10 Aralık İnsan Hakları Günü’ymüş…Dili,dini,ırkı,rengi ne olursa olsun dünyanın her yerinde insan var da İnsanlık nerede?
Bildirgeler…Kararlar…Kurallar…Hepsi birbirinden güzel ve değerli de acaba gerçek hayattaki uygulanılırlığı ne kadar!
Dünyadaki uygulaması da üç aşağı beş yukarı aynı ama ben ülkemdeki insan haklarına bir göz atmak istiyorum.
Hangi siyasi ve medeni haklardan bahsediyoruz.Toplumlar çoğunluğun onaylamadığı yönetimlerce yönetiliyor,kendi seçmediği parti hakkında ağzını açtığında ya işinden oluyor ya da tutuklanıyor.Fikrini söyleme özgürlüğüne sahip değilsin.Kişi güvenliği sağlanamıyor,bağımsız ve tarafsız mahkemelerce adil ve kamuoyuna açık yargılama var mı sizce?
Dünya ülkeleri zaman zaman çeşitli gruplar oluşturarak bir takım kararlar alırlar,kurallar koyarlar,bir süre sonra bakarsınızki en başta bu kuralı koyanlar çiğner…
Universal Declaration of Human Rights ya da kısaca UDHR(İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi)
2.Dünya Savaşı’ndan sonra devletlerin bireylere tanınan özgürlük ve haklarının güvence altına alınması amaçlanarak 10 Aralık 1948 de Birleşmiş Milletler Genel kurulu’nca kabul edilen 30 maddelik bir bildiridir.
Bu konuda yapılan ilk çalışma 1215 yılında İngiltere Kralı’na kabul ettirilen “Magna Carta”bildirisidir ve insan haklarının ilk belgesi olarak kabul edilir.
Daha sonra Amerika’da Bağımsızlık Bildirgesi.
1789 Fransız Devrimi’nden sonra “İnsan Hakları Bildirisi”.Özgürlük,eşitlik ve kardeşlik” gibi kavramlar ilk kez bu bildiride yer almıştır.
10 Aralık 1948 de Paris de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nca kabul edilen bu bildiriye göre insanlara sadece anayasalarda tanınan siyasi ve medeni haklar değil,kültürel,toplumsal ve ekonomik haklar da belirtilmiştir.
Kişinin güvenliği,yaşama,özgürlük,keyfi tutuklama,bağımsız ve tarafsız mahkemelerde,adil ve kamuya açık yargılanma,hapis ve sürgünden korunma,toplanma ve örgütlenme özgürlüğü,vicdan,din eğitim,çalışma, sosyal güvenlik,toplumun kültürel yaşamına katılma hakkı,bilimsel ilerlemenin ürünlerinden yararlanma hakları bulunur.
Madde 1:Bütün insanlar özgür,onur ve hakları yönünden eşit doğarlar,akıl ve vicdana sahiptirler.
Madde 2:Herkes dil,din,ırk,renk,cins,siyasal ya da başka inanç,ulusal ya da toplumsal köken,varlıklı olup olmaması,doğuş ya da bir başka ayrım gözetmeksizin bildirideki haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir.İster bağımsız ülke uyruğu,isterse bağımlı,özerk olmayan,başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun,bir kişi hakkında ,uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal,adli ya da uluslararası durumu bakımından hiç bir ayrım gözetilmeyecektir.
Bu haklar hiçbir şekilde başkalarına ya da kurumlara aktarılamaz.
Madde 30:Bu bildirinin hiçbir unsuru,içinde açıklanan hak ve özgürlüklerin bir devlet ,topluluk ya da bireyce ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir etkinlik ya da girişime hak verir biçimde yorumlanamaz.
Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü var da benim ülkemde benim mi haberim yok!
Bir sabah kalkıyorsunuz,apar topar tutuklanmış gazeteci ve normal vatandaşları dinliyorsunuz haberlerde…Hem de hiç bir açıklama yapılmadan
Gerçekten insanların dil,din,ırk,renk,cins,siyasal görüş gözetilmeksizin eşit bir şekilde yönetildiğine inanıyor olamazsınız…Daha bir kaç gün önce gazatelerde insanların kapısına kırmızı işaretler koyulmadı mı!
Bizden değilsen işin de olamaz felsefesi hakim değil mi gerçekten ülkemde…Niye insanlar durup dururken işinden atılıyor o zaman…
Adamlar düşünmeyi araştırmayı yasaklayan sadece ezber ve itaat üzerine kurulu,insanı pasifize eden eğitim sisteminde ısrar etmiyorlar mı!Kimse bana eğitim eşitliğinden bahsetmesin,kendi çocukları yurt dıişında özel okullarda okurken,halka sen çocuğunu imam hatip okuluna göndereceksin diye bütün okullar imam hatip okuluna çevrilmedi mi…
Barınma ve toplumsal hizmetlerde,yiyecek ve sağlıkta,yasanın koruyuculuğunda eşit olarak yararlanma kuralı var…Niye benim ülkeme uğramıyor bunlar…Hani nerde en baştaki yaşama ve özgürlük hakkı…
Barışçıl amaçlar için bile olsa dernek kurup toplanamıyorsun…
Çocuk yaşta getirdikleri evliliklerle evlenme,mal,mülk edinme haklarına da kendileri karar veriyorlar…
Çocuklara tecavüz edilirken,kadınlara işkence edilirken vicdanlarınız tatile mi çıkmıştı…
Ülkem de dünya da cayır cayır yanıyor ve oluk oluk kanıyor…
Silah tüccarlarının silah satmak ve orta doğunun petrol kaynaklarını ele geçirmek için insanları birbirine düşürdüğü ve dünyayı kan gölüne çevirdiği ortamda bana kimse insan haklarından bahsetmesin…Hiç inandırıcı gelmiyor…
Ülkemdeki özellikle eğitimli 4 gençten bir tanesinin işsiz gezdiği,asgari ücretin açlık sınırının altında bırakıldığı,bir aşı yapılırken bile insanların ayrıştırılıp,kutuplaştırıldığı
ama yönetenlerin saraylarda oturup,bir eli yağda bir eli balda yaşadığı bir dünyada hiç kimse bana İnsan Hakları var masalını anlatmasın…