Gelişmiş demokrasilerde kurumların belli bir görevi vardır. Bu kurumlar bağımsız ve kararlarında özgürdürler. Tıpkı son seçimlerde D. Trup’un itirazlarını, “Kesin belge yoktur” gerekçesiyle ret eden mahkemeler gibi.
Merkez Bankası ekonominin lokomotifi ve ayar enstitüsüdür. Ülkenin ekonomik gidişatına göre kararlar alır ve öngörülerde bulunur.
Sn. Erdoğan ve AKP, ekonomide ki kötü gidişatı ve enflasyonu; FAİZLERİN yüksek oluşuna bağlamış: “Enflasyon sonuç, sebep faizdir” diyerek; ülke şartları gereği FAİZ indiriminin döviz artışını ve enflasyonu tetikler gerekçesi ile Faiz indirimine gitmeyen M B başkanını; “Başkanı görevden aldık, Çünkü söz dinlemiyor” gerekçesiyle görevden almıştı.
Yerine söz dinleyen ve gelir gelmez FAİZ indiriminde bulunan merkez Bankası kökenli Murat UYSAL’ı atamışlardı.
Sonuç: Döviz fırladı, enflasyon patladı. İki ay önce 15 lira olan bir viyol yumurta 25 liraya çıktı.
Ülkede enflasyonun azalması için, üretimin olması şart. Bacası tüten fabrikaları sattık. Tarımı bitirdik. Ülkeyi ithalat cennetine çevirdik. Besici bile süt ineğini kesime gönderiyor.
Önlenemeyen döviz artışı ve enflasyon neticesi ekonomi açmaza girdi. B. Arınç “Ekonomideki kötü gidişat psikolojik değil, gözle görülür bir gerçek” tespit ve ikazında bulundu.
Sn. Erdoğan, “Ekonomi benden sorulur, sorumlusu benim” demişti. Ama şimdi bu sıkıntının suçunu, MB başkanını değiştirerek sorumluluğu, bürokratlara bağlama çabasında.
Çaresizlik içinde ne söyleyeceğini şaşıran Hazine ve Maliye Bakanı Sn. B. Albayrak, “İstesek doları hemen düşürebiliriz. Ama düşmesini istemiyoruz, birkaç ay içinde den geye oturacak” gibi garip bir açıklamada bulundu.
Muhalefet ise “Ne duruyorsun düşür öyleyse, ülkede biz de rahat edelim” dedi. İşler arapsaçına döndü. Asgari ücretli, emekli, memur, köylü, çiftçi, işçi zamların altında temel ihtiyaç maddelerine bile ulaşamaz konuma geldi. Enflasyon tencereyi boş bıraktı, babalar evlatlarına babalık yapamamanın ezikliğinde.
Soru: Her denen sözü dinleyen Sn. Murat Uysal, hangi gerekçe ile görevden alındı? Yoksa fazla söz dinlediği için mi?
Yerine eski Maliye Bakanı Sn. Naci AĞBAL atandı.
Şimdiye kadar Merkez Bankası başkanları hep çekirdekten gelenlerden yani; Merkez Bankacı kökenlilerden oluyordu; bu, bir ilk olacak. Sn. Ağbal Merkez bankacı bir bürokrat değil siyasetçi bir bürokrat.
Böylece Merkez Bankası da artık, siyasallaşmış ve siyasilerin emrine girmiş olmuyor mu?
Uzmanlar, maliyeci olmak başka, Merkez Bankacı olmak başka görüşündeler. İyi Partili Usta’ya göre böylece: “Merkez Bankası’nın tabutuna son çivi de çakılmış” olmuş.
Sn. Ağbal, Merkez Bankası’nı ekonominin gereklerine göre mi yönetecek yoksa Sn. Erdoğan’ın istek ve emirlerine göre mi?
Bu sorunun cevabını yakında göreceğiz.
Şunu da belirtelim ki, Sn. Ağbal’ın işi çok ama çok zor. Zira Merkez Bankası, uzmanların dediğine göre eksi rezerv de imiş.
Son sözü ve kararı tek başına Sn. Erdoğan vereceğine uzmanlardan oluşan bir ortak akıl verse daha başarılı olunmaz mı?
Demek ki AKP’nin bürokratlarında Sn. Erdoğan’ı tatmin edecek bir bürokrat yokmuş. Çok yazık!
Esen kalınız. Nazım PEKER