Para bitti…
Hazine tamtakır.
Satılacak mal mülk de kalmadı.
Üretim yok. Tarım can çekişiyor.
Üretim olmayınca ihracat da yok.
İthalat ve dışa bağımlılık var. Her şeyi dışarıdan alıyoruz.
Üretim olmayınca gelir de yok. Gelir olmayınca yeni iş alanları da açılamıyor.
İş alanları açılamayınca İşsizlik, yoksulluk her geçen gün biraz daha çoğalıyor.
Pahalılık artıyor…
18 yılda her şeyin fiyatı ikiye, üçe, dörde katlandı.
Enflasyon doludizgin gidiyor. Arkasından koşana, hele hele yetişebilene aşk olsun!
Halk perişan. Açlık sınırı durmadan genişliyor…
Uzağa gitmeye gerek yok… Dolar 1 Ocak 2020’de 5,94 TL idi, 11 ay sonra, şimdi 8 TL’nin üzerinde; çeyrek altın 471 TL idi, şimdi 800 TL’nin üstünde…
Ama maaşlar yerinde sayıyor. Asgari ücret 2324 TL idi, şimdi yine 2324 TL.
Gemi su alıyor. Yöneticilerde korku ve telaş başladı. Çünkü her geçen gün iktidara muhalif, öfkeli, tepkili insanlar hızla çoğalıyor.
Her geçen gün gemideki çatlak büyüyor. Kendi milletvekilleri, kendi adamları bile isyan etmeye başladılar.
Yeni bir seçimde onların iktidar olma, iktidarı sürdürme umudu kalmadı. AKP’nin geçmiş yıllarda aldığı oylar, yeni anketlerde yarıya düştü…
Artık din sömürüsü, güçlü ekonomi masalları da perişan yığınlara bir şey anlatmıyor.
Artık Cumhuriyet bayramlarında, törenlerde, mitinglerde, toplantılarda lehte tezahürat ve şakşakçılık yaparak devlet adamlarını alkışlayan fedai grupları da toplumda etkili olamıyor…
Yani lafla peynir gemisi yürümüyor.
Çünkü her şey gün gibi, güneş gibi ortada… Halk görüyor, yaşıyor… Her geçen gün biraz daha AKP’ye soğukluk duyuyor, ondan uzaklaşıyor.
Bu yüzden İktidar şaşkın… Tedirgin…
Bakanlar, başkanlar, müdürler değiştiriliyor. Hem de alışılmadık bir biçimde değiştiriliyor…
Sosyal medyada, twitterda istifa dilekçeleri yayınlanıyor. Maliye Bakanı Albayrak da bu yolla istifasını verdi.
Gerçi artık buna da alıştık. Daha önce bu yöntemle İçişleri Bakanı da istifa etmişti. Ama 2 saat sonra görevine tekrar dönmüştü.
Maliye Bakanı, istifasını yayınladıktan sonra iktidar yandaşı TV’ler ve gazeteler uzun bir süre sustu. 3-5 yayın organın dışında basın, iktidarın ne diyeceğini, emirlerini bekledi.
Uzun süre Cumhurbaşkanı ve yetkili makamlar bu konuda açıklama yapmadı. Tam 27 saat sonra Bakanın istifası kabul edildi.
Şimdi burada şunu bir kez daha vurgulayalım:
Ekonomi gemisi su alıyor. Ekonomi gemisi batıyor…
Bu gemiyi kurtarmak için sen istediğin kadar bakan değiştir; müdür, başkan değiştir… Bunlar çözüm değildir.
Köklü çözümün başında “Para”, aşırı devlet masraflarından kaçınmak gelir. Boş hazine bütçesi ile ekonomi, devlet gemisi yürütülemez…
Hele hele bu kriz ortamında bir de 5 milyon Suriyeli beslemeye, yoksul ülkelerin IMF’ye olan borçlarını ödemeye kalkarsan, asla bu bataklıktan kurtulamazsın.
Ve sen de IMF’den borç alma yoluna girmek zorunda kalırsın ki geçmişte borç alanların iktidarı ve halkı ne hallere düşürdüğünü yakından gördük…
Sonuç olarak şunu açıkça söyleyebiliriz ki, ülkemiz her alanda kriz içindedir. Yargı, düşünce özgürlüğü baskı altındadır. Anayasa bile uygulanmamaktadır. Demokrasi yok olmuştur.
Halk perişandır. Düşüncesini söyleyen, yazan, çizen içeri atılmaktadır.
Bir ülke böyle yönetilemez.
İstifasını veren Bakan Albayrak da vatanımızın içine düştüğü krizin farkında ki mesajını “Allah sonumuzu hayreylesin” diye bitiriyor…
Şimdi bir kez de biz tekrarlayalım:
“Allah sonumuzu hayreylesin…”