“Depremde, Yoksullar ölür…”

Deprembilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, konuk olduğu televizyon programında, "Depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. Hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkaz altından çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız…" dedi. - IMG 20170622 111622

Deprembilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, konuk olduğu televizyon programında, “Depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. Hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkaz altından çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız…” dedi.

İşte bir gerçeğin yalansız, dolansız, çıplak anlatımı bu…

İşte eğip bükmeden, eğilip bükülmeden, kıvırtmadan, işlenen bir suçu gizlemeden, bir başkasının üzerine atmadan, gözler önüne seren, yalın bir açıklama bu…

Kimse bu gerçeği değiştiremez. Onun üstünü örtemez. Saklayamaz…

Ne halk düşmanı politikacılar ne de sahte dinciler…

“Depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. Yüreklerimize işledi bu deyiş. Bizi yaraladı ve de bunu canlı canlı yaşadık…

Dünyaya, insanlığa ve insanlara sadece “Din penceresi”nden bakan yobazlar, deprem felaketine uğrayan İzmirlilere üzüleceklerine, onlara insanlık adına yardıma koşacaklarına bakın neler söylüyorlar? Sanki onlar kendi vatandaşları, kendi yurttaşları değilmiş gibi.

Bu, nasıl bir kin, nasıl bir nefrettir?

“Oh! İyi oldu Gâvur İzmir’e…”

“Allah zinanın başkentini (İzmir zinanın başkenti imiş) uyarmak için salladı, unutmayın Lut kavmine ne olduğunu…”

“Deprem, Allah’ın o bölgede yaşayanlara lânetidir!”

“Ya Rabbim! İzmirliler gibi zinaya, nefsime değil, seccademe köle et beni… Âmin!”

Bu sözleri söyleyenler depremin bir doğal afet, bir bilimsel olay olduğunu da kabul etmiyorlar. Onlara göre şeyhler, Şıhlar, mollalar isterlerse depremi durdurabilirler.

Nitekim BirGün gazetesinin verdiği bir haberde, Menzil tarikatının ileri gelenlerinden Ş. Bektaşoğlu’nun anlatmasına göre depremi Menzil şeyhi durdurmuş.  

Menzil lideri Şeyh Gavs, depreme “Sakinleş” demiş ve deprem durmuş. (Kaynak Yeniçağ: Akıl almaz deprem sohbeti ortaya çıktı. Depremi Menzil şeyhi durdurmuş.)

OYSA GÂVUR İZMİR:

Kardeşi kardeşe, erkeği kadına, kadını erkeğe düşman edenlere; Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düşman edenlere; çimentodan, demirden çalan vicdansızlara; koltuğunu, makamını koruyabilmek için, halkın arasına kin, nefret tohumu ekenlere; otellerini, lokantalarını, yazlık – kışlık evlerini depremzedelere açarak insanlık dersi verdi…

Göçük altından çıkarılan küçük kız ayran, köfte istedi diye tüm İzmir lokantaları kolları sıvadı ve yer gök köfte, ayran doldu…

 “Gâvur” olan yapar mı bunları? Allah neden yüreği sevgi, merhamet dolu insanları lanetlesin?

Zinayı kimlerin yaptığını, kimlerin bacak kadar çocukları taciz ettiğini, kimlerin bu suçla hapishaneleri, mahkeme salonlarını doldurduğunu artık herkes çok iyi biliyor, çok iyi görüyor…

Masal anlatmaya gerek yok…

Sel, çığ, fırtına, heyelan gibi deprem de doğal bir afettir ve bilim adamları bu belanın ne zaman ortaya çıkacağını bilimsel araştırmalarla artık hesap edebilmektedirler.

Depremler Allah’ın insanlara bir laneti, bir uyarısı olsaydı Kâbe’de ne işi vardı bu afetlerin?  Neden Kâbe’yi de salladı? Neden o kutsal yere de hasar verdi?

Zaman zaman Kâbe de deprem ve sel felaketlerine uğramış; peygamberin mescidine yıldırımlar düşmüştü…  

Evet, deprem bir sınavdır. Ama insanların dinsel inançlarını, ahlak yapılarını ölçme sınavı değildir. Bir müteahhitlik, bir mühendislik ve mimarlık sınavıdır.

Bir yapının sağlam olup olmamasını test eden bir sınavıdır.

Binalar yapılırken demirden, çimentodan, malzemelerden çalınırsa o bina deprem sınavından geçemez. Kırık not alır.

Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı ve Menemen gibi semtlerde binalar yapılırken çürük, inşaata elverişli olmayan alüvyon, gevşek zeminleri önemsemez, üzerlerine 10 – 15 katlı binalar dikilerse, deprem sınavından geçemez. Kırık not alır.

Kırık not almadan da geçtik, insan yaşamı ile oynanır. Bebeler anasız, analar bebesiz kalır. Gözyaşı sel olur. Ortalık kan gölüne döner.

Deprem bir bölgeye gelmeden önce iktidar tarafından önlem alınmazsa, deprem için toplanan paraların nereye gittiği belli olmazsa,

Kentsel Dönüşüm Planları adı altında nice çürük yapı affa uğrarsa ve bunlar yıkılıp yerine derme çatma, çok katlı binalar yapılırsa,

Alev Şahin adlı vatansever, insan sever bir mimar kızımız, Düzce Şehircilik ve İl Müdürlüğünde çalışırken, betondan çaldığı için bir firmaya ceza kestiği için önce işinden, sonra da hapse atılıyorsa,

Bir ülkede meclise 58 araştırma önergesi verilmiş ve AKP, MHP milletvekilleri “Hayır depremi araştırmaya gerek yok” demişlerse,

Sadece Seferihisar’da 150 milyon zarar varken, tüm İzmir’e acil yardım ödeneği olarak 8 milyon lira gönderiliyorsa ve,

Çevre ve şehircilik Bakanlığına 2021 bütçesi için 3,3 milyar lira, Diyanet işleri başkanlığına 13 milyar ayrılıyorsa, 0 ülkede depremden dolayı yüz kişi de ölür, 500 kişi de ölür 5 bin kişi de ölür…

([email protected])


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir