomist, ille de zengine destek demeye devam ediyor. İktidar da bunları dinlediğinden, krizlerden özgün bir çıkış planı yapamıyor. At Pisliği Teorisinin içinde sıkışıp kalmışlar.

Çalışanları dolandırmak, devleti dolandırmak şeklinde işleyen finans kapital Altın Çağını yaşıyor.

Tasarrufa inanmayan iktisatçının önereceği de zengini daha çok zengin edersek, düzlüğe çıkarız şeklinde olacaktır.

Tasarrufu ortadan kaldıran itibari paradır. İmtiyazlı servet sınıfının ürettiği kredi parası, kaydı para, dijital kredi parasının, hangi sonuçları insanlığın önüne koyduğunu bilmeyen iktisatçımız, hala para basan imtiyazlı zümreye devlet desteği istiyor. Enflasyonun temel kaynağının bu itibari para, borç parası olduğunu bilmeyen zavallılar. Sonra kalkıp, enflasyonu düşürme eylemleri öneriyorlar. Önce imtiyazlı sınıfların para basmasını durdurun ki, enflasyon dursun. Bir de bizim enflasyonun üzerine dövizden kaynaklanan enflasyon binince, halkın ezilmesi katmerleniyor.

Hem devletin hem de çalışanların dolandırıldığı bu düzenden çıkış olmazsa, dolandırıcılık altın çağını sürdürmeye devam eder.

11 Aralık 2020

Dolandırıcılığın altın çağını yaşıyoruz - bulent esinoglu 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir