Kurtuluşu servet sınıfına teslimiyet te aramak
Yerli, yabancı servet sınıfı tarafından, içine düşürüldüğümüz ekonomik krizin, içinde, 2018 yılından beri, debelenip duruyoruz. Servet sınıfının yağması durdurulmazsa, krizden çıkılacağına dair bir işaret de görünmüyor.
Millet açlıktan ve hastalıktan kırılırken, bankalar, 2020’nin ilk on ayında 50 milyar lira kar edebiliyorlar. İç ve dış servet sınıfına ödenen ve ödenecek olan faizlerin haddi hesabı yok.
İtibari para basma dahil, Devletin tüm ekonomik yetkilerini, servet sınıfına devir ederken, başarılı olduklarını sananlar, o dönemde sadece borçlanıyorlardı. Borçlanmayı başarı sanıyorlardı. Borçların bir gün ödeneceğini hiç hesap etmiyorlardı.
Kriz nedir bilmeyen Siyasal İslam, devletin kriz zamanlarında halkını koruyacak, devlet kurumlarını ve üretim tesislerini satınca, ekonomik kriz dönemlerinde, devletin elinde, halkı krizden kurtaracak/çıkaracak araç kalmadı.
Elbette, özelleştirmeler ve ulusal pazarlar devir teslim edilirken, elin oğlu, sana borç vermekte beis duymayacaktı. Ve kolayca borç verecekti.
Dolar al, dolar sat, kâğıt al, kâğıt sat, üretmeden kazan sistemi olan finans kapitale teslim olmak, aslında, iç ve dış servet sınıfına teslim olmaktı. Ama olay bize piyasanın nimetleri olarak pazarlanmıştı. Aç gözlülerin hızlı zenginleşeceğinden ve halkın ise fakirleşeceğimizden hiç söz edilmemişti.
Her türlü parasal ve ekonomik alanı ele geçiren servet sınıfı; şimdi de borç getirmek ve borç vermek için zorluk çıkarıyor.
Servet sınıfı, yeniden borç vermek için yeni şartlar ileri sürüyor.
Biriken devasa borçlar ve bu borçların faizlerinden kaynaklanan olumsuzlukları anlatacak, siyasi parti de olmayınca, yaşanacak sıkıntılara katlanmanın dışında, halkımıza bir başka yol kalmıyor.
Çalışanların %85’i sendikasız. Sendikasızlık durumu, sadece bir ekonomik mesele olmanın ötesinde, siyasetsizleşme programıdır. Çalışanların, ülke için alınacak karalardan dışlanması anlamındadır.
Çalışanların içinde olmadığı kararların, sadece servet sınıfının aldığı bir ortamda, demokrasiden de söz edilemez.
Finans kapital çalışanlara yeterli ücret vermek yerine, borç vermesi sonucunda, çalışanların daha derin sömürülmesine neden olmaktadır.
Borçların ödenmesindeki zorluklar nedeniyle, sadece ekonomik kriz yaşanmıyor. Siyasi krizler, sosyal kaoslar, kutuplaşmalar ve belirsizlikler de yaşanıyor.
Kontrollü yıkım ve istikrarsızlaştırmanın sonuna geldik.
4 Aralık 2020, bulentesinoglu@gmali.com
Bir yanıt yazın