1955 Ankara…
Çetin 27 yaşında Feza ise 33 yaşındaydı. İkisi de yedek subay okulunda. Daha ilk görüşte Çetin’in kanı kaynamıştı Feza’ya. Çetin’in Bahçelievler’de bodrum katında iki göz odacığı vardı; “Gel” demişti Çetin “hafta sonu evci çıkıyoruz, benim fakirhanede kalırız, laflarız ha?
Feza tamam demişti. Gitmişlerdi evciğe. Feza pek bir suskundu. Çetin karşısındaki gizemli Feza’yı deşmek için kendini anlattı biraz; “Ben fal yazarım gazeteye, Ankara Radyosu’nda da arada çıkar laflarım. Falla – lafla geçer benim ömrüm” deyip güldü. “Ya sen?” Feza çekingendi. Konuşmak istemedi pek.
Sonra utanarak “Ben hocayım” dedi. “Hangi lise?”. Feza “İstanbul Üniversitesi’ndeyim. Fizik bölümünde” Çetin inanmaz tavırla süzdü bir.
Feza biraz sonra çantasını açtı bir mektup çıkardı. Çetin “Kız arkadaşın mı gönderdi?” dedi.
“Yok” dedi Feza “Einstein” Çetin bastı kahkahayı. “Kafa bulma benle!” İnanmadı. Düşünceli bir halde “Yani Einstein sana mektup mu yazdı?” “Evet” dedi Feza “Benim teorimle ilgileniyor.” Çetin’e üç sayfalık mektubu gösterdi
“Burada da bana yanıt yazdı. “Güneş düzeninin manyetik çekim alanlarına göre biçimlenmiş olmasından hareket ederek, bir de bu çekime dayalı düzene karşı itime dayalı bir düzenin bulunması gerektiğini iddia ettim. Evrende her tezin anti tezi varsa, çekimin anti tezi itme de olmalıdır değil mi?” dedi.
Çetin şaşkın bir şekilde önce Feza’nın suratına sonra Einstein imzalı mektuba baktı. Çetin “Ben anlamam, Einstein ne diyor bu işe?” dedi. Feza gülümseyerek “Yanıldığımı düşünüyor” “Peki nereden merak duydun bu işe?” deyince Feza utangaçça “Annem Türkiye’nin ilk kadın kimyageridir, babam da fizikçi ve doktor.”
Çetin ile Feza’nın askerliği Ankara’da devam etti. Arada bir Bahçeli’deki o bodrum katında hafta sonları evci çıkıp sohbet ettiler. Bir daha mektup almadı Einstein’dan çünkü Nisan 1955’te Einstein öldü.
Çetin askerden sonra tanınmaya başladı. ‘Gazeteci Çetin Altan’ oldu. Feza ise askerden sonra Princeton ve Columbia Üniversitelerinde profesörlük yaptı. Uzay-zaman konusunda çalışmalar yaptı, Quantum renk dinamiği kuramını genişletti. Dünyadaki sayılı fizikçilerdendi. Yale Üniversitesi’nin kürsü başkanı oldu. İtalyan’dan Commendatore nişanı, Fransız madalyası, Morrison ödülü, Tübitak ödülü aldı.
İlginç olan da ne biliyor musunuz? Quantum ve fizik alanındaki çalışmalarından ötürü 1979’da Einstein Madalyası ile ödüllendirildi. İşte o bodrum katında iki göz oda Çetin Altan ile Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli fizikçilerinden Feza Gürsey’i yan yana getirdi.
Atatürk döneminin önemli bilim insanlarından Feza Gürsey. Şimdi kim hatırlar merak ederim.
Tolga Aydoğan Paylaşımından
Bir yanıt yazın