Sanatçılar, tiyatrocular, sinemacılar, müzisyenler, garsonlar, aşçılar özetle tüm sanat ve hizmet sektörü pandemide devlet desteği verilmediği için hem işsiz hem de aç kaldı. Müzisyenler enstrümanlarını satıyor. Geçenlerde müzisyen bir karı – koca 6 ayda sadece 15 gün yevmiye kazandıklarını söylediler. Yevmiye dediğin bir kaç yüz lira!!! Evde satacak bir şey kalmayınca şimdi sıra çocuklarının oyuncaklarına gelmiş. İnsanlar işsiz, gençlerin umutları kırık, birçok insanın cebinde ekmek parası kalmamış.
Hazine çökmüş, maliye çökmüş, hukuk çökmüş, kamu düzeni çökmüş. Adalet suçluları af ederken, suçsuzları mahkûm ediyor. Tuz koktu… Düyunu Umumiye tekrar hortladı . Kefen bezinin KDV’si %18, ekmeğin KDV’si %08 iken Erdoğan’ın has adamı Demirören’in hileli şans oyunlarının ve Pırlanta, elmas v.b ,kıymetli taşların KDV’si SIFIR… İktidar sadece patronlara çalışıyor. Köylülerin inekleri, traktörleri haciz ediliyor. Tarım ve hayvancılık can çekişiyor.
Türkiye 80’li yılların Arjantin’ini yaşıyor. Hem de daha derinlemesine, Arjantin sadece ekonomik olarak özelleştirmelerle çökertildi. Türkiye sadece ekonomik değil, toplum kavgalaştırılarak bölünmeye götürülüyor. Bu da yetmiyor, çağdaş demokratik , laik Cumhuriyet rejiminden islam devletine dönüştürülüyor. Akbabalar ellerini oğuşturarak masaya gelecek olan ballı (turkey) yemeklerini bekliyor. Türkiye daha derin ve çıkılmaz ekonomik ve sosyal işgale açılıyor.
Pandemi için öncelikle Yurt dışından 25 bin VİP aşı getirilerek iktidar ve yakınlarının aşılandığı haberleri yayılıyor. Toplum efendiler ve köleler olarak bölünüyor.
Kamu düzeni çökerken yüzlerce danışman, binlerce koruma, yüzbini geçen kamu aracı, 15 tane uçak, saray saray saray, 3-5 yerden ballı maaşlar… Pandemi sadece orta halli ve yoksul halkın mahallerini dolanıyor. İnsanlar hava kararınca pazar yerlerinden, çöp tenekelerinden yiyecek topluyor.
Tarih bu günleri kara sayfasına not ediyor.