Değerli Mustafa Ataç,Değerli arkadaşlar,
Yurdunu, bayrağını, Atatürk’ü seven, sayan tüm yurttaşlarımızın ortak endişelerini paylaştığınız ve tehlikeyi gündemde tutmaya çalıştığınız için sağolun. Yazdıklarınız YURTSEVERLERİN ortak KORKUSUDUR.
Devrim karşıtlığı bize benzeyen hiçbir ülkede olmadığı kadar yol aldı. Bu yeni bir savaş yöntemidir. AKP’nin akıl birikimi böylesi karmaşık bir projeyi yüretecek olgunlukta değildir. Küresel emperyalizm BOP çevriminde olan diğer ülkelerde uyguladıkları soğuk savaş yöntemlerini Türkiye’de gerçekleştiremedikleri için Türkiye’nin temel kaleleri LAİK CUMHURİYET – ERKLER AYRILIĞI – YARGI BAĞIMSIZLIĞI – VATANSEVER ORDU ABD/AB/İSRAİL/FETÖ/AKP beşlisinin işbirliğiyle önce çelmelenmiş sonra da üzülerek yazıyorum ki; diz çöktürülmüştür. Türkiye yeni savaş yöntemleriyle topsuz, tüfeksiz işgale açılmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan buyana hiç bir hükümet AKP kadar işbirlikçi ve taşaron olmamıştır. Baronlar 85 sene sonra buldukları bu işbirlikçilerle Devletimizin çalışma sistemini bozmuşlardır. TSK’nın en değerli komutanlarını tasfiye ederek Türkiye Cumhuriyetinin bekası olan TSK güçsüzleştirilerek siyasallaştırılmıştır. Terfilerde liyakat yerine itaatkar ve emirleri sorgulamadan yapan, hiyerarşisi bozulmuş bir ordu yaratılmıştır. Kapatılan askeri okulların acısını, yeni nesiller iş başına geldiğinde yaşayacağız. Askeri darbeleri hiç bir şekilde onaylamam fakat darbelerin neden yapıldığı gerçeklerini de gözden kaçırmamak gerektir. Liyakatsiz, muhteris, devlet yönetmekten aciz olanların iş başına geldiği ülkemizde, bu kişilerin devlet adamlığı vasfı taşımamasından TSK darbe yapsa da yönetimi tekrar sivillere teslim etmiştir.
Aslında en büyük SİVİL DARBE kaybettiği seçimleri hile ile kazanan, OHAL durumunda anayasayı değiştirenparlamentoyu askıya alan, meclisi işlevsizleştiren, Dünyada emsali olmayan, gece aklına geleni gündüz yasalaştırabilen , muhalifleri gizli tanıklarla hapse attıran, otokratik bir başkanın, demokrasiye geri dönen askeri darbeden misli misli kötü olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu güce erişenlerin işbaşına demokratik seçimlerle geldiğini fakat seçimle gitmediklerini, trajediler yaşandığını da biliyoruz.
Bu otokratın ERKLER AYRILIĞINA ve gerçek demokrasiye karşı olduğu görülmektedir. Ayrıca kendisini yargılayacak olan tüm savcı ve yargıçları da atama gücüne sahiptir. Devleti denetleyen tüm kadroları ve kurumları da tasfiye etmiştir. Sağ cebinde merkez bankası, sol cebinde Hazine vardır. Dilediği gibi, havuza altın atan padişahlar gibi sınırsız harcamalar yapmaktadır.
Dünya ülkelerinde,yönetenlerin ülkelerine ihanet etmeleri , yabancılarla işbirliği yapması, demokrasiyi dışlaması, ülkeyi otokrasi, faşizm çevrimine süreklemesi sonucunda devletlerin kendilerini koruyacak olan, kimlikleri bilinmeyen, köklü yurtsever ailelerden gelen, bilge, Vatansever, akil koruyucuları vardır. Dilerim ki bu yapı bizde de vardır.
Ana Muhalefet de BOP çevrimi içindedir. Baykal ile Kılıçdaroğlu arasında bence fark yoktur. Baykal’ın Erdoğan’a ABD/İsrail planlı yöntemle anayasayı değiştirerek siyasete geri dönmesini sağlaması, Kılıçdaroğlu’nun da dışarıdan planlandığı gibi genel başkanlığa getirilmesi, CHP’deki Kemalist kadroyu tasfiye etmesi, Cumhurbaşkanlığı seçimi için Erdoğan kazansın diye İhsanoğlu’nu aday göstermesi, Daha sonraki seçimde ise ABDullah Gül’ü aday göstermek istemesi, Kılıçdaroğlu’nun da BOP’a entegre olduğunu gösteriyor.
Ayrıca burada CHP seçmenine kurulmuş bir tuzağın kokusunu alıyorum;CHP’li arkadaşlar bu tuzağa düşmemelidir. Kılıçdaroğlu ve YCHP ekibi CHP seçmenini küstürerek partide uzaklaştırarak partinin zayıflamasını sağlamak istediklerini düşünüyorum. YCHP’nin amacı iktidar değildir. BOP’a en uyumlu ve en itaatkar genel başkan iktidarda kalacaktır ve o da halen görevdedir.
***Burada yazıma ara vererek izinini almadığımdan adını yazmadığım saygın bir dostun akılcı yazısından bir bölüm sunacağım;
CHP’yi sahiplenmek yerine eleştire eleştire geldiğimiz yer burası… CHP bir kurum; kişilere ait değil… Aile de bir kurum; aile içi şiddet, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, ensest ilişkiler hep olguları yaratan kişilerle sınırlı kalıyor. Hiçbirimiz bu çirkinliklerin çoğalması nedeniyle aileden vazgeçmeyi düşünmüyoruz. Kurumu güçlendirerek yaşatmaya çalışıyoruz. Diğer kurumlara özellikle partilere kişilerden bakıyoruz. CHP’de olup, CHP’li olmayanlara bakarak kurumu yargılıyoruz… Atatürkçülük sadece onun adına değil, onun miraslarına da sahip çıkmaktır… Başta laik Cumhuriyet … Kurum bilincimiz zayıf. Partililik, parti kimliği ile güçlenir. Kimlik zedelendikçe, partililik yerini particiliğe bırakır… CHP tabanı herbir seçimde tasfiye edilerek partililer yerini partidekilere bıraktı. Yeni diye kurulan partilerle, dönüşen sistem kendisini güvence altına alıyor… İktidarda aktif rol alan ve bu günlerden müteselsilen sorumlu olması gerekenler parti kurarak muhalif (!) oldular…Ve Y-CHP’liler onları dost ilan ederek taşeronluk rolüne soyunarak başkancı sisteme muhalif gibi ekleme görevini üstlenmiş görünüyor. Parlamenter sistemin partileri tasfiye edilirken, sanki muhalif gibi oluşan partilerin kadrolarının iktidardaki partinin içinden çıkan isimlerden oluştuğu gerçeğini anlatacak tek muhalefet partisi kalmadı…vahim olan bu… Kimisi kuruluşunda, kimisi parti içinde aktif görevleri olan kadrolar parti kuruyor ve Y-CHP’lilerin kanadında uçarak Meclise konuyorlar/konacaklar…Y-CHP’lilerin yeni dostları, ülkemizin bugünlerine harç koyanlardan oluşuyor ve ülkeyi kurtarmaya(!) geleceklerini söylüyorlar… Aklımızla yeterince dalga geçildi/geçiliyor… Ve biz hâlâ bu günlerimizden sorumlu olanların kurtarıcımız olabileceklerini düşünebiliyoruz…
***Değerli Ataç., değerli arkadaşlar,
Demokrasi içinde elimizde var olan İKİ ana enstrüman, İktidar ve Ana muhalefet partisi BOP çevriminde ise bizler ne yapmalıyız. Temel soru ve sorun buradadır. Daha önce de yaptığım paylaşımda yazdığım gibi, Kılıçdaroğlu ve ekibinin partiden tasfiyesi gerektir. CHP kuruluş ilkelerine göre yeniden yapılandırılmalı, AKP’nin karşısında;
Olabildiğince geniş bir oluşum şemsiyesi altına toplayacağı siyasi partiler, düşünce kuruluşları, STK’lar, sendikalar, meslek odaları, gerçek aydınlar, akademisyenler birleşkesi ile ve siyasi hesapları, çıkarları, liderliği öteleyerek AMAÇLARI VATAN, DEMOKRASİ, LAİK CUMHURİYET olan, AYDINLANMA DEVRİMLERİNİ, İNSAN HAKLARINI, ÇAĞDAŞLIĞI, SAYGIN BAĞIMSIZ BİR DEVLET KİMLİĞİNİ yaratmak olmalıdır.
Zaman gerçekten çok zor zamandır. Yukarıda yazılanlarla birlikte ekonomik olarak da çökmüş bir ülkeyiz.Ben ve benim gibi ileri yaşlarda olanlar AKP döneminde yaşadıklarını bu zamana kadar yaşamadı. Orta ve gelecek genç kuşakları çok zor günler bekliyor.
Hiç bir kötülük, hiç bir baskıcı yönetim, hiç bir otokrat veya faşist süresiz olarak baskıcı yönetimlerini sürdürememiştir. Çünkü TOPLUM UYANMAYA başladı. İnsanlar gerçeğin farkına varıyorlar. Aydınlanma başlıyor. Güneş ergeç doğacak .Direnelim, pes etmeyelim.
Saygılarımla
Naci Kaptan
On 16.09.2020 23:13:35, Mustafa Atac – sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/eyyy-moodys-ezani-susturamayacaksiniz-6039705/
ATATURK’un kurmus oldugu Turkiye sevdalisi degerli dostlar, Sayin Yilmaz Ozdil, icinde bulundugumuz durumu cok acik bir sekilde ozetlemis, yukaridaki yazisinda. Su anda, basimizin belasi olan bu yonetimin, ne oldugunu, Ulkeyi ne duruma getirdigini hala anlayamadiysak yaziklar olsun bize! Aman oylar bolunmesin diye, Dersimli Kemal ve AKP nin mevcudiyetini surdurmesindeki en buyuk destekcisi Y CHP ekibige, ya ATATURK’un Cumhuriyet cizgisine gelirsiniz yada size oy yok diyemedigimiz surece RTE ye ve tarikatlarin yonetimine mahkum kalacagimizi lutfen unutmayalim. Icinde bulundugumuz bu critic donemde, cahil ve “atanmis” bir Istanbul il baskaninin “Ataturk” demeye dilinin varmadigini bir CHP nin artik ATATURK un Partisinin mensubu olmamasi gerektiginin kabul edilmesini anlayamadim! IYI Partiyi bir turlu cozemedim? Cumhuriyeti sahip cikma, ARAP saltanatina karsi durma yonunde onlardan da bir destek geldigini gormedim! Kisaca, tamamen AB+D tarafindan ele gecirilmis olan bir Meclis’in Turkiyenin icinde bulundugu sorunlari cozmede alternatif olamayacagini gormemiz zamani geldigine inaniyorum. AB+D tarafindan icimize monte edilen HDPKK, seriat tarikat ve cemaatler ile yonetimi ele geciren AKP ve bunlarla uygun adim ilerleyen, icinde zerre kadar Vatan sevgisi bulunmayan YCHP ve MHP artik hicbir hosgoruye yer vermeyecek sekilde Turkiye Cumhuriyeti tarihinden silinmelidir! Inanin kuvayyi milliyenin yeniden yasatilmasi gereken donemden geciyoruz. Gunes mutlaka ufuktan dogacaktir. Saygilarimla Dr.Mustafa Atac