Yaklaşık 4 bin km uzaklıkta bulunan Doğu Türkistan’daki soydaşlarla, aynı dili konuşuyoruz..
TÜRK DİL BAYRAMIMIZ
KUTLU OLSUN…
2001 yılında Özbekistan’da bulunduğum günlerde, dil konusunda sadece ilk bir hafta biraz sıkıntı çektim ama,
daha sonraki günlerde rahatlıkla konuşup anlaşabiliyordum…
Demem o ki;
Fazla dil bilmek elbette çok yararlıdır. “Ne kadar dil, o kadar insan” derler ya hani..
Ben diyorum ki;
Adriyatik’den Urumçi’ye kadar tek bir dil bilmeniz yeterlidir:
O da Türkçe’dir…
Çünkü bu iki nokta arasında koskoca 350 milyonluk bir TÜRK DÜNYASI var…
Dil, bir milletin en kıymetli hazinesidir. Milleti yaşatan etmenlerden biri, onun dilidir.
Arapça konuşmadığımız halde dilimize uygun olmayan, uydurma bir alfabeyle okumaya yazmaya çalışıyorduk önceleri..
.O yüzden de millet kolayca okuma ve yazma öğrenemiyordu, halk cahildi. Bu sebeple Atatürk, dilimize uygun bir alfabe getirdi.
Getirdi, getirdi ama;
Keşke Atatürk’ün Latin alfabesiyle yazdıklarını bugünkü gençler bir anlayabilseler.
Konuşma dilimiz budana budana koskoca bir çınardan dalsız bir kavağa döndü maalesef..
Harf inkılabı öncesinde`de biz TÜRKLER arapça konuşmuyorduk.(Bu günkü Sincan Uygur Özerk türkcesi)
Düşünün bir kere, en yakın örneği; Azerbaycan’da (2002) görevli bulunduğum günlerde buna bizzat şahit oldum…
Azerbaycan, Kiril’den Latin’e geçiş yaparken, bugünkü Türkiye Türkçesi’nde kaybettiğimiz sesler için alfabesine harf ekleyerek geçti…!
Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1932’de düzenlenen “Birinci Türk Dil Kurultayı”nın açılış günü olan 26 Eylül, her yıl “Dil Bayramı” olarak kutlanır.
Türk Dil Bayramımız kutlu olsun.