En son olarak ABD dış işleri bakanının Türkiye’ye gelmesi ve herhangi bir Türk yetkilisi ile görüşmeden çekip gitmesi ABD-TÜRKİYE ilişkilerinin ne kadar çok gerilediğini ve zayıfladığını da ortaya koyuyor. Buna karşılık Türkiye’de çıt yok. Bu hareketin ne anlama geldiğini diplomatlar çok iyi bilirler, iktidarın baskısı nedeniyle onlarda da her hangi bir tepki yok. Tepki veremiyorlar !
Biden kazandı. Demokrasi taraftarları buna sevindi ama Trumph’un bıraktığı bir enkaz var: Demokrasi düşmanlığı. Bunun izlerini silmesi pek kolay olmayacak. Bu durum Türkiye’ye doğrudan veya dolaylı olarak yansıyacak. Trumph’un ısrarla FETÖ’yü Türkiye’ye iade etmemesi Türkiye’ye karşı gösterdiği tepkinin sonucu. Bakalım Biden bunu gerçekleştirecek mi? Yoksa Trumph gibi koz olarak mı kullanacak?
Dünya gibi bundan sonrada Türkiye rahat nefes alabilecek mi? Ufukta böyle bir temiz hava gözükmüyor. Tam aksine ABD-Türkiye ilişkileri başlangıçta verilen mesajlara bakılırsa Türkiye yönünden hiç de iyiye gitmeyeceği yönünde endişe ve izlenim veriyor.
Kamala Harris’in başkan yardımcısı olması Türkiye açısından iyi mi oldu yoksa kötü mü? Bazı çevreler Biden ve Harris’in seçilmesini memnuniyetle karşıladılar. Aslında biraz bekleyip görmeleri gerekiyordu. Çünkü ABD’nin Ortadoğu politikası değişim sinyalleri veriyor. ABD, Ortadoğu’ya tekrar döneceğinin beklentisi var. Böyle olduğunda Türkiye büyük sorunlarla karşılaşacak yada geçmişte olduğu gibi ABD politikalarına boyun eğecek. Bu ne demek? Anadolu’nun güneyinde bir Kürt devletinin kurulması ve bu devlet kurulduğunda Ortadoğu’nun mevcut statüsü tamamen değişecek demektir. İran-Irak-Suriye-Türkiye yeniden dizayn edilecektir. Tıpkı geçmişte Sayın Erdoğan’ın BOP başkanı olduğu dönemlerdeki gibi. Ama bu sefer projenin başında İsrail’in olacağını tahmin edebiliriz. Mısır’da olabilir.
Biden’in kazanacağı belli olduktan sonra Türkiye peş peşe bazı adımlar attı. Hepimizin bildiği gibi Azerbaycan’ı askeri ve diplomatik yönden destekleyeceğini ilan etti ve bunu gerçekleştirdi. Türklük için umut verici ve güzel bir haber. Türkiye’nin Rusya ve ABD’nin gelecek planlarında yer alacağı kesin, bu planlarda Türkiye’nin lehine olmayacak. Diğer taraftan Türkiye iç politikada oy kaybını önlemek ve iktidarını sağlamlaştırmak için kendi seçmenine mesaj verme uğruna bir dizi eylemlerde bulundu. Ayasofya’yı camiye çevirdi, Kıbrıs’ta sorunlu bölge Maraş’ın bir kısmını açtı ve daha da batıya antipatik gelen bir harekette bulundu. Kıbrıs Türk kesiminin seçimlerinde doğrudan müdahil oldu ve seçimi kendi yandaşı olan partinin kazanmasını sağladı. Hem bağımsız Kıbrıs derken, diğer taraftan Kıbrıs’ın bağımsızlığına müdahale etmiş oldu. Kıbrıs halkının tepkisini aldı.
Gelecekte muhtemelen ABD ve AB tarafından Türkiye masaya yatırılacak. NATO’nun devam etmesi sürecinde Türkiye olacak mı? Olmayacak mı?, Türkiye demokrasiye geri dönüş yapacak mı, yapmayacak mı, onlara göre saldırgan olan Türkiye geri adım atacak mı, atmayacak mı? Konularında kararlar verip uygulanacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Buna bağlı olarak ya Türkiye gözden çıkarılıp iyice yalnızlaştırılacak, izole edilecek yada demokrasiye geçmesi için tam destek verilecek.
Türkiye ekonomisine gelince; Türkiye’yi öldürmek yerine süründürmek politikasının seçileceği açıkça konuşuluyor. ABD ve AB Türkiye’yi öldüremez. Çünkü Türkiye son yıllarda tam anlamıyla borç batağında ve hala borçlanmaya devam ediyor. Borçlanma çaresizlik içinde bilinçli olarak yapılıyor. Türkiye’nin batması demek çok sayıda finansal kurumun batması demektir. Siyasi iktidar bunu bildiği için hoyratça borçlanıyor. Ekonomik ve sosyal krizden bir türlü çıkamıyor.
Almanya ve İsrail; ABD’nin iki gözdesi. Bu iki ülkede gelişecek siyasi ve ekonomik gelişmeler Türkiye’nin geleceğine yön verecek. Bu arada Rusya faktörü var ki ! Ne zaman, nerede, nasıl patlak vereceği bilinemiyor. Özellikle Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmada sessiz kalması çok manidar gözükmektedir. Rusya asla kendi lehinde olan durumun aleyhine dönmesine izin vermez. Bir gün gelir faturayı keser.
Bütün bunlar Türk siyasetçilerin? Önünde duran çözümler ve çözümsüzlükler. Dış siyaset; İç siyasette olduğu gibi bağırma, hapse atma, özgürlükleri kısıtlama, din devleti olma yönünde adımlar atma, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna ve çağdaş devrim yasalarına karşı çıkmakla hatta ortadan kaldırmakla yürümüyor. Siyasi iktidara kolaylıklar diliyoruz, yolu açık olsun, eğer o yolu açabilirlerde!
Atatürk ne diyor? ‘’Yurtta Barış, Dünyada Barış’’. Bir zamanlar var olan bu barışın şimdi neresindeyiz?
Bir yanıt yazın