Gündemi takip eden herkes zaman zaman okumuştur. ‘’Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı gıda ürünleri denetiminde Taklit, tağşiş ve ilaç etkenleri bulunan…….kadar ürün tespit etti.’’
Eksik olmuyor bu hileli ürünü piyasaya sürenler. Rutin denetimler sonucunda ezici çoğunlukta hileli mal üretiliyor.
Son yapılan denetimlerde, 91 firmaya ait 113 üründe taklit, tağşiş ve ilaç etken maddelerini bulunmuştur.
İyi kötü, yetersiz olsa da denetim yapılıyor ama her denetimin sonucunda çok fazla miktarda hileli ürünler olduğu görülmektedir.
Neden?…
Nedeni gayet basit… İnsan sağlığı ile doğrudan ilgili ama kısa yoldan para kazanma hırsı içinde olanlara verilen cezalar çok yetersiz. Cezasını biliyor ve razı olarak üretmeye devam ediyor. Çünkü ondan kazanacağı haksız paranın cüzi bir kısmını ceza olarak verse yine kazançlı!
Durum ayna gibi her kontrol sonrası yansımış olsa da başta bakanlık olmak üzere kanun koyucular sadece izlemekle yetinmekteler!
Mecliste bir çok önemli olmayan konular ‘’Torba Yasa’’ oyunları ile çıkartılırken, bu gıda teröristlerine karşı ağır cezalar uygulayarak ‘CAYDIRICI’ bir karar alınmayışı meclisin, dolayısıyla vekillerin ayıbıdır.
Hepimiz farkında olmadan bir miktar ürün, bir miktar ‘KAZIK’ yemekteyiz. Hasta olma riski de ayrı bir sorun!
Bu ülkede çok şey HİLELİ mi olmak zorunda?!
Bu ülkede hep HİLELİ işler yapanlar neden korunmakta?!
Bu ülkede ağız tadı ile ürün yemek kaç kişiye nasip olmaktadır?
Aslında kendilerini ‘uyanık’ sanan bu hilekar üreticiler, kendileri de başka yerden ürün aldıkları zaman aynı şekilde hileli ürünle muhatap olabilmektedir. Yani, herkes herkese hile yapmaktadır.
Bilhassa, et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinde bu hileler yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Dikkat ederseniz bu iki ürün türünde de dünyada en ön sıralarda olan bir ülkeydik. Kendimize fazlasıyla yetecek şekilde sağlıklı ürün üretirdik!
Seksenli yıllardan itibaren ekonomi bozulmaya doğru gittikçe, ürünler de bozulmaya başladı. Her geçen gün üreticinin kazancı azaldıkça, hilekarlık yapmaya ve bu şekilde daha çok kazanmaya şartlandı.
Zaten ülke ne çekerse denetimsizlikten çektiği için, hile ile tatlı kazancı görünce daha çok yaptı ve yapmaya devam etti.
Öyle ki; patatesi olmayan ‘’Patates cipsi’’ , sütü olmayan peyniri, pancarı olmayan şekeri kullanarak hep ‘’Daha çok, daha çok..’’ kazanmanın, buna rağmen doymamanın insan türünü yarattılar!
Şimdi de durdur durdurabilirsen!..
Emin EĞRİ
Bir yanıt yazın