Uzun zamandır ekonomide sıkıntılar artıyor. Alınan tüm önlemlere rağmen, kötü gidiş durdurulamadı. Özellikle covid-19 salgınından sonra tüm dünyada olduğu gibi Türk ekonomisinde de ağır hasar oluştu.
Bizi yönetenler ekonomiye sanki pek bakmıyor, daha başka şeylerle gündem yaratmaya çalışıyor. Aslında milletin şu andaki en büyük derdi ve sıkıntısı ekonomi ve piyasalardaki dalgalanmalar. Kapanan iş yerleri ve işsiz kalanların giderek çoğalması büyük bir tehlike olarak da algılanmalıdır.
Şimdi dikkat:
Ekonomileri daha önce sağlam olan ülkeler pandemiye rağmen alınan önlemlerle kötü gidiş konusunda olumlu adımlar atıyor. Ekonomileri sallantıda olan ülkeler ise bu süreç içinde daha da sıkıntıya düştü. İşsizlik artıyor, tarımda alarm zilleri çalıyor.
Bu tablo, bir erken genel seçimi gündeme getirir mi?
Muhalefet bu pahalılığa ve ekonomideki kötü gidişe hükümetin fazla dayanamayacağını söyleyerek erken genel seçim istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP genel Başkanı Bahçeli de seçimlerin zamanında 2023 yılında yapılacağını dile getiriyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından 14-17 Ekim tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1501 kişi ile hepimizi çok yakından ilgilendiren dikkat çekici bir anket yapıldı.
Ankette vatandaşlara ekonomiden gidişata değişik sorular yöneltildi. “Ülkenin genel gidişatını düşündüğünüzde, hangisi hislerinizi en iyi şekilde tarif eder?” sorusuna 16 Temmuz’daki ankette katılımcıların yüzde 39.6’sı Endişeli şeklinde cevap vermişken, bu oran 17 Ekim’de yüzde 52.1’e yükseldi. Umutluların oranı ise yüzde 33.8’den yüzde 28.6’ya indi. Kızgınların oranı da yüzde 16’dan yüzde 11.5’e geriledi.
Ekim ayı itibari ile ekonomiyi “Çok Kötü ya da Kötü” olarak değerlendiren katılımcıların oranı yüzde 69 oldu. Geçtiğimiz aya kıyasla bu oranda 2 puanlık bir artış söz konusu. Bugün itibari ile ekonominin “Çok İyi/İyi” olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 14 olurken, ne iyi ne kötü olarak değerlendiren katılımcıların oranı yüzde 16 olarak karşımıza çıkıyor.
Ekonominin “Çok Kötü/Kötü” olduğunu düşünen katılımcılara neden bu şekilde düşündükleri de soruldu. Sonuçlara göre katılıcıların yüzde 57’si bu durumu kötü yönetime bağlarken, yüzde 21’i koronavirüs salgınını neden olarak gösterdi. Katılımcıların yaklaşık yüzde 18’i ekonominin bugünkü kötü durumunun döviz kurlarındaki artıştan kaynaklandığını belirtti.
Katılımcılara “Önümüzdeki bir yıl içerisinde ekonominin nasıl olacağını düşünüyorsunuz?” sorusu sorulduğunda yüzde 51’i “Çok daha kötü/Daha” kötü cevabını verirken, yaklaşık yüzde 24’ü “Çok daha iyi/Daha iyi” yanıtını verdi. Bu sonuçlar Eylül ayı oranlarına büyük ölçüde benzerlik göstermesine rağmen, “Çok daha kötü/Daha kötü” cevabını verenlerin oranı sene başından beri elde ulaşılan sonuçlara kıyasla en yüksek seviyelerde.
Katılımcılara “Döviz kurlarındaki artışın hayat standartlarınızı nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?” sorusu da yöneltildi. Katılımcıların yüzde 82 gibi büyük bir çoğunluğu döviz kurlarındaki artışın hayat standartlarını olumsuz etkilediğini belirtirken, yüzde 10’u bu artışın hayat standartlarına herhangi bir etkisi olmadığını ifade etti.
Ortadaki gerçek şu:
Dar gelirliler bugünlerde en çok sıkıntı çeken sınıfı oluşturuyor. Emekliler ay sonunu zor getiriyor. Pandemi nedeni ile işin kaybeden ya da işsizlik maaşı ile geçinmek durumunda kalanlar da “açız” diyor.
İşte bu noktada ekonomisi iyi ülkeler vatandaşlarına geçinebilecekleri oranda destek sağlamaya başladı.
Bizim gibi ekonomileri sallantıdaki ülkeler ileriyi göremiyor.
Emekli, işçi, memur şimdi zam bekliyor. Enflasyon düşük gösterilerek bu kesime beklenen zam verilmezse ne olacak? Pahalılığın ve enflasyonun tavan yaptığı ve bu satırlar yazılırken doların 10 liranın üzerine çıktığı ülkemizde “Nasıl geçineceğim?” diye soranların sayısının da artmakta olduğunu gözlemliyoruz.
İstanbul Ekonomi Araştırma grubunun yaptığı anketten çıkan sonuçlar da içinde bulunduğumuz durumu çok güzel özetliyor. Vatandaşların sıkıntılarının neler olduğunu ortaya koyuyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın