Senesini pek iyi hatirlamiyorum, galiba ’90 larin sonunda veya ’00 lerin basinda 1915 tehcir harekatini cihanin efkari umumiyesine katliam olarak tanitmak ermeni gruplar, teskilatlar, cemiyetlere karsi TRT TV sinde muhtelif paneller tertip edilir ve kiymetli, tecrübeli, taninmis siyasetci, diplomat, tarihci kimseler panellerde konusurlardi.
Isvicre’de Lausanne’da Türkiye aleyhine cikan mahkeme karari neticesi sonunda, bilindigi gibi dava AIHM e aksettirildi ve orada iki defa arka arkaya Türkiye hakli cikti. Hatta karsi tarafin müdafaasini üslenen, güzelligi ile bilinen Amal Clooney’nin güzelligi bile para etmedi hakimlerin karsisinda.
O panellerden birinde, simdiki IYI parti baskan yardimcisi Prof. Dr. Ümit Özdag ilisik enteresan konusmayi yapmisti.
Aradan seneler gecti, geldik Corid-19 devrine. Lockdown sebebiyle evde hapis kalinca ara sira eski hadiseleri internet’ten takip ediyorum, yapilan konusmalari dinliyorum. Bu enteresan konusma tekrar elime gecti.
Nitekim amerikali alimler 2028 de ayda siteler kurmayi hedeflemisler. Belkide petrol aramak icin. Bu sefer ayda petrol olabilecegi ihtimaline bende inandim.
Kis mevsimi geliyor. Cumartesiyi pazara baglayan 24-25 ekim gecesinde saati bir saat geri almayi unutmayin.
Selamlar
ALGI YÖNETİMİ – PROF. DR. ÜMİT ÖZDAĞ
Algı yönetiminin en kısa tanımı, hedef insan veya toplumu hedef alanın istediği şekilde düşünmeye ikna etmek için etkilemektir. Algı yönetimi amaç; propaganda, psikolojik savaş/harekat, örtülü operasyon, kamu diplomasisi ve enformasyon savaşı ise araçtır.
Bir Amerikan filminde konu CIA in Pasifik okyanusundaki bir ada devlette düzenlemeye .-çalıştığı darbe ile ilgili idi. Darbeyi planlayan ve yöneten CIA yetkilisi dosyası ile ilgili CIA başkanına bilgi verirken şöyle diyordu. “Darbeden sonra iktidara getireceğimiz kişi adanın en zengin ailelerinden birisinin çocuğu. Yale üniversitesinde tarih doktorası yapıyor. VE DÜŞÜNCELERİNİ KENDİSİNE AİT ZANNEDİYOR. Düşüncelerini kendine ait zanneden ancak başkasının istediği gibi düşünen kişi en büyük esaretin içinde yaşayan kişidir.
Algı yönetiminin amacı, insanların en güçlü organı olan beynine nüfuz ederek onun dış dünyayı istenilen şekilde algılamasını sağlamak ve böylece yargılarının da istenilen yönde şekillenmesini sağlamaktır. Algı yönetiminde kuralları bilmek yetmez. Ancak uygulamalı olarak üstüne çalışırsanız başarabilirsiniz.
Yurttaş maruz kaldığı ve zihnini hedef alan sürekli saldırıların farkında olmadığı için özgür olduğunu sanmaktadır.
Ayda petrol bulunduğuna dair bir haber okursanız, bunun derhal yalan olduğunu düşünebilirsiniz ki doğru düşünüyorsunuz demektir. Çünkü petrolün oluşması için bitkilerin fosilleşmesi gerekir. Ayda ise bitki yoktur ve olmamıştır. Öyle ise ayda petrol olmaz. Bu çok açık bir gerçekten siz eğer insanların “ayda petrol olduğuna” inanmalarını sağlamak isterseniz, yine de bunu yapabilirsiniz. Bunun için gereken doğru teklifleri kullanmanız yeter. Önce bazı uzmanları ay hakkında bildiklerimizin yeterli olmadığını, aydaki doğal kaynakların dünyadaki doğal kaynakları sıkıntı için bir çare olabileceği konusunda bir makaleler yazarlar. Bu makaleler gazetelerde haber yapılır. Sonra aydaki doğal kaynaklarla ilgili sempozyumlar düzenlenir ve böylece kamuoyunun kafasında ay doğal kaynaklar ikilisi konusunda bir zihinsel hazırlık bir asamaya taşınmış olur. Bu döneme “ön propaganda dönemi” diyebiliriz. Bu dönem gerçekleştirdikten sonra ikinci asamaya geçilir ve ikinci aşamada sanayideki gelişmenin dünyanın her yerine yayılması sonucunda petrol kaynaklarının küresel talebi karşılamadığı doğrultusunda yayınlar ve televizyon konuşmaları yapılırken, makaleler yapılır, yazılır, röportajlar yapılırken ayda petrol bulunması ihtimali olduğu tartışmaları kamuoyuna yoğun bir şekilde taşınmaya başlanır. Bu süreçte özellikle “ayda petrol olamaz” diyen bilim adamları ve politikacıların görüşlerinin yetersiz, bilimsel değil ve ilerlemenin karşısında olduğu seklinde kamuoyuna bir intiba verilmesi gerekir.
Ayni süreçte değişik basın, yayın organlarında ay yüzeyinde petrol benzeri bir maddenin bulunduğuna dair düzenli olarak da haberler yayınlanmasında fayda vardır. Kamuoyu bu süre içerisinde ayda petrol görüşüne daha fazla alışacaktır. Bu süreçte yine bazı bilim adamlarına aydaki petrolü araştırmaları için geniş mali kaynaklar oluşturulur. Bu bilim adamlarının yaptıkları ayda petrol olduğuna dair ihtiyatlı ve ihtiyatsız açıklamalar basında abartılı şekilde yer almalıdır. Hatta “Ayda Petrolü Sevenler Derneği” diye bir dernek kurulabilir, T-shirt’ler yapılabilir, sevilen bazı markalar ile “ayda petrol var” görüşü bir araya getirilebilir. “Ayda petrol olduğu” görüşünün ders kitaplarına konulması içinde artik baskıların yapılmasına başlanılabilir. Bu arada “ayda petrol olduğu” görüşünü savunanlar basında birbirlerine atıfta bulunarak tezlerinin doğruluğunu kanıtlamaya başlarlar. Yani “ayda petrol var” görüşünü savunan Mehmet ayni görüşü savunan Ahmet’i tezinin doğruluk kaynağı olarak gösterebilir ve ayda bulunan petrolün dünya ekonomisinin yapacağı katkıların hayatı nasıl ucuzlatacağı, üretimin ucuzlamasıyla gelirlerin nasıl artacağı, küresel bir refah döneminin nasıl başlayacağına dair ekonomik araştırmalar artık yayınlanır ve televizyon programlarında tartışmaya açılır. Kuracağımız psikolojik baskı ile “ayda petrol olduğu” na inanmayanları dahi bu görüşleri açıklamaktan korkar hale getirmeliyiz. Hatta bir kısmı “Tamam ayda petrol var, ancak arayacak isek de bunu onurumuzla arayalım” demeli, bu noktaya gelmelidirler. Artık zafer bizimdir, çünkü doğru dürüst karşımızda kimse kalmamıştır. Enerji sektöründen emekli olan ve ayda petrol olduğunu savunanların desteğinin alınması önemlidir. Ancak inanmayanların görüşlerinin kamuoyu ile inanmayanlara ayda petrol olduğuna görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaları rahatsızlık vericidir. Onların mümkün olduğu kadar az bu görüşlerini dile getirmeleri sağlanmalı. “Yazık işte böyleleri de var. Ne yapalım? Onlarda sonunda gerçeği görecekler” şekilde onlara acıyarak bakılmalı ve bunların ayda petrol bulunmamasından çıkarı olan çevrelere mensup olduğu sürekli ve sürekli tekrarlanmalıdır. Halkın ayda petrol olup olmadığı konusunda ne düşündüğünü de ilgili olarak kamuoyu araştırmaları yapılmalı, bu araştırmalarda derneklerde “ayda petrol bulunursa iyi olur mu?” sorusu sorulmalı, “evet, olurdu” diyenlerin “ayda petrol bulunduğuna” inandıkları tekrar ve tekrar basında açıklanmalıdır. Üniversitelere verilecek fonlarla üniversite öğrencilerinin bu konuda yazacakları makalelerle ilgili yarışmaları düzenlenmelidir. “Ayda petrol olduğunu” ileri sürenler mali olarak ödüllenmelidir. Onlar, bu görüşlerinde samimi olmasalar dahi, bir süre sonra bu görüşe inanmak ve hatta ayda petrol olduğunun kesin savunucuları olmak zorunda kalacaklardır. Aksi halde vicdanları kendilerini rahatsız eder. Böylece tezimizin en güçlü savunucularının da zaman içerisinde ortaya çıktığını göreceğiz. Aslında halkın çoğunluğu bütün çabamıza rağmen bize inanmayacaktır. Ama kimse bize karşı örgütlü bir direnci temsil edemeyecektir. Aydınların büyük bir kısmı ayda petrol olduğuna inanmayacaktır ama toplum içinde yaptıkları açıklamalarda “ayda petrol bulunursa çok iyi olur” diyeceklerdir. Artık sonuca vardığımızı söyleyebiliriz”.
Yukarıda anlatılan hikaye çarpıcı bir şekilde algı yönetimi ile bize gerçeğin ne kadar çarpıtılabileceğini göstermek açısından çok öğreticidir. Bu örnek CIA tarafından hazırlanan ve internete konulan bir kurumsal ders kitabından alınmıştır.
Şimdi okuyucu ayda petrol var tezi yerine Türkiye AB tam üyesi olacak tezini koyarak metni tekrar okuyabilir.
Bir yanıt yazın