Suudi Arabistan ile Türkiye arasında uzun zamandır devam eden siyasi ve ticari gerginlikler giderek artıyor. Suudi düşmanlığı artık sınır tanımaz hale geldi. Bir zamanlar iki iyi dost olan iki ülke arasında yaşanan sıkıntıların yanı başımızdaki Suriye’de de devam ettiğinin altını çizelim.
Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yaşanan boykot gerginliği sonrasında ambargo uygulama tartışmasına bir yenisi daha eklendi.
Suudi Arabistan Gıda ve İlaç Kurumundan (SFDA) tarafından iletilen kararda, 15 Kasım 2020 itibariyle, Türkiye’den sığır eti ve ürünleri, koyun eti ve ürünleri, beyaz et ve ürünleri, balıkçılık ve su ürünleri, süt ve anne sütü alternatifi olan mamalar, yumurta ve ürünleri ile bal ve ürünlerinin Suudi Arabistan’a ithalatının durdurulduğu bildirildi.
Türkiye’nin Riyad Ticaret Müşavirliğinden alınan e-posta mesajında, Türkiye’den gerçekleştirilen hayvansal ürünlerde ithalatın askıya alınma kararı, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından ilgili ihracatçı birliklerine yazılı olarak iletildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünden gönderilen yazıda, ” SFDA tarafından belirlenen ürünlerin Suudi Arabistan’a ihracatında 15 Kasım 2020 tarihinden itibaren veteriner sağlık sertifikası düzenlenmemesi gerekmektedir” denildi.
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, Ekim 2020 ihracatımızda Suudi Arabistan, 2 milyon dolarlık ithalatı ile ilk yirmi pazarımız arasında dahi yer almıyor” dedi.
Şu noktaya dikkat:
Suudi Arabistan, Türkiye’den ithalatını kesti ama, baş düşmanı İsrail ile ticari ilişkileri de en üst seviye çıkardı. Düşmanlığı Türkiye’ye yapıyor. Her alanda olduğu gibi ekonomik yönden de bize zarar vermeye çalışıyor. İşte Suudilerin gerçek yüzü. Ne acıdır ki halen ülkemizde Suudi Arabistan hayranları kol gezmeye devam ediyor. Sanki bu olup bitenlerle hiç ilgilenmiyorlar.
Suudi Arabistan’ın, Türk üreticilerin ülkeye ihracat için 3’üncü ülkeler üzerinden yeni bir rota belirlemesine karşı her ürünün menşeyini kontrol edecek bir kontrol sistemi üzerinde çalıştığı da ortaya çıktı.
Özetleyelim:
Suudiler tam anlamı ile bir Türk ve Türkiye düşmanıdır. Bunu Osmanlı döneminden bu yana sistematik biçimde yapıyorlar.
Gazeteci arkadaşımız Rıza Zelyut, bir yazısında Suudiler hakkında neler söylüyor, birlikte okuyalım:
“Arap halkının başına bela olan krallar, emirler, şeyhler onların geleceğini çalan asalaklar sınıfıdır. Emperyalizm bunları kullanarak Müslüman dünyasını yağmalamaktadır.
İş bununla da sınırlı değildir. ABD; bu krallığı kullanarak, onların parasıyla ve adamlarıyla terör orduları imal etmektedir. Afganistan’da bu Suudların adamlarını ve parasını kullanmıştır. Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinden tutun da Fasa kadar uzanan coğrafyada, Amerika, Suudların mezhebinden olan Vehhabi militanlardan yararlanmıştır. Müslüman Kardeşler, Vehhabilikten çıkmış, bunlardan da el-Kaide, Taliban, en-Nusra, Boko Haram gibi örgütler üretilmiştir. Bu CIA hizmetkarı örgütlerin baş finansörü de Suudi krallarıdır.
Katar’ın Suriye’deki İslamcı teröristleri desteklemesi asla kabul edilmaz ama onlara bu yöntemi öğreten işte bu Vehhabi vahşisi Suudlardır. Usame bin Ladin de bunların soyundan değil miydi?
Bu adamların damarlarında Türk düşmanlığı dolaşır.
Çünkü bunların Osmanlı Devleti’ne isyan eden dedelerini Padişah 2. Mahmut yakalatmış, İstanbul’a getirtmiş; burada şeriat mahkemesinde yargılatmış ve idam ettirmiştir.
Olay, 1750’lerde Arabistan’da ortaya çıkan Vehhabi mezhebi ile de ilgilidir. (Vehhabiliği, “Muaviye’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET” adlı çalışmamda uzunca anlattım.)Vehhabiliği seçen Suudlar, Osmanlı Devleti’ne başkaldırıp kanlı katliamlara başladılar. Sonunda devlet Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Onun oğulları Vehhabileri bozguna uğratıp başlarındaki yağmacı kral Abdullah bin Suud’u ve adamlarını İstanbul’a getirdi. Bunlar, idama mahkum edildiler. Suud kralının başı 1820 yılında kılıçla kesildi.
İşte bu olay, bu vahşi Vehhabi haydutları tarafından asla unutulmadı. Osmanlı Devleti’ni arkadan vurarak yıkılmasına zemin hazırladılar. Cumhuriyet döneminde de Türk düşmanlığını bütün güçleriyle sürdürdüler.
Türkiye’nin Katar’da birlik konuşlandırmasını istemeyişlerinin ana sebebi aslında bu olaydır. Bunların bileklerini kesin damarlarından Türk düşmanlığı akar. O yüzden Arabistan kentlerinde bulunan bütün Osmanlı eserlerini de yıkmışlardır. Bunu da en fazla AKP iktidarda iken yapmışlardır.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın