Öneri ve Çözümler Ne Olmalı? Almanya, Fransa, Avusturya ve Hollanda istihbaratları ve siyasi liderlerine ( sırada diğerleri de var) göre Erdoğan, Avrupa’da ki (sadece Türkler değil) Müslümanlar içinde, MİT, Diyanet ve Müslüman Kardeşlerle birlikte islamcı ideolojiyi ve kişileri örgütlüyor.
Avrupa siyasi elitlerinin bu konuda Erdoğan’a bazı dönemlerde, zaman zaman sadece uyarı yapıtıklarını biliyoruz. Fakat şimdi artık git gide Erdoğan ve ekibine ve taraftarlarına karşı sertleştiler. Söylemden eyleme geçtiler. Bu konuda sıkı önlemler, operasyonlar ve tedbirler yolda. Bir kısmı şimdiden uygulanmaya başlandı.
Avrupa Türkleri bu istenmeyen ve kendi insiyatifleri dışında gelişen bu gelişmeler karşısında çok dikkatli olmalılar. Bu durumda konulara vakıf ve bilgiye dayalı olarak fikir sahibi olmalılar. İnsan hakları ve vatandaş olma halkları çerçevesinde kendi menfaat ve çıkarlarına göre ve akıllı olarak hareket edip, strateji geliştirmeliler. Bu buhrandan çıkmak ve arada sıkışmamak için üçüncü bir çıkış yolu yakalamak zorunda olduklarının farkına varmalılar.
Avrupa Türkleri, özellikle bu günlerde duygusal değil, Anavatan ve bulundukları ülkelerdeki Anayasa ve yasalardan yararlanarak, onlara uygun davranarak, Laiklikten yana tavır alarak, islamcılarla aynı safta durmadıklarını açıkça belirtmeliler.
Ve bu konuda kendi öz deklerasyonlarını yayınlayarak ortada bir yerlerde kalmamalılar. Çünkü bu gibi büyük kırizli konularda gri bölgede durmak diye bir şey olmaz. Aksi taktirde Avrupa ve Türkiye liderleri arasında gelişen iki agrasif siyaset içinde, siyasi kurban olabilirler. Eğer kendi özgün tavırlarını almazlar ise olurlarda.
Unutmayalımki biz Avrupalı Türkler olarak, Anavatan’a ve Avrupa’da ki Yeni Vatanlarımıza karşı her zaman sorumluluklarımız, haklarımız ve görevlerimiz var. Biz her anlamda kendi durumumuzu gözeterek gerçekçi olmalıyız. Mevcut durumda ne Anavatan’dan nede Yeni Vatan’dan vazgeçebiliriz. Böyle bir lüksümüz yok çünkü. Zatende geçmemeliyizde.
Avrupa’da Erdoğanlara karşı izlenen politikalar sonucunda, Avrupa’da herşey bir birine karıştırılarak, Avrupa Türklerine karşıda önümüzdeki dönemde haksız suçlamalar yapılarak, islamcılarla normal Türk’ü bir birinden ayırt etmeden, herşeyi genelleyerek yapılacak olan parti ve devlet politikaları sonucunda, Avrupalı ırkçılar tarafındanda ırkçılık toplumsal düzeyde Türklere karşı körüklenerek, oluşturulacak olan bir kaos ortamında, kimsenin Avrupalı Türkleri kurbanlık koyun haline getirmemesi için, biz Avrupalı Türkler olarak, gerilim siyasetinden değil, akılcı ve yapıcı siyaset, öneri ve çözümden yana tavır almalıyız.
Bizler, İnsan haklarından ve bulundukları ülkelerin Anayasa ve kanunları çerçevesinde barış içinde bir arada yaşamaktan yana olduğumuzu açıkça bir vatandaş olarak belirtmeliyiz.
Evet, gittikçe büyüyen bu sorun Avrupali Türklerin insiyatifinin dışında bir kör kıriz olarak büyümektedir. Ama görülüyorki, kimsenin bundan kendini muaf tutmasıda mümkün değil. Çünkü şu anda bu konuda, Avrupa’da herkesi kapsayan, iyi ile kötü arasında ayrım yapmayan genel bir politika üretilmektedir. Ve bu bizim açımızdan azınlık olarak çok tehlikelidir. Tehdit içermektedir.
Buradan benim Avrupalı Türklere çağrım, her Avrupalı Türk’ün, Türkiye ve Avrupa’da ki yaşadığı ülke ile ikişkilerini yeniden düşünmeleri, gözden geçirmeleri, bu konuda Avrupa’lı Türkler kendi aralarında sağlıklı ve yapıcı bir istişare ile ve tartışma ortamı yaratarak, kendilerine kişisel ve toplumsal olarak zarar verdirmeden ve kendileri olarak kaderlerine karar vermelidirler. Bu konuda zaman geçirmeden sorumluluk ve akılcılık taşıyan net bir tavırı almalılar. Ve en önemliside bulundukları ülkelerde toplum ve siyasilere kararlarını açıkça deklara etmeliler.
Sefa Yürükel
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı