‘’Bu toprakların her bir santimetrekaresi şehit kanları ile sulanmıştır’’ Bu klişe deyimi vatan toprakları ve bekanız tehlikeye girdiği zaman kullanırız. (Cumhur ittifakı Bekası değil tabi)
Doğrudur, Türk milleti asker doğmuştur deriz. Çünkü sürekli savaş halinde yıllarımız geçmiş. Ta ki Kurtuluş savaşının sonucunda, LOZAN antlaşmasının imzalandığı tarihe kadar.
Her cephede çok şehit vermişiz!.. Bunların hepsi de ‘’VATAN İÇİN’’ canlarını veren şehitlerimizdi! Ülke için o zamanki imkanlar veya imkansızlıklar içerisinde öyleydi. Kimsenin de itirazı olmadı, olmamıştır. Kurtuluş savaşını kazanıp, Lozan antlaşması ile dünyaya kabul ettirdikten sonra devletler arası bir savaşa girmemişiz! Kıbrıs Barış harekatı ve sınır ötesi operasyonları saymıyoruz, çünkü bir devlete karşı değildi. Dilerim de girmeyiz. Çünkü savaş mecbur kalmadıktan sonra savaşan ülkeler için yıkım, gözyaşı ve felakettir. Kazandığını ilan eden devletler bile aslında çok değerlerini kaybetmiştir.
Bunu en iyi ifade eden, hayatı savaş meydanlarında geçmiş, dünyanın hayranlıkla takdir ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk demiş ki; ‘’ Bir ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir’’
Bu kadar net ve yalın ifade etmiştir.
Bizde savaş kutsal, şehitlik en yüksek mertebedir. Ama vatan için olursa!
Bildiğiniz gibi Ortadoğu’dan peş peşe’ŞEHİT’lerimiz geliyor! Şehit diyoruz ama vatan toprağını korumakla hiçbir ilgisi yok. Şehitliklerine bir sözümüz olamaz ama başkalarının egosu ve çıkarı için neden bizim evlatlarımız şehit olsun?
Şehit olduğu toprakların kaçkınları ve vatanlarının hainleri rahat yaşasın diye neden bizim evlatlarımız daha hayatının baharında bu alemden göçüp gitsin?
Bu güne kadar verdiğimiz şehitlerin sayısını unuttuk! Sadece onlar değil, onların yakınları da bir ömür boyu yaşayan ölü gibi keder ve acı içinde olacaklardır! Zaman zaman şehitliği yüceltip adeta teşvik eden siyasiler bir de kendi yakınlarını şehitlik şerbeti içecek yere göndersinler!
Her ne kadar şehitlik mertebesi dinen en yüksek mertebe ise de, kimse şehit olmayı istemez. Bu insanın yaşama fıtratında olan doğal bir özelliktir.
Başkalarının toprağı, yaşamı, geleceği ve dostluğu için şehit vermek istemiyor hiç kimse! Sadece ‘’Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır’’ durumunda şehitlikten kimse kaçınmayacaktır. Başkalarının çıkarı için şehit(!) olacak tek bir evladımız yoktur, olmamalıdır.