Yeni bir deprem oldu İzmir’de. Acı, gözyaşı, ve yarım kalan hikayeler. Kimi canından oldu, kimi canandan. Ölenler, yaralananlar, gözyaşı ve tabi bir de yardım melekleri, enkaz altından bir kişi daha kurtarabilirmiyim in telaşında olanlar yani. Deprem’in hikayesi hep açıklı ve hüzünlü olmuştur.
Ve tabii, bir de öteki yüzü var bu hikayenin.
Her deprem olduğunda ortaya çıkar ve üzüntüyü nefrete boğar.
Nedir o?
Depremin Din ile olan ilişkisi!
Deprem neden olurmuş?
Zinanın artmasından ve günahın çoğalmasından! İnsanlar sapıtınca deprem oluyormuş, Allah böylece kulları cezalandırıyormuş.
Bilim adamlarıma sorarsan, deprem bir fay hattı kırılması, ana karadaki yeraltı hareketleri, din mevzubahis değil, bilimsel bir olay yani.
Bilim adamları bu yaklaşımımlarını, bilimsel olarak ta açıklarlar, açıklayamadıkları şey, depremin ne zaman olacağıdır, öngörülür ama zamanlama kesin bir şekilde tespit edilemez.
Peki olaya dini açıdan bakanların dayanağı nedir?
Kur’an’a göre bakıldığında dayanak; Lut kavminin helak oluşudur, bu olay azmış bir toplumu cezalandırmaya örnektir. Lut kavmi, eşcinsellikte ileri gidince Allah onları zelzele ile yani deprem ile cezalandırmış ve helak etmiştir, aynı konu İncil’de de, “Sodom Gomore”diye geçer. Tabi bir de , Azrail’i tokatlayan hocaları ve depremin yönünü değiştiren şıhları ve tarikat mensuplarını da eklersek, yadırgadığımız bu düşüncenin altyapısı daha iyi anlaşılır!
Diyelim ki sapkın toplumlar depremle cezalandırılıyor! Eşcinselliğin ve uyuşturucunun yasal olduğu Amsterdam’ın helak olması lazım, % 35 i Ateist olan Kanada’nın yerle bir olması lazım. Maoist Çin’in toz-duman olması lazım, Newyork’un, Paris’in ve daha nicelerimin kahr-ı perişan olması lazım!
Öyle değil mi?
Değil, çünkü; buralarda depremin esamisi bile okunmuyor!
İzmir’de deprem olunca; konu yine gündeme geldi. deprem ve din ilişkisi yani…
İnsanlar can derdine düşmüşken, kurtarma ekipleri canhıraş çalışırken, hayatta kalanlar, kaybettiklerine ağlarken, yaralılar acılarını sararken, birileri çıktı; günahkardılar o yüzden böyle oldu deyiverdi.
Oysa;
Depremi can kaybı açısından ele alırsak, İzmir, İstanbul’dan, Sakarya’dan, Yalova’dan, Düzce’den daha mübarek bir şehir olmalı, zira can kaybı daha az.
Refah seviyesi olarak bakarsak;
New York, Şam’dan daha efdal bir şehir.
Mogadishu Paris’e göre daha lanetli yani,
Paris, Semerkant’tan daha mübarek, ve Beijing Urfa’dan daha kutsal.
Yani; demem o ki, deprem, din ile değil bilim ile alakalıdır. Depremi sadece din ile ve günahla açıklamaya kalkarsak güdük kalır.
Zira; eğer öyle olsaydı, her iki günden bir günü deprem ile yaşayan Tokyo, yerle bir olur ve allak bullak olurdu. Oysa Japonya depremlerin çoğunda can kaybı olmadığı gibi, mal kaybı bile olmuyor.
Acaba; Allah gazap edip, Japon’ları cezalandırmak istiyor da, gazabı Japon’ları cezalandırmaya yetmiyor mu?
Mazallah, Japonların bilimi Allah’ın gazabına galip mi geldi diyelim? Ne diyelim?
Ayhan Kilic
ayhankilic@turkishnews.com
Edmonton, Kanada