Bir ülkenin itibarı, dış ülkelerde gördüğü saygınlığa bağlıdır.
Ne yüzölçümü, ne nüfusu temel faktör değil, sadece ülkelerin özellikleridir. Nüfusu kalabalık olup dünyada söz sahibi olamayan bir çok ülke var. Pakistan, Malezya, Bengaldeş gibi. Yüzölçümü büyük ama etkisi küçük olan devletler de var. Kazakistan, Mogolistan, Cezayir, Arjantin, İran gibi.
Buradan da anlaşılacağı gibi söz sahibi olmak için ekonomik ve teknolojik olarak güçlü olmak gerekiyor. Ne kadar dışarıya az bağımlı bir ülke isen, o kadar özgür ve sözü dinlenir ülke oluyorsun.
Avrupa’nın küçük ama etkisi büyük ve saygın olan ülkeler buna örnektir. Hollanda, Belçika, İsveç gibi.
Ayrıca gelişmiş ülkelerin yöneticilerinde başarı bir kriterdir. Dikkat edildiğinde bizdeki kadar uzun süreli siyasetin içinde olup ülkenin başında olanların sayısı çok azdır. Devamlı yenilik, yenilik, yenilik!
Ülkemize baktığımızda; dışişleri Bakanı bile partili cumhurbaşkanına tabi olarak sınırlı hareket edebilmekte, dünya konjöktörünü yeterli biçimde okuyamamaktadır. Suriye olayları, Ortadoğu’da dost görünümlü hainlerden ‘’Dostumuz’’ diye politika yürütmeleri, ABD’nin ve Fransa’nın her türlü ayak oyunlarına cevap veremeyişimiz ciddiye alınmayan ülke durumuna düşmemize neden olmaktadır.
İç kamuoyuna şirin görünmek için yapılan dış politika ne yazık ki güven vermiyor. Her ülke haklı çıkarını düşünürken bizler ‘’DOST’’ sanarak politika yürütmekte ve sonradan hüsrana uğramaktayız.
Dünya da dostluk değil, devletlerin çıkarları ön plandadır. Bir gün bunun böyle olduğunu öğrendiğimizde, ‘’Din kardeşimiz’’ diyerek karşılıksız desteklediğimiz, ama sonrasında karşımıza ‘’HAİN’’ olarak çıkanları elemine etmedikten sonra tutarlı olamayız!
Dış politika ‘’Ortak aklın ürünü’’ olmalıdır. Şahsi ve aklına geldiği gibi kararlar bizi işte bu noktalara getirdi. Bağırarak, şantaj, tehdit ve küçümseme dili ile yürütülen dış politika yalnız kalmamıza ve sözüne itibar edilmez ülke durumuna düşmemize neden olmuştur, sürekli de karşı cepheyi artırmaktadır! Öyle ki; tek başımıza yedi düvele karşı mücadele eder durumdayız!
Dış politika siyasilerden ziyade diplomatların tecrübe imbikinden geçip pişirildikten sonra siyaset diline çevrilmelidir. Şimdiki dış politika iflas etmiştir. Yeni bir ortak akıl ve yeni bir yol haritası ile gündem oluşturmalıyız. 12 Adaların Lozan’da verilmediğini bilmeyen bir Mevlüt Çavuşoğlu ile dış politika yolun sonuna gelmiştir!
Emin EĞRİ
Bir yanıt yazın