Türk basınında fazla dikkat çekmeyen bir haber 20 Kasım’da ODA TV’de “Sabancı’ya tartışma yaratacak Atatürk uyarısı“ başlığı ile yayınlanmıştır. Amerika Atatürk Derneği Yönetim Kurulu, Sabancı Kuruluşları Mütevelli Heyetine dikkat çeken bir mektup göndermiştir. Columbia Üniversitesi’nde Sakıp Sabancı’nın varislerinin katkıları ile kurulan Sakıp Sabancı Kürsüsü ve Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin programlarıyla ilgili mektupta, “Türk Enstitüsü yıllardır Türkiye düşmanlarını akademik konferanslar kisvesi altında bir araya getirmektedir” denilmiştir.
Türkiye’de fazla tanınmayan “Amerika Atatürk Derneği“ ile ilgili bilgiler de aşağıdadır.
Amerika Atatürk Derneği Yönetim Kurulu’nun açıklaması şöyledir:
“Fark ettik ki, Türkiye ile ilişkili konu ne olursa olsun, konuşmacının Ermeni Soykırımı iddiasından söz etmesi gerekiyor. Yurt içinde milli bayramlarımızda ulu önder Atatürk ve Cumhuriyetimizi överek kutlayan, basın bildirileri ve reklamlar veren Sabancı Kuruluşları, ne yazık ki yurt dışında tam aksi faaliyetlerde” denilmiştir. Devamla, “Sabancı Kuruluşları Mütevelli Heyetine, Columbia Üniversitesine yıllar önce sağladığınız endowment ile kurulan Türk enstitüsü, yıllardır Türkiye düşmanlarını akademik konferanslar kisvesi altında bir araya getirmektedir. Bunun son örneğini, Türk Enstitüsü tarafından Ekim ayında düzenlenen iki programda gördük: 1- Kürt kökenli vatandaşların durumunu ABD’de işkence gören siyahilerle karşılaştıran, Fatma Müge Göçek,“Origins of Contemporary Violence in Turkey and the United States“, 15 Ekim 2020,Atatürk’e diktatör, faşist lakaplarını kullanan, devrimleri küçümseyen Ryan Gingeras,“ International Reflections on Elites and the Countryside in Atatürk’s Turkey, 1931-1938“, 28 Ekim, 2020. ()
Odatv’nin haberi sonrasında konuyla ilgili Sabancı Holding aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
“Haberde bahsi geçen yapının Sabancı Holding ve kuruluşlarıyla yönetimsel, idari ve hukuki olarak herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır” denilmiştir. “Bugün Oda TV web sitesinde ‘Sabancı’ya Tartışma Yaratacak Atatürk Uyarısı’ başlıklı haberinizde geçen bazı ibarelerin hatalı olduğunu ve bu bağlamda haberde geçen ‘Yurt içinde milli bayramlarımızda ulu önder Atatürk ve Cumhuriyetimizi överek kutlayan, basın bildirileri ve reklamlar veren Sabancı Kuruluşları, ne yazık ki yurt dışında tam aksi faaliyetlerde’ ifadesinin Sabancı markasının itibarını zedeleyebileceğini üzülerek gördük. Haberde bahsi geçen yapının Sabancı Holding ve kuruluşlarıyla yönetimsel, idari ve hukuki olarak herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Sabancı Holding ve kuruluşları olarak; 90 yıldan uzun süredir Türkiye için, dünyanın dört bir yanındaki 60 binden fazla çalışanımızla birlikte; Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda gururla çalışmaya devam ediyor ve etmeye de devam edeceğiz. Kurumsal Marka ve İletişim Bölüm Başkanlığı Sabancı Holding.”
Daha önce aynı konuda gazeteci Yalçın Bayer’e Sabancı Üniversitesi Kurumsal İletişim Birimi bir açıklama göndererek, Alman Potsdam Üniversitesi’nde sözde “Ermeni soykırımı“ konusunda çalıştaya ev sahipliği yaptığı bilgisinin doğru olmadığını şöyle açıklamıştır:“Öğretim üyelerimiz Sabancı Üniversitesi Akademik Özgürlük İlkeleri çerçevesinde yürüttükleri araştırmalarda ulaştıkları araştırma sonuçlarını yayınlama, tartışma ve yorumlamada özgürdürler. Sabancı Üniversitesi öğretim kadrosu ve yönetimi, her üniversite üyesinin bireysel bilimsel görüş ya da sanatsal ifade hakkını korumakla yükümlüdür. Bununla birlikte kamuoyu önünde ifade edilen görüşler hiçbir biçimde üniversiteyi bağlamaz. Konuyu sizlerin de bilgisine sunarız.” (https://odatv4.com/sabanci-universitesinden-ermeni-soykirimi-calistayi-aciklamasi-0609171200.html) Sayın ilginin unuttuğu çok önemli husus,“soykırım“ iddiasında bulunan Türk bilim insanlarının soykırım konusunda uluslararası bir mahkeme kararı olmamasına rağmen bu iddia bulunarak Türk ulusuna iftira etmektedirler. Onların “inkarın yüzü“ (Face of Denial) yalanına sarılan Emenilerden bir farkı yoktur.
Bu gelişmeler üzerine daha çok yurt dışından tepki gelmiştir. Perincek Kararı‘nın açıklandığı 15 Ekim 2015 tarihindeki son duruşmada Strasbourg’da beraber olduğumuz sayın Rehan Gündoğmuş’un tepkisi aşağıdadır.
“Amerika Atatürk Derneği Yönetim Kurulu, Sabancı Holding’in kurduğu ve halen Sabancı Holding’in adını kullanan “Columbia University Sakıp Sabancı Center für Turkish Studies”’in yapmış olduğu faaliyet ve Büyük Önder bilge insan Mustafa Kemal Atatürk’e saldırılarıyla ilgili olarak aşağıdaki açıklamayla telin etmişler. Kendilerine teşekkür ederim. Sabancı Holding’in Kurumsal Marka ve İletişim Bölüm Başkanlığı ise Amerika Atatürk Derneği Yönetim Kurulu’nun yapmış olduğu açıklamayı; ‚Haberde bahsi geçen yapının Sabancı Holding ve kuruluşlarıyla yönetimsel, idari ve hukuki olarak herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır‘ iddiasıyla red’ediyor. Ayrıca “Biz, hepimiz, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde varız” beyanında bulunan şark kurnazları bilmelidir ki; rahmetli “SAKIP SABANCI” bir markadır ve bu markayı Sabancı Holding’in onayı olmadan hiçbir kurum, kişi ve tüzel kişilik kullanmaya yetkili değildir. Şark kurnazları “hukuki vd.” şeklindeki sözleri açıklamalarına yerleştirmeden evvel hukukçularına danışsınlar! ‚Sakıp‘ Sabancı adını kullanan her kurum ve kuruluşun yapmış olduğu eylemler Sabancı Holding’i bağlar ve suç duyurusunda bulunulur ise sonuçlarına katlanırlar. Sabancı Holding 2017 Eylülünde Alman soykırım propagandacılarıyla ortaklaşa çalıştay organize ettiler. Tepkiler üzerine çekildik numarısını çektiler! Çalıştayın ev sahipliğini Sabancı Holding olduğunun tescilini, açılış konuşmasını ilk yapan Sabancı Holding adına katılan kişi tasdik etti. Colombia Üniversitesi Orhan Pamuk, Taner Akçam’ların kümelendiği bir üniversite ve orada yıllardır yürütülen faaliyetler biliniyor… Sabancı Holding bu şebekeye destek olmasın! Sabancı Holding ‚Atatürk’e yapılan saldırıların, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapıldığını” bilmek ve buna göre hareket etmeyi idrak etmeli. Eğer bu idraki gösteremezlerse, Türkiye’de tahmin edemediklerinden fazla tepki alırlar… Bu da onların sonu olur. Hiç kimsenin gizli saklı dahi olsa Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı savaşına izin verilmez. Savaşı açanlara, bunun bedeli ödetilir. Rehan Gündoğmuş“
Sayın Ferruh Demirmen’in eleştirisi de çok önemlidir:
“WATS 2017- Past in the Present: European Approaches to the Armenian Genocide] Registration Roy Knocke [knocke@lepsiushaus-potsdam.de] 05 Eylül 2017 Salı 10:2 Dear Sir or Madam, Unfortunately, due to some space problems and therefore limited number of participants, the WATS-organizing committee cannot enable your registration. We apologize for the inconvenience and refer to the video captured presentations of the panels. Kind regards, Roy Knocke, Wissenschaftlicher Mitarbeiter Lepsiushaus Potsdam,Große Weinmeisterstraße 45 14469 Potsdam, Telefon: 0331 – 58164511 und 0176 – 76527624Fax: 0331 – 58164519, Email: knocke@lepsiushaus-potsdam.de Web: .”
Türkçesi: WATS 2017- Günümüzde Geçmiş: Ermeni Soykırımına Avrupa Yaklaşımları] Kayıt Roy Knocke [knocke@lepsiushaus-potsdam.de] 05 Eylül 2017 Salı 10: 2 Sayın Bay veya Bayan Maalesef bazı alan sorunları ve dolayısıyla sınırlı sayıda olması nedeniyle katılımcıların arasında, WATS düzenleme komitesi kaydınızı etkinleştiremiyor. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz ve panellerin video ile çekilmiş sunumlarına atıfta bulunailirsiniz. Saygılarımızla, Roy Knocke, Wissenschaftlicher Mitarbeiter Lepsiushaus Potsdam, Große Weinmeisterstraße 45 14469 Potsdam, Telefon: 0331 – 58164511 ve 0176 – 76527624Fax: 0331 – 58164519, E-posta: knocke@lepsiushaus-pots.dampsaus- potsdam.de/index.php?page=roy-knocke.)
Michigan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ronald Grigor Suny, Prof. Dr. Fatma Müge Göçek ve Prof. Dr. Gerard Libaridian’ın katkılarıyla Ermeni-Türk Çalışmaları Atölyesi (Workshop on Armenian-Turkish Scholarship: WATS) ilk defa 2000 yılında düzenlemiştir. Daha sonra 2000-2013 döneminde Şikago (2000), Michigan (2002), Minnessota (2003), Salzburg (2004), New York (2005), Cenova (2008), Kaliforniya (2010) ve Amsterdam’da (2013) yapılmıştır. Bu etkinliklere karşıt görüştekiler alınmamıştır. DokuzuncusuTürkiye’de “Ermeni Soykırımı’na Eleştirel Yaklaşımlar: Tarih, Siyaset, Estetik” başlığı ile 1-4 Ekim 2015 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.
Çalıştay’ın konuşmacıları arasında bulunan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Hülya Adak ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Zeynep Türkyılmaz Ermeni Diasporası’na çok yakın isimlerdir. Hülya Adak, Ekim 2015’te Sabancı Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılan toplantının organizatörleri arasındaydı. Hülya Adak; Berlin Hür Üniversitesi (Haziran 2016-), Potsdam Üniversitesi (Haziran 2016), Carleton Üniversitesi, Ottawa (Haziran 2016-Haziran 2017), Edebiyat, Sanat ve Kültür (ICSLAC) Karşılaştırmalı Araştırmalar Enstitüsü, Freie University of Berlin, (2012- 2013), Şikago Üniversitesi’nde (1993-2001) çalıştığı dönemlerde sözde Ermeni soykırımı tezini savunmuştur.
Prof. Fatma Müge Göçek ve Prof. Ronald Suny ile birlikte Ekim 2015’de WATS 2015 etkinliğinde de görev almıştır. 24-25 Eylül 2005’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapılan ”İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlıklı bir konferansta Sabancı Üniversitesi’nin katkısı olmuştur. Sözde Ermeni soykırımının propagandasının yapıldığı konferans, yargı kararıyla bir gecikmeyle gerçekleşmiş, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül konferansa kutlama mesajı göndermiştir.
Zeynep Türkyılmaz California Üniversitesi’nde (University of California at Los Angeles-UCLA) eğitim almış, 2009’da doktorasını vermiştir. UCLA, Atatürk’ü, ayaklarının altında bir kız çocuğu cesediyle poz vermiş olarak gösteren ve üzerine İnkarın Yüzü (Face of Denial) yazan dokümanı montajlayarak yayınlayan üniversitedir.
Ankara Üniversitesi SBF’den hocam olan Prof. Dr. Türkkaya Ataöv konferans için gittiği Los Angeles California Üniversitesi’nde ‘İnkarın Yüzü Yalan Söylemez’ başlığı ile Atatürk’ün Köşk’te çekilmiş bir fotoğrafının tahrif edildiğini görmüştür. Sahtekar Ermeniler köpeklerin yerine bağırsakları dışarı çıkarılmış bir Ermeni çocuk cesedini yerleştirmişler. Sözde soykırımı kanıtlamak için, akla gelmedik yalana başvurmaktan ve tarihi belgeleri tahrif etmekten kaçınmayan Ermeni diasporası bir aşağılık tahrifata imza atmıştır.
Prof. Ataöv Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Kaliforniya Üniversitesi’nde sahnenin yan gerisine (fotoğrafın sahneye göre sol yan tarafı) asılan ve Atatürk’ün fotoğrafının önüne bağırsakları dışarı fırlamış kanısını veren bir çocuk cesedini görünce çok şaşırmıştır. İlanın en üstünde ise “İnkarın Yüzü Yalan Söylemez” başlığı vardır. Toplantı, 14 Nisan 2005 tarihinde Alfa Epsilon Omega Ermeni Soykırımı Anma Komitesi’nce düzenlenmiştir. Ataöv’ün bu konudaki açıklaması şöyledir: “Fotoğrafın sol üst köşesinde Atatürk’ün Latife Hanım’a yazısı ve imzası var. Fotoğrafın aslında Atatürk’ün ayağının dibinde sanki bağırsakları çıkmış gibi duran bir çocuk değil, dört tane ufak köpek yavrusu var. Ermeni foto-kurgucular bu köpekleri bir ölçüde yerlerinde tutup üstüne bir resim yapıştırmış ve barsak kanısını uyandıracak bir çeşit kolonu eklemeyi de ihmal etmemişler. Hedefleri; bir ulusu, Cumhuriyet rejimini ve onun kurucusunu böyle bir sahtekarlıkla karalamak ve bu oyunu ortaya dökmede hem aciz, hem isteksiz yabancı çevrelere soykırım diye bir şeyi kısa yoldan kabul ettirmektir.”
Hülya Adak ve Zeynep Türkyılmaz hakkında; Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama (TCK md. 301), Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma (TCK md. 302) ve Temel Milli Yararlara Karşı Faaliyette Bulunmak İçin Yarar Sağlama (TCK md. 305) maddeleri kapsamında suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu akademisyenlerin akademik özgürlük adı altında Türk milletini karalamaya hakları yoktur. Mahkeme Kararı olmadan yapılmayan bir sözde soykırım için Türk milleti suçlanamaz.
Tarihte kalan tehciri soykırıma dönüştürme çabalarının altında Sevr (Sevres) Anlaşması’ndaki büyük Ermenistan hayali yatar. Tıpkı 25 Eylül’de Barzani’nin referandum yaparak kurmak istediği büyük Kürdistan gibi. Ermenistan Milli Marşı’nda ”Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” yazılıdır. Başbakan Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a 15 Eylül 2017 tarihinde yazılan, Çalıştay’a katılanları aklayan ve Türkiye’yi eleştiri yağmuruna tutan şikayet dolu aşağıdaki mektup, ABD’den gönderilmiştir. Önemli olduğu için gönderilen kişiler aşağıda yer almıştır.
1933’de Nazilerin yakmaya başladıkları kitapların yazarı Yahudi kökenli Stefan Zweig’ın “Akıl ve siyaset nadiren aynı yolda buluşur” sözü günümüzde Ermeniler için geçerlidir. Bu nedenle sözde Ermeni soykırımı gündemden düşmeyecektir. Mark Twain’e ait olduğu söylenen “Gerçek Ayakkabılarını Giymeden, Yalan Dünyayı Üç Kez Dolaşır” sözü sözde Ermeni soykırımı yalanı için geçerliliğini koruduğu sürece, Türkiye en az Ermeniler kadar gerçeklerin ortaya çıkması için çaba harcamalı, bunun için yumurta kapıya gelmeden önlem almalıdır. 24 Nisan 2021’e kabaca 4,5 ay vardır. Çok geç ama sonuç almak için yeterli bir zaman. Bu zamanı iyi kullanalım.
Prof. Dr. Tükkaya Ataöv’ün açıkladığı gibi yer değiştirmenin Ermenileri öldürmek anlamına gelmediği, devletin böyle bir amaç gütmediği, bunun söz konusu olamayacağı ve bu yola sapanların cezalandırılacağı, 27 Mayıs Genelgesi ve 29 Ağustos şifresiyle ortaya konmuş olmasına rağmen, Türk kökenli işbirlikçilerin yalanlarına başkaları inandıkları sürece işimiz çok zordur. Fakat buna rağmen Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” görüşü değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” demecinin geçerli olabilmesi için, en az Ermeniler kadar özellikle Batı kamuoyunu inandırmamız gerekir.
Yazıları posta kutunda oku