Gün geçmiyor ki Cumhurbaşkanı muhalefet liderine veya vekillerine çok ağır ifadelerle saldırmasın!
Saldırmasın!.. diyorum çünkü bu artık ‘cevap hakkı’ olmaktan çıktı, saldırı ve hedef gösterme durumuna geldi.
Acaba neden?.. Bilim insanlarının ve siyasetçi emektarların incelemesine konu olacak bir tavır. Üstelik sıfatı TC Cumhurbaşkanı olunca!
Senin, benim yani hepimizin, 83 milyonun Cumhurbaşkanı.
Her konuşması ölçülü, biçili ve ders niteliğinde olmalı ki, tüm vatandaşlar örnek alsın. Bu siyaset dili olunca biz neyi örnek alacağız?!
Son konuşmasında , muhalefet de olsa TC milletvekili için ‘’… gördünüz cenaze namazında bile bu AHLAKSIZ, TERBİYESİZ adam yanında birisi ile konuşurken PİŞMİŞ KELLE GİBİ sırıtıyor…’’ Büyük harflerle yazdığım kelimeler makama asla yakışmayan, toplumu üzen ifadelerdir! Dolayısıyla hiçbir dahli olmayan vatandaşlar da bu sözlerden etkileniyor, geriliyor ve üzülüyor!
Sonrasında da, yıllardan beri ağızdan düşmeyen ‘’ Her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var’’ güzellemesi!
Gerilen, bölünen, üzülen toplumdan nasıl birlik ve beraberlik çimentosuna dahil olmasını bekleyebiliriz?!
Elli yıldır siyaseti yakınen takip eden, bir tarafa mensup olmayan, ( Taraf olmayan bertaraf olur, denilmiş olsa bile) sade vatandaş olarak çok şeyleri gördüm. Siyasetin ‘rüzgar gülünden’ tutunda, satanlardan, satılanlardan, hızına ayak uydurulamayanlardan, akşamdan sabaha parti değiştirenlerden, pazara kadar değil, mezara kadar diyerek kestirmeden dönüş yapanlara kadar ne cevherler(!) gördük neler!
Ama bu günkü gibi siyasette ‘’USLÜP’’ kelimelerini görmemiştim açıkçası!
Siyasette o kadar çok düzeltmemiz gereken eksiğimiz var ki; inanın yazmaya kalksak sanırım bir top A4 kağıdını doldurabiliriz!
Sakin düşündüğümüzde, böyle bir siyasetin ülkemize ne faydası olmuş diye baktığımızda, bırakın faydayı, tüm parametreler bozulmuş, eski günleri arar hale gelmişiz!
Demek ki ortada bir yanlış var. Şimdiki siyaset ikliminin devam etmesi ülke için daha kötü günler geliyor anlamını yüzümüze vururken, yansıması dış politikaya da etkisi olduğundan çok zor günlerin bizi beklediği uyarısını yapmaktadır.
Pandemi belasının dünyayı vurduğu bir zamanda, daha da kırılgan hale gelen yaşam alanı zorlukları ile uğraşırken, siyasetin çare olmayışı ayrı bir hüsran olmaktadır.
Ekonomideki ağır tablonun yanında, dış politikada, etrafı vampirlerle sarılmış, kan emicilerin avı durumuna getirilmek isteniyoruz. Bunda bizim de yanlış dış politikalarımızın olduğu gerçeğini unutmadan, kısır çekişme siyasetini bırakıp, birlik ve beraberlik siyasetini oluşturmalıyız.
Aksi halde sorunlar yumağında debelenip duracağız!
Emin EĞRİ
Bir yanıt yazın