Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa başka bir gün, hukuka, adalete sığınacağımız günler de gelecektir…
Hukuk herkese gereklidir. Hukuk herkese gerekebilir…
İnsanlık hali bu… Yaşamda kimin ne ile karşılaşacağı, önüne ne çıkacağı belli olmaz…
80’li yılların tek ve sert adamı Kenan Evren ölüm döşeğinde can çekişirken, bir taraftan da yargılanıyordu.
Bir dönemin tek ve güçlü adamı Menderes, “Ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm” demişti…
Sonra darağacında can verdi.
Günümüzde de haksızlık, hukuksuzluk başını aldı gidiyor. Nereye, hangi kuruma, hangi işyerine baksak, orada bir adaletsizlik görüyoruz.
Aileler, çocuklar, yaşlılar perişan. Üniversite mezunları işsiz…
Kimsenin eleştiri, söz hakkı yok. Kimse bozuk düzen, işsizlik, yoksulluk hakkında konuşamıyor.
Kötü koşulları, kötülükleri, kötüleri anlatamıyor.
Eleştiremiyor.
Kimse düşüncesini açıklayamıyor.
Ama yandaşlar, yalakalar ağızlarına geleni söylüyorlar. Düşünce özgürlüğü, söz söyleme hakkı onlar için sonsuz…
Onların bir eli yağda bir eli balda…
Ama düzeni, haksızlığı, hukuksuzluğu eleştirenler hemen yargı önüne çıkarılıyor. Hesap soruluyor…
“Erdoğan’a hakaretten 63 bin 41 kişiye dava açılmış…” Bunu ben söylemiyorum. CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır söylüyor.
“Erdoğan’ın göreve başladığı 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açıldı. Açılan bu davalardan 9 bin 554 kişi mahkûm oldu” dedi.
Doğru Parti Genel Başkanı, eski sağlık bakanı Rıfat Serdaroğlu hakkında da tamı tamamına 120 dava açılmış.
Bir konuşmadan dönen DP lideri Serdaroğlu, Havaalanında gözaltına alınınca şunları söyledi:
“Bu ülkeye hizmet edenleri ifadeye çağırırken devlet adabı içinde çağırmak lâzım. Hangi savcı çağırdı da gitmedik?
Hakkımda 120 dava var. Hepsi de iktidarı eleştirme hakkımı kullandığım için…
Türkiye hukuk devleti vasfını kaybetti.
Namuslu insanlar, vatanseverler, herkes tehdit altında!
‘At izi it izine karıştı’ demek böyle bir şey olsa gerek.
Biz Türk yargısına, Türk polisine, sonuna kadar güveneceğiz ama her şey devlet adabı içinde olmalı!”
Evet, Serdaroğlu’nun dediği gibi “Türkiye hukuk devleti vasfını kaybetti…”
Yürütme ile yargı bütünleşti. Ne yazık ki bağımsız yargı kararları alınamıyor.
Bir yerel mahkemenin, en yüce mahkeme olan Anayasa Mahkemesi’ni dinlemediği, kendi başına karar verdiği bir ortama girdik.
Oysa Anayasa Mahkemesi kararları, Anayasa’ya göre herkes için bağlayıcıdır…
Diyojen gibi, artık elimizde fener, gündüz gözüyle adalet arar olduk…
Hz. Ömer ne demişti? “Adalet, mülkün, yani devlet ve milletin temelidir.”
Bir ülkede adalet olmazsa ne hak ne hukuk ne de gerçek bir yargılama olur. Herkes birbirinin hakkını yer, paspas gibi çiğner…
İnsan hakları ayaklar altına alınır.
Özgürlük, hak arama, demokrasi yok olur.
Hukuk devletine güven kalmaz.
Adalet Bakanı,
“Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Yargı konjonktüre, hatıra, birilerinin dediğine bakmaz. Dosyaya, vicdana, anayasaya bakar.”
dedi.
Bir tarafta adalet bakanının bu sözleri, bir tarafta Anayasa Mahkemesini dinlemeyen bir yerel mahkeme…
Adalet bu ülkede nasıl sağlanacak?
Biz kime inanacağız?